12 Haziran 2014 Perşembe




SINAVA GİRECEK GENÇLER VE AİLELERİNE TAVSİYELER
14-15 ile 21-22 Haziran tarihlerinde yapılacak 2014 Lisans Yerleştirme Sınavlarında, çocuklarımız ter dökecek.
Yıllarını çocukların eğitiminde geçiren biri olarak , başlayacak sınav periyodu için yazı yazmayı görev bildim..Belki bir kişi görür ve dikkat çektiğimiz şeylerin bir tanesi ona fayda verir diye düşünüyorum.
ANNE VE BABALAR İÇİN TAVSİYELERİMİZ:
Hepinizin gözlemlediğine inandığım bir gerçeklik var.
SINAVA ÖĞRENCİ DEĞİL, SANKİ VELİSİ GİRİYOR…
Asıl kaygı velilerimizdedir.Onlardaki stres ve endişe çocuğa doğrudan etki ediyor..

Çocuğunuza,
Sen bir çalışma içindesin ve biz bu süreçte neye ihtiyacın olursa seni desteklemek adına yanındayız. Bu sınav ve başarılı olmak geleceğin için önemli, biz de senin başarılı olmanı isteriz. Ama unutma ki, her zaman için ikinci bir yol vardır. Hayatının güzel olması için biz elimizden geleni yapmaya hazırız. Sen elinden geleni yap yeter
Demek bazen her şeyi çözebilir.
Anne babaların tüm iyi niyetlerine rağmen tekrar tekrar yaptıkları hatalar var. Kaygılarını çocuklarına yansıtıyorlar.
Kurdukları HATALI CÜMLELERİ sizinle tekrar paylaşayım.
“Kuzenin hiç dershaneye gitmeden başarılı oldu. Sen istesen ondan bile iyi olursun”,
“Arkadaşların kaç almış, sınıfta en iyi not kaç?”,
“Ben senin zamanındayken böyle fırsatlarım olsaydı nasıl başarılı olurdum bir bilsen”
“Neden 100 alamadın da 95 aldın?”,
“İstersen dereceye bile girersin”,
 “Bu sene kesin kazanman lazım”
“Sen çok zeki bir çocuksun ve biz başarılı olacağına eminiz”,
“Biz sana güveniyoruz, istediğin takdirde alamayacağın derece yoktur”
LÜTFEN ..!BU CÜMLELERİ ÇOCUĞUNUZA SÖYLEMEYİNİZ..1
Onun başarısını engelleyen ve kronik hale gelen kaygı ve dikkat problemleri gözlemliyorsanız bir uzmandan destek almak gerekebiliyor. Çocuğunuzla sadece dersleri ile ilgili sohbet etmeyin. Onunla birebir ilişki kurun ve birlikte sosyalleşin. En ufak molada bile sonrasında hemen çalışmaya geri dönmesi gerektiği mesajı vermekten kaçının. Ona mutluluğu ve sağlığının her şeyden önemli olduğunu ve başarısız bile olsa onun yanında olacağınızı hissettirin
SINAVA GİRECEK ÇOCUKLARIMIZ İÇİN TAVSİYELERİM:
Uzun süredir,ciddi hazırlık içinde geçirilen sınava hazırlık dönemi tamamladı.Şimdi bildiklerimizin tespit edileceği zaman geldi.Bildiği halde ,çalıştığı halde yöntem yanlışlığından hata yapılırsa ne kadar üzücü olur.Bir yıl daha ertelenecek umutlar için, 365 gün daha çalışmak zorunda kalırız.İşte o sebeple sınavı önemseyelim.Basit bulsanız bile bu akşamdan itibaren evraklarımızı sınava giriş yerlerimizi mutlaka tekrar gözden geçirelim..
Lütfen dikkat…! Unutmayınız..!
Adayların sınava girebilmeleri için Sınava Giriş Belgesinden başka fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini de yanlarında bulundurmaları zorunludur. Nüfus cüzdanında soğuk damga basılı olmalı, adayın güncel bir fotoğrafı ve T.C. Kimlik Numarası bulunmalı, pasaportun süresi geçerli olmalıdır. Üzerinde soğuk damga, güncel bir fotoğraf veya T.C. Kimlik Numarası bulunmayan nüfus cüzdanları ile geçerlilik süresi bitmiş pasaport kabul edilmeyecektir. Bu belgelerini eksiksiz olarak yanında bulundurmayan bir aday mazereti ne olursa olsun sınava alınmayacak; sınava alınsa bile sınavı geçersiz sayılacaktır.
Sınavlarda sonuca etki eden önemli süreçlerden birisi de adayın sınav öncesi moral durumudur.
Sınavlara moral - motivasyon olarak hazırlanırken sınava yüklenen anlam gözden geçirmeleri ve sınavların hayatın bir basamağı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Psikolojik süreç içinde bireyden beklenen kendinde var olan potansiyeli gerçekleştirmesidir. Aday elinden geldiği performansı gerçekleştirdiğine inandığı takdirde psikolojik açıdan rahatlayacaktır.
ARTIK SAKİN OLMA ZAMANI,
Zihni zorlayacak etkinliklere son verilmelidir. Adaylar ağır bedensel hareket gerektiren sporlardan kaçınmalıdırlar. Gece rahat uyuyabilmek için sınavdan önce sabah erken kalkınmasında fayda var. Adayların o gün için diğer günlerden farklı beslenme veya dinlenme gibi etkinlikler, normal akışı etkileyeceğinden dolayı dikkatli olmaları gerekir. Akşam her zamanki saatinde dinlenmeye çekilmelidir. Yatmadan önce gerekli belgeler bir çantaya koyarak kontrol edilmelidir.
Sınava girecek adayları ve ailelerini endişelendiren farklı bir durum ise adayların sınava bir gün kala uyuyamamalarıdır.
Bu durumla karşılaşan aileler kaygılanmaktadır. Ailelerin bu durumu öğrencileri de etkilemekledir. Ailenin veya adayın bilmesi gereken ise bu sürecin normal olduğudur. Bu durumda adayın kendini uyuması için fazla zorlamaması, imkânı varsa bir duş alarak veya sevdiği bir etkinlik yaparak süreci geçirmesi gerekir.

Sınav sabahı:
Sınavdan 2,5-3 saat önce kalkılmalıdır. Sabah mutlaka kahvaltı yapılmalıdır. Kahvaltının sulu yiyecekler çok enerji veren olmasına dikkat edilmeli, yapay beslenme yerine doğal olanı tercih edilmelidir. Uzmanların tavsiyesi kahvaltıda ceviz, kuru üzüm gibi beyin için takviye niteliğinde yiyecekler bulunmasıdır. Sınav olacak yere çok erken değil, 1 saat kala orada olmak yeterlidir. Evden çıkmadan önce son kez sınav belgeleri kontrol edilmeli, cep telefonu, kol saati, kolye, küpe vb. takılar evde bırakılmalıdır.

Sınava giderken rahat giysi seçilmelidir.
Adaylar sınavda dikkat dağıtacak veya rahatsız edecek her şeyden mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Terleme veya üşüme sınava odaklanmayı zorlaştırır. Bu yüzden adayların sınav olacağı ortama uygun biçimde giyinmeleri önemlidir. Mümkün olduğunca rahat olacakları giysileri ve ayakkabıları tercih edilmelidir.

Sınavların sıralama işlevi var.
Sınavda zor sorular olabilir ama bu bütün soruların zor olduğu anlamına gelmez. Moral bozulmadan sınava devam edilmelidir. Unutmamak gerekir ki, sınavın sıralama işlevi var. Dikkat dağıldığında ve soruyu anlaşılmadığı hissedildiğinde soruyla inatlaşmadan bir sonraki soruya yönelmek gerekir.



İsabet ve hız arasında denge kurulmalıdır.
Sınav başladıktan birkaç saniye içinde sınav sayfalarını hızla gözden geçirmede fayda var. Yapılacak böyle bir işlem, testin yapısı ve sorulardaki değişiklikleri kavramaya karşı hazır olmayı sağlayacaktır.

Uzun metinlerin altı çizilerek okunmalıdır.
 Uzun paragraf sorularında adayların anlama gücünü iyi kullanmaları ve dikkatlerinin dağılmaması için bazı kavramların altını çizerek okumaları önem taşıyor. Çünkü bu sorularda en fazla hata sorunun yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır.

Sorunun mantığını kavramak gerekir.
Puan getirici çalışmalar ancak soruları dikkatli okumak ev doğru çözmekle mümkün olur. Adaylar sorulara kendi mantıklarına göre değil, sorunun mantığına göre yaklaşmaları gerekir. Yani sorularla inatlaşılmamalıdır.

Kodlamayı grup halinde yapmak, kaydırma riskini azaltır.
En uygun kodlama stratejisi kodlamanın grup halinde yapılmasıdır. Her soru için soru kitapçığından cevap kâğıdına, cevap kâğıdından soru kitapçığına gidip gelmek hem ciddi bir zaman kaybı hem de dikkat yoğunlaşmasını engelleyen bir durumdur. Kodlama süreleri zihninizi dinlendirmek için kullanacağınız bir dinlenme aralığı olarak da kullanılabilir.

ÖĞRENCİLERE BAŞARI, ANNE VE BABALARINA HOŞGÖRÜ VE TAHAMMÜL DİLERİM.


11 Haziran 2014 Çarşamba

BAYAT-PİYNARLI’DA BİR GECE

BAYAT-PİYNARLI’DA BİR GECE

Dostlarla sohbet ederken , başımdan geçen anılarımı  anlatırım..Arkadaşlarım “bunları yazsan” diye takılırlar.. Zaman bulup yazamadım..Bu günlerde biraz rahatım.Boş vakit buluyorum.Spor, yüzme, kros gibi  etkinliklerime “anılarımı yazma”yı ekleyeceğim.. Başımdan geçen ilginç olayları yazacağım.Bazılarını da DEMOKRAT GAZETESİNİN bana sağladığı bu köşede sizlerle paylaşacağım..

Özcan ÖZAKBAŞ dostuma da yazı yazma fırsatı vermiş olmasından dolayı teşekkür ederim… Gazetemizin yıllardır sürdürdüğü çağdaş çizginin, habercilikteki titizliğinin ve adı ile müsemma demokrat çizgisiyle başarılarının devamını temenni ederim.

Mart 1977 Balıkesir-Konakpınar-Bayat köyü

1976 Aralık ayında BAYAT KÖYÜ İLKOKULU nda öğretmenliğe başladım. Konakpınar nahiyesine bağlı olan köyümüz. Aralarında 3 kilometre olan Piynarlı, Kumlugedik ve Bayat olmak üzere 3 mahalleden oluşur. …(Kayıtlarda PINARLI yazılı olan mahallemizin adı yörede PİYNARLI olarak söylenmektedir)


O yıllarda köyde elektrik yoktu. Yolu vardı.Ama ulaşımı yoktu..Çünkü Köye yakın derelerde köprü bulunmadığından  sağlıklı ulaşım imkanı bulamıyorduk.

Şebeke suyu da bulunmuyordu.. Köy camisinin kenarında bulunan emmebasma tulumba, tek su kaynağıydı.
Halk su ihtiyacını bu kuyuya sarkıtılmış olan tulumbadan sağlıyordu. İçme, yıkanma, yemek ve benzeri ihtiyaçlar buradan sağlanırdı. Bütün gün su almaya gelenler su kuyruğunda uzun süre beklerlerdi. Tek sınıflı ilkokulda BİRLEŞTİRİLMİŞ program uyguluyorduk.

Okulu öğrenime hazır hale getirmek için mesaim, 07 30 da başlardı. Soğuk günlerde sobayı yaktıktan sonra, etrafı temizlerdim. Okul bahçesinin çevresi dikenli otlarla, ihata edilmiş olduğundan, bahçeyi ne kadar temizlesem de istediğim gibi olmuyordu.

Her gün bir öğrenci, büyükçe bir köy ekmeği getirirdi. Liste yapmıştım. Velilerimiz severek gönderiyorlardı. Sevap olur. Diye düşünürlerdi.

Dahası köy odasına da öğle namazını müteakip ve akşamüzeri iki tepsi yemek gönderilirdi. Bunun sırasını da köy bekçisi takip ederdi. Gelen misafirler de bilirler. Bu geleneğin adı “konak” olarak adlandırılırdı. KONAK sırası gelen aileler şartlarını zorlayarak 4 ila 5 çeşit yemek yapar, 10 kişinin yiyeceği sofrayı iki öğün cami odasına gönderirdi. Köye gelen yabancılar doğruca köy odasına giderler. Öğlen namazından hemen sonra gelecek konağı beklerlerdi. Hiç kimse bu köyde aç kalmazdı.

Çocukların pek çoğu kahvaltı yapamıyordu. Ailelerin sabah saati çok yoğun olurdu. Birçok Öğrenci yüzünü bile yıkamadan koşarak okula gelirdi. İlk iş olarak bu çocukların yüzlerini sobada ısıttığım su ile  yıkamalarını sağlıyordum..

Nöbetçi olan öğrencinin getirdiği ekmeği dilimleyerek sobada kızartıyordum. Kızaran sıcacık ekmeklere salça sürerek, çocuklara dağıtırdım. Büyük bir iştahla yerlerdi. Bir gören olsa kebap yediklerini sanırdı. Yemek işi bitince derse başlıyordum…

Dersler 17 de bitiyordu..Mesaiden sonra Motosiklet ile Balıkesir Necati Eğitim akşam bölümüne gidiyordum..Bu böylece 4 yıl sürdü…..
Gece dersten çıkınca da eski jawa motosikletimle ,  Pamukçu-Taşköy -Bereketli -Pıynarlı –üzerinden Bayat a dönüş yapıyordum..


Eskiler bilirler .Yol hayli sıkıntılıydı..Bugün mevcut İzmir yolu yoktu..Pamukçuya kadar Küçük Bostancı yolundan gidilirdi.Yol çalışmaları yeni başlamıştı..

(Yeni yolu göremeden ben köyden ayrıldım. Şimdi İzmir asfaltına beş yüz metre ulaşımı en kolay köylerden birisi oldu…)

Şimdiki Bigadiç yolu üzerinden sağ tarafa Küçükbostancı ya dönülür, dere kenarından  Pamukçu’ya bağlanan stabilize  yol kullanılırdı.Yol çok sıkıntılıydı..
Yağmurlu günlerde Bazı noktalar sular altında kalıyor yol görünmüyordu...…

Sizinle paylaşmak istediğim  günde çok yağmur yağmıştı..Necati Eğitim deki dersten erken ayrıldım.  Saat 23 gibi yola çıktım.

Pamukçu çıkışı çok zorladı.. Yolu su basmıştı..Yaklaşık 500 metrelik alanda  güzergah göl olmuş …Zemin görünmüyordu..

Yolu ortalayarak çok yavaş, ayaklarım zeminde, sürtünerek geçtim..kasıklarıma kadar çamur oldu.Zar zor Taşköy’e yetiştim.. Sonrası kolaydı..Bereketli’ye kadar sıkıntısız gittim..

Bereketli’den eski değirmene inen yokuştan dikkatle aşağı dere boyuna indim..Derede çok su vardı..
Azgın akan suyun beyaz köpükleri ürkütücüydü. Suyun çıkardığı sesler,gecenin zifiri karanlığında beni çok korkutuyordu..

Yol, burada bitmişti. Dere azgın akıyordu. Geçmek mümkün değildi.

Karşıya geçmenin tek yolu  eskiden kalma tarihi taş köprüydü..Köprü tarihi eser..Yaya geçmek için bile sıkıntılı.Üst kısmında bulunan taşlar harçları erdiği için tepecikler oluşturmuş geçerken kayma tehlikesi oluşturuyordu.
(Daha sonra değirmenci amcanın yardımı ile bu zemin çimento ile düzeltildi.)
Yaya geçen bile korkarak geçerdi. Sonradan bu köprüden geçmek isteyenlerden aşağı düşenlerin olduğunu duydum

Üst kısım genişliği bir metre kadar ya var, ya yok… Dik bir açıyla çıkılıyor. Merkezden ise aynı açıyla aşağıya inerek geçiliyor..Yandan bakıldığında tam bir kubbe çizgisi gibi.Araç çıkamaz..Motosiklet hiç geçemez.

Bu köprüden başka geçit yok…Köye gitmek için  başka çare de yok..Gecenin bu saatinde motorla geçerken düşsem, cesedimi ertesi gün öğlene kadar kimse göremez hatta.. Bulamaz..

Gecenin zifiri karanlığı  köprü zeminini görmeme engeldi.Keşif geçişi yaptım..Yürüyerek karşıya gidip döndüm..Geçmek için müsait değildi.Çok tehlikeli görünüyordu.

Balıkesir’e dönmek için motorun yönünü çevirirken aninden çılgın bir kararla tekrar köprünün başlangıç zeminine sürdüm..

Bu gece, BU KÖPRÜDEN GEÇEMEZSEM İSTİFA ETMEM GEREKİR..Yüksek tahsilimi yapmam..Veya Öğretmenlik yapamam İKİ GÖREVİ DE YAPABİLMEM İÇİN  BU KÖPRÜDEN GEÇMELİYİM diye düşündüm..

Dikkatle yavaş yavaş hareket ettim. Debriyaj ve gaz dengesiyle tepe noktaya çıktım.
Aman  efendim.. O an duyduğum korkuyu anlatmam.. 
İmkânsız..geri dönüş mümkün değil, aşağıya dik bir iniş için zemin çok bozuk.. 

Dönsem, dönemiyorum. Gitsem, gidemiyorum. En tepe noktada sıkışıp kaldım.

Durup bekledim..Çok  çaresiz kaldım..Geri geri motoru indirmek demek intihar etmek.. Altımdan geçen.. derenin azgın akan sularının çıkardığı sesler, korkumu daha da arttırdı..Çaresizlik çok zor bir duygu..

O GECE YAŞADIĞIM GERGİNLİĞİ HİÇ UNUTAMAM..

Birden ne olursa olsun diyerek, deli cesaretiyle fireni sıktım.Ayak parmak uçlarımla yan zeminlere destek vererek adeta adım adım aşağıya indim..Kan ter içinde kalmıştım…

Sağ salim Pınarlı (Piynarlı)köyüne vardığımda Devam edecek gücüm kalmamıştı..
Gece geç vakit olmasına rağmen, köy kahvesi açıktı..
Elektrik olmadığı için içeriden silik bir gaz lambası ışığı geliyordu.  5 dakika oturup dinlenmek ve bir sıcak çay içmek için içeri girdim..

Vakit geç olmasına rağmen 3-4 kişi oturuyordu.. Selam verdim.Oturdum.Sohbet ettik..Onlara,deredeki köprüden nasıl geçtiğimi söyledim..Çok şaşırdılar ..Sanki inanmadılar .

-Motorla dereden geçemeyeceğime göre köprüden geçtiğim beli değil mi? Deyince,   takdir bakışlarıyla;
-Aferin..! Sana be hocam dediler..
Biraz oturduktan sona izin istedim..
-Bayat köyüne 4 kilometre daha var ..Ertesi gün de okulda dersim var.Bana müsaade.. Dedim..…

Bayat köyüne gitmek için motoru çalıştırınca, oturduğumuz arkadaşlar;

-Bayat yolu üzerindeki küçük derede taşkın var..Motor sudan geçemez.Gitme, bu gece burada kal.Dediler.
Bereketli altındaki eski değirmendeki tarihi köprüden geçen kahraman, bu sudan geçemez mi? Dedim. Hareket ettim..

Köy çıkışından hemen sonra derenin gürültüsünü duydum..Dere başına geldiğimde gördüm ki TIR olsa bu  sudan geçemez.Farla tekrar suya baktım..Geçmek mümkün değil,çaresiz geri döndüm..
Kafamda Balıkesir’e geri dönmek var ..Gecenin bu saatinde nerede yatarım. Kime söylerim Köy meydanında kimseler de kalmamıştır.Diye düşündüm..

Sağıma soluma bakarak yavaş hızla köyden geçerken,biraz önce birlikte oturduğumuz arkadaşların yol kenarında beklediklerini gördüm..
-İbrahim hocam ..! Sana söyledik, inanmadın. Gördün mü .Dediler..
Biraz mahzun sesle;
-Evet maalesef geçmek mümkün değil..Sizi dinlemedim.Hata yaptım..Gençlik bu, illaki göreceğiz..Kusura bakmayın ..Dedim.
Oradaki arkadaşlardan birisi;

-Bu gece burada kal. Sabah sular biraz oturur..Sabah ola hayrola… Dedi.

Kimseye yük olmak istemiyordum. Çok tanımadığım kişiler, diye düşündüm.

- Balıkesir e döneyim. Kimseye yük olmak istemem. Dedim..
Piynarlı köyünden arkadaş;

-Olur mu öyle şey..!Bu saatte sen yatmak için Balıkesir e dönersen, biz de bu köyü yakarız.TANRI MİSAFİRİSİN BU GECE BURADASIN,Ali evde yalnız kalıyor.Evi müsait birlikte yatarsınız. Tamam, haydi motoru durdur. Dedi.

Ali bekar, 35- 40 yaşlarında bir arkadaş.. Evi kahveye yakın ..Büyük bir arsa içinde  evleri var.Arsanın alt kısmında bir göz odada kendisi kalıyor..Ailesi  de aynı arsa içinde biraz üst kısımda klasik bir köy evinde kalıyor.Her iki evin kullandığı tuvalet arsanın en alt kısmında gübrelerin bulunduğu yerde yapılmış.

Eve gittik bir oda ve yerde bir tek yatak var. Yan duvar, ahşap dolapla kaplı. Solda bir pencere, hemen yanındaki rafta, titrek ışığı ile odayı aydınlatan gaz lambası var.
Tedirginliğimi gören Ali;
-Hocam sırt sırta döner yatarız. Dedi.

Pijama yok..Üstümdeki montu ve çamurlu pantolonumu çıkardım .Altımda ince  yün işlik vardı..Ayakkabıları çıkarıp duvara dönerek yattım..Ali ne zaman yattı .Duymadım bile..Yorgunluktan sızıp kalmıştım..

Çok büyük bir bağıma ve küfür sesleri ile uyandım.
Sabah olmuştu..Kapı açılmış kapıda bir adam var.Bana bağırıp küfürler saydırıyordu.Ne olduğunu anlamadım.Başımı yorganın altına iyice soktum.Uyuyor gibi yaptım.Yorganın altından,küçük bir aralıktan bakıyorum.Bağıran Ali nin babasıydı.

-Eşek herif..Güneş çıktı öğlen oluyor..Sen hala yatıyorsun..Tembel adam..Damda işler var. Uyuşuk herif…!Sen ne işe yararsın…!Kalk ..! Kalkmasan, ben sana gösteririm.!

Bu arada  sırtıma bir iki tekme geldi..
Yatanı oğlu zannediyor.Benim yattığımı bilmiyor , diye düşündüm..Beni görse adam mahcup olacak.Yatmaya devam etsem ,sırtıma gelen  tekmeler devam edecek.

Ne yapmalıyım…Sesimi çıkarmadığım gibi ,yorganı başıma çektim .Beni görmesin istedim..

Ali’nin babası bu davranışımdan dahaçok sinirlendi…

-Seni kaldırmasını bilirim, bilmem ne yaptığımın  çocuğu..! Dedi ..

Kapının önündeki ahıra götürdüğü su kovasını aldı. İçeri girdi. Suyu tam üstüme dökecekken..Alinin sesi duyuldu..

- Baba ..!Dur..Ben buradayım! Diye bağırdı.

Bahçenin alt kısmında tuvalette olan Ali, gürültüyü duyunca çıkıp, aceleyle babasının yanına gelmişti.
Ali’nin babası;
-Yataktaki kim var lan..! Dedi.
Ali;
 -Yatakta ,Bayat Köyü Öğretmeni  İbrahim hoca var ..Dedi.
Alinin babası çok üzüldü. Elindeki kovayı Alinin üstüne boşalttı..Ali sırılsıklam ıslandı.
-Baba ne yaptın yaaa…!Dedi.
Babası çok mahcup olmuştu. Kızgınlığı daha da arttı. Oğluna yüksek sesle;

-Sen bana neden söylemedin.Bu hocanın yüzüne ben nasıl bakarım..!
Dedikten sonra Fırlattığı kova yuvarlanırken bahçe kapısından çıkıp gitti.

Ben de olan biteni yorganın arasından seyrediyordum.
Tehlike geçmişti. Hemen yataktan kalktım. Giyinerek dışarı çıktım. Ali sırılsıklam olmuş kapı önünde duruyordu.
Durumdan üzgün ve perişan halde;

-Hocam hale bak ..Kusura bakma ,babam böyle…. Babam deli …Çok sinirli bir adam.Güneş doğmadan kaldırır.Kalkmazsam da böyle davranır.. Ben olamasam suyu senin üstüne atacaktı. Geç vakit olmuştu. Ben  senin misafirimiz olduğunu söyleyemedim.. Dedi.

Aceleyle giyindim. Pantolondaki çamurlar kurumuştu. Okula yetişmek için hemen gitmeliydim.
Ali’den müsaade istedim. Kahvaltı yaptırma ısrarına teşekkür ederek ayrıldım..

Motoru çalıştırdım..Köyün çıkışındaki küçük derede su biraz çekilmişti ..Sorunsuz olarak  geçtim.  Bayat’a geldim… Ders saatinden önce okuldaydım…

Ne zaman Piynarlı’dan (PINARLI)geçsem aklıma gelir gülerdim..

Alinin babası ile sonraki günlerde hiç karşılaşmadım..
Yıllar sonra Koray Lisesi’nin yan tarafındaki kurulan eski SALIPAZARI nda Ali ile oturup konuşmuştuk. Sizinle paylaştıklarımı andık..Tebessümle eski günleri yad etmiştik.

KÖYLERDE ÇALIŞAN İLKOKUL ÖĞRETMENLERİNİ SAYGI, HÜRMET VE MUHABBETLE SELAMLIYORUM