11 Ekim 2014 Cumartesi

İZİNSİZ GEZİ….








http://www.balikesirdemokrat.com.tr/yazar-6-1962-izinsiz_gezi_1.html#.VDkcjmd_srU

http://www.balikesirdemokrat.com.tr/yazar-6-1963-izinsiz_gezi_2.html#.VDkcpGd_srU

İZİNSİZ GEZİ…. 

Hayatımın ilk önemli sorumluluğunu almıştım… Gezi kolu başkanı oldum. Sosyal faaliyetlerin öğrenci ayağını ben yürütecektim.

Bolu Erkek Öğretmen Okulunda “ÖĞRENCİ TEŞKİLATI” çok önemsenen,öğretmenlerimizin ve öğrencilerin değer verdiği kurumdu..Seçimle işbaşına gelir.Bir yılın sonunda faaliyet raporu okunarak “İBRA” edilirdi.
Okul bizi hayata  hazırlıyordu….Kendimi ifade edebilmem için güzel bir fırsat doğmuştu.“AFERİN” denince yapamayacağım iş olmazdı..


Eğitim şefimiz SABRİ GÜNEYKAYA çok titiz, bir insandı.Teşkilat çalışmalarının takibi planlaması onun elindeydi..Çalışmaları izler MÜDÜRÜMÜZE hemen bilgi aktarırdı..O beğenirse her şey tamamdı.

Galip Türkdoğan  müdürümüz ayrıldıktan sonra İbrahim bey , okul müdürümüz olmuştu.öğrenciden yana bir tutumu vardı.Müdür yardımcısı Saadettin ÇETİN hocamız mubayaa işlerine bakardı..Para lazım olursa onun da haberi olması gerekirdi..

Masrafsız halledeceğim bir iş olarak “ÇİMENTO FABRİKASI” na gezi yapılabileceğini düşündüm… Sınıf temsilcilerimizle toplantılar yaptık. Masrafsız ve günübirlik çalışma daha çok değer görecekti… Öğrenci temsilcileri ile bu durumu karara bağladık. Bunun için otobüs bulunabilirse fabrikadan randevu alınarak kolayca gezi planlanabilirdi…

Mutlaka başarmak istiyordum.Telaşlı ve aceleciydim.Koşarak zemin kattaki telefonların bulunduğu danışmaya gittim.Santral memurumuzdan  Çimento fabrika müdürünü bağlamasını söyledim..Bağladı..bana verdi.

-Alo..! Burası öğretmen okulu.  Dedim… Kendimi tanıtmaya fırsatım olmadan, karşıdaki ses;

-“İbrahim Bey” Buyurun. Dedi. Şaşırdım. Allah, Allah adam beni nasıl tanımıştı. Fabrika müdürüne gezi planımızdan bahsettim.

-Öğrencilerimiz Önümüzdeki Çarşamba günü saat 14 - 17 arasında fabrika ziyareti yapmak isterler. Durumunuz buna uygun mu? Dedim.

Müdür bey
-Ne demek, çok seviniriz, sizi bekliyoruz. Dedi. Konuşmasında bana aşırı hürmet etmesinden hoşlanmıştım.Koca müessese müdürü beni çok önemseyerek konuşuyordu..

-Size “Hoş geldiniz” ziyaretine gelemedim..Kusura bakmayın. Deyince iyice şaşırdım.Ne diyeceğimi bilemedim.dondum kaldım..

Sesim biraz kalın çıkar, çocukluğumdan beri burnumdan sorunluyum. Müdürümüzün adı da İbrahim olunca Çimento fabrikası müdürü beni okul müdürü sanmıştı. Durumu düzeltmek istesem de yapamadım. Olan olmuştu. Teşekkür ederek görüşmeyi sonlandırdım…

Santralde bulunan mutemet ağabey ve diğer görevliler, çok güldüler.
Daha iş bitmemişti.Sesim böyle anlaşılıyorsa bir iş daha yapmalıyım dedim.. (YSE)  de otobüslerin olduğunu biliyordum..Buradan  otobüs sağlayabilirim diye düşündüm..Köy Hizmetleri İl Müdürün telefonunu bağlattım.. Okulu müdürüymüşüm gibi kendinden emin bir sesle;

-Burası öğretmen okulu ben İbrahim, Müdür beyim nasılsınız. Dedim… Bu defa tam bir yönetici taklidi yapıyordum. 

-Merhaba dedi.

-4 otobüse ihtiyacımız var. Çarşamba günü Öğretmen adaylarımızı Çimento fabrikasına geziye götürmek istiyoruz. Sizce de uygun olursa, Çarşamba saat 13  30 otobüsler okulda olabilir mi? Dedim.

-Hay hay ..! 4 otobüsü, söylediğiniz günde hazır ederim. Dedi.
Okulumuz ve öğretmenlik mesleği ile alakalı güzel övücü sözlerden sonra görüşmemiz tamamlandı..Telefonu kapatınca heyecandan bayılacaktım.. Sevinçten havaya uçacak gibiydim..

Okul müdürü taklidi yapmam doğru olmamıştı ama, sonuç  öğrenciler için harika olmuştu.. Tiyatroda birçok oyunda oynamış olmanın bu tür zamanlarda faydası olmuştu.

OKUL MÜDÜRÜNÜN SESİNİ TAKLİT ETTİĞİM DUYULURSA  BAŞIMA GELECEKLERİ DÜŞÜNMEK İSTEMİYORDUM..
Santralde bulunanlar da şaşırdılar.Bana gaz verdiler.Onların övgü dolu sözlerini duyunca endişem kalmadı.Odadan çıktım..
Sınıflarda FABRİKA GEZİSİ PROJESİ nin duyurusunu yaptım..

Çarşamba öğle yemeği çıkışında, otobüslerin ana kapının önene geldiklerini gördüm. Başımızda hiç öğretmen olmadan geziye gitmemiz olmazdı.Tam o sırada yemekhaneden çıkan Niyazi Öğretmenimizin yanına gittim..Yapılacak gezide bizimle olmasını söyledim.Sağ olsun çok nazik bir adamdı .Memnun oldu.Talebimi, dersim de yoktu zamanım müsait diyerek kabul etti.

Niyazi hocamız ,uzun yıllar sınıf öğretmenliği  yapmış daha sonra yüksek okumuş, İngilizce branş değişikliği ile okulumuza gelen son derece sakin, babacan bir hocamızdı.. Hocayla okul bahçesinde ayrıldık ..Ben bahçe kapıları açtım...Niyazi öğretmenim de otobüs şoförlerini yönlendirdi. Araçların tören alanına yerleşmelerine yardımcı oldu.

Eğitim şefi Sabri GÜNEYKAYA nın odasına koşarak gittim. Amfiyi açtım..Anonsa başladım.

-LÜTFEN DİKKAT….! Gezi otobüsleri okul bahçesine gelmiştir… ÇİMENTO FABRİKASI ZİYARETİ İÇİN İSİMLERİNİ YAZDIRANLAR, OTOBÜSLERE BİNSİNLER…
 Üç kez duyuruyu tekrarladım..Niyazi Hocam  da gelen öğrencilerin otobüslere binmesine refakat ediyordu…

O SIRADA OLAN OLDU… Okul müdürümüzün geziden haberi yoktu.  Bahçede olan biteni izledikten sonra, Müdür yardımcıları, Hikmet beyi, Saadettin beyi, Eğitim şefi Sabri Güneykaya hocamızı odasına çağırmış, durumu sormuş. Hocalar da haberleri olmadığını söylemişler.
Daha sonra, otobüslerin yanında öğrencileri yönlendiren Niyazi Hocayı müdür odasına çağırtmışlar.Müdür bey, Niyazi hocamızı çok üzmüş, emri benden mi alacaksın yoksa çocuklardan mı demiş…Resmi izin onayı olmayan  bir uygulamanın içinde nasıl bulunuyorsun diye hocamıza bağırmış..hakaret etmiş..

Niyazi Hoca. Çok üzgündü. Okul bahçesine koşarak geldi.
-Müdür seni çağırıyor çabuk git. Dedi..
Ben koşarak müdürün odasına gittim..İçeriye girmemle okul müdürünün tokadı suratımda patladı.
-Sen kimsin..! Sen kendini ne  zannediyorsun..! Gezi tertip ediyorsun.Benim haberim yok.Okulda yetkili kimsenin haberi yok..Camdan bakıyoruz okul boşalıyor.. Ne olduğunu anlamıyoruz..Dedi.

Müdürümüz ve müdür yardımcıları çok kızgındı. Savurduğu ikinci tokattan kendimi korudum. Çok şaşkındım. Yerin dibine girsen daha iyi idi. Çağrılınca takdir göreceğimi zannederek koşa koşa sevinerek gelmiştim. İçeri girer girmez tekme tokat ile karşılaştım. …Şaşkınlıktan suratımın acısını duymuyordum.

-Ben gezi kolu başkanı İbrahim DEMİRCİ... Olanları anlamıyorum..Arkadaşlarım köy öğretmeni olacaklar, burnumuzun dibindeki sanayi tesisini görmemişler..  YSE den otobüs istedim. Çimento fabrikasından randevu aldım. Gezi düzenledim. 200 öğrenci otobüslere bindi.Tam gidecekken beni çağırım dövüyorsunuz..Okulumuza da bir külfetimiz olmadı..Ne oluyor anlamıyorum..Dedim.

Müdürümüzün kızgınlığı adeta daha artmıştı;
-Çabuk talebeleri indir.Gezi izni yok…Mücavir alan dışına yapılacak gezi için VALİ ONAYI gerekir ..Böyle saçma sapan iş mi olur. Dedi.
Bu benim sonum olurdu.Okulda çocukların yüzüne bakamazdım..Mutlaka bu gezi yapılmalıydı.

-Hocam öğrenciler otobüse binmişler.Şimdi indirsek öğrencilere durumu nasıl açıklarız.. Fabrikadan randevu alındı. Bizi bekliyorlar.Otobüsleri veren kurum ne der..Sıkıntı olmaz MI? Müsaade edin gidelim..Döndüğümüzde suçum neyse gerekene katlanırım.Dedim.

Saadettin bey beni çok severdi. O söz aldı.
-Müdürüm olan olmuş..Gitsinler. Döndüklerinde gereğini yaparız.Geziyi iptal etmeyelim.Otobüsteki öğrencilerin coşkularına bir bakın…İndirdiğimizde sorun olur..Fabrikadan alınan randevu nedeni ile de zor durumda kalırız. Dedi.

Müdür çevresine baktı. Herhalde odada bulunanların da görüşlerinin aynı olduğunu görmüş olacak ki;

-Dönünce bana geleceksin.! Bu yaptığının hesabını o zaman soracağım..Çık dışarı..! Dedi.

Arkamdan Hikmet Bayram hocayı da görevlendirmiş, Niyazi beyle beraber otobüslerin yanına geldiler. Ben çok kötü durumdaydım.Otobüse bindim.Yola çıktık.Gezi sırasında.İki hocamız da benimle hiç konuşmadılar..

 Fabrika müdürü ve yardımcıları kapıda bekliyorlardı... Fabrika müdürü Niyazi Hocama;
-Okul Müdürünüz gelecekti, gelmedi mi. Dedi. Ondan önce ben hemen atıldım.
-Selamları var efendim.Toplantısı vardı gelemedi .. Dedim.

GEZİ MÜKEMMEL OLDU. FABRİKAYA İLK ZİYARETİ BİZ YAPMIŞIZ. FABRİKA MÜDÜRÜ VE SORUMLU KİŞİLER. NE YAPACAKLARINI BİLEMEDİLER...

Dönüş yolunda ayrı otobüse bindim.Hocalarımızla okulda karşılaştım.Suratlarındaki kızgınlık kalmamıştı.Sanki tebessümle  bakmışlardı.. Ama yine de benimle konuşmadılar.

Kalabalık dağılmış, ana binanın önünde arkadaşlarla konuşuyordum. Başıma gelecek felaketi unutmuştum. Nöbetçi öğrenci geldi. Müdür Beyin beni odasında beklediğini söyledi..

Odaya girerken Niyazi beyle Saadettin Bey çıkıyorlardı. Müdürümüz masasında oturuyordu. Korkarak masaya yaklaştım. Ne diyeceğimi unutmuştum. Başımı önüme eğdim. Öylece konuşmadan durdum. Müdür bey daha sakin ses tonuyla;

-Oğlum..! Sen farklı bir çocuksun..Ancak okulu bitirmen de çok zor olacak gibi görünüyor...Boyundan büyük işlere karışıyorsun.. Seni eşek sudan gelinceye kadar dövecektim. Sinirim geçti. Vazgeçtim..Bundan sonra her gün  gözüm üstünde olacak. Dedi.

Dışarı çıktım. Çok üzülmüştüm. Böylesine başarılı bir çalışmayı takdir eden de yok dedim. İş yapıyoruz kimseye kendimizi beğendiremiyoruz..Diye düşündüm.
Kantindeki arkadaşların coşkuyla beni alkışlamaları, üzüntümü unutturdu.  

Yıllar sonra 1800 mevcutlu bir lisenin müdürü iken bu hatıram aklıma geldi..Gerçekten MÜDÜRÜMÜZ BABA ADAMMIŞ olaya iyi tahammül etmiş..Acaba bana bir öğrenci böyle yapsaydı , aynı toleransı gösterebilir miydim.Diye düşünmüştüm.

Ben size boşuna mı ÖĞRETMEN OKULLARI BİR BAŞKAYDI deyip duruyorum. Hocalarımız mükemmel insanlardı. Ölenlere rahmet diliyorum..Sağ olanların hürmetle ellerinden öpüyorum…