11 Haziran 2014 Çarşamba

BAYAT-PİYNARLI’DA BİR GECE

BAYAT-PİYNARLI’DA BİR GECE

Dostlarla sohbet ederken , başımdan geçen anılarımı  anlatırım..Arkadaşlarım “bunları yazsan” diye takılırlar.. Zaman bulup yazamadım..Bu günlerde biraz rahatım.Boş vakit buluyorum.Spor, yüzme, kros gibi  etkinliklerime “anılarımı yazma”yı ekleyeceğim.. Başımdan geçen ilginç olayları yazacağım.Bazılarını da DEMOKRAT GAZETESİNİN bana sağladığı bu köşede sizlerle paylaşacağım..

Özcan ÖZAKBAŞ dostuma da yazı yazma fırsatı vermiş olmasından dolayı teşekkür ederim… Gazetemizin yıllardır sürdürdüğü çağdaş çizginin, habercilikteki titizliğinin ve adı ile müsemma demokrat çizgisiyle başarılarının devamını temenni ederim.

Mart 1977 Balıkesir-Konakpınar-Bayat köyü

1976 Aralık ayında BAYAT KÖYÜ İLKOKULU nda öğretmenliğe başladım. Konakpınar nahiyesine bağlı olan köyümüz. Aralarında 3 kilometre olan Piynarlı, Kumlugedik ve Bayat olmak üzere 3 mahalleden oluşur. …(Kayıtlarda PINARLI yazılı olan mahallemizin adı yörede PİYNARLI olarak söylenmektedir)


O yıllarda köyde elektrik yoktu. Yolu vardı.Ama ulaşımı yoktu..Çünkü Köye yakın derelerde köprü bulunmadığından  sağlıklı ulaşım imkanı bulamıyorduk.

Şebeke suyu da bulunmuyordu.. Köy camisinin kenarında bulunan emmebasma tulumba, tek su kaynağıydı.
Halk su ihtiyacını bu kuyuya sarkıtılmış olan tulumbadan sağlıyordu. İçme, yıkanma, yemek ve benzeri ihtiyaçlar buradan sağlanırdı. Bütün gün su almaya gelenler su kuyruğunda uzun süre beklerlerdi. Tek sınıflı ilkokulda BİRLEŞTİRİLMİŞ program uyguluyorduk.

Okulu öğrenime hazır hale getirmek için mesaim, 07 30 da başlardı. Soğuk günlerde sobayı yaktıktan sonra, etrafı temizlerdim. Okul bahçesinin çevresi dikenli otlarla, ihata edilmiş olduğundan, bahçeyi ne kadar temizlesem de istediğim gibi olmuyordu.

Her gün bir öğrenci, büyükçe bir köy ekmeği getirirdi. Liste yapmıştım. Velilerimiz severek gönderiyorlardı. Sevap olur. Diye düşünürlerdi.

Dahası köy odasına da öğle namazını müteakip ve akşamüzeri iki tepsi yemek gönderilirdi. Bunun sırasını da köy bekçisi takip ederdi. Gelen misafirler de bilirler. Bu geleneğin adı “konak” olarak adlandırılırdı. KONAK sırası gelen aileler şartlarını zorlayarak 4 ila 5 çeşit yemek yapar, 10 kişinin yiyeceği sofrayı iki öğün cami odasına gönderirdi. Köye gelen yabancılar doğruca köy odasına giderler. Öğlen namazından hemen sonra gelecek konağı beklerlerdi. Hiç kimse bu köyde aç kalmazdı.

Çocukların pek çoğu kahvaltı yapamıyordu. Ailelerin sabah saati çok yoğun olurdu. Birçok Öğrenci yüzünü bile yıkamadan koşarak okula gelirdi. İlk iş olarak bu çocukların yüzlerini sobada ısıttığım su ile  yıkamalarını sağlıyordum..

Nöbetçi olan öğrencinin getirdiği ekmeği dilimleyerek sobada kızartıyordum. Kızaran sıcacık ekmeklere salça sürerek, çocuklara dağıtırdım. Büyük bir iştahla yerlerdi. Bir gören olsa kebap yediklerini sanırdı. Yemek işi bitince derse başlıyordum…

Dersler 17 de bitiyordu..Mesaiden sonra Motosiklet ile Balıkesir Necati Eğitim akşam bölümüne gidiyordum..Bu böylece 4 yıl sürdü…..
Gece dersten çıkınca da eski jawa motosikletimle ,  Pamukçu-Taşköy -Bereketli -Pıynarlı –üzerinden Bayat a dönüş yapıyordum..


Eskiler bilirler .Yol hayli sıkıntılıydı..Bugün mevcut İzmir yolu yoktu..Pamukçuya kadar Küçük Bostancı yolundan gidilirdi.Yol çalışmaları yeni başlamıştı..

(Yeni yolu göremeden ben köyden ayrıldım. Şimdi İzmir asfaltına beş yüz metre ulaşımı en kolay köylerden birisi oldu…)

Şimdiki Bigadiç yolu üzerinden sağ tarafa Küçükbostancı ya dönülür, dere kenarından  Pamukçu’ya bağlanan stabilize  yol kullanılırdı.Yol çok sıkıntılıydı..
Yağmurlu günlerde Bazı noktalar sular altında kalıyor yol görünmüyordu...…

Sizinle paylaşmak istediğim  günde çok yağmur yağmıştı..Necati Eğitim deki dersten erken ayrıldım.  Saat 23 gibi yola çıktım.

Pamukçu çıkışı çok zorladı.. Yolu su basmıştı..Yaklaşık 500 metrelik alanda  güzergah göl olmuş …Zemin görünmüyordu..

Yolu ortalayarak çok yavaş, ayaklarım zeminde, sürtünerek geçtim..kasıklarıma kadar çamur oldu.Zar zor Taşköy’e yetiştim.. Sonrası kolaydı..Bereketli’ye kadar sıkıntısız gittim..

Bereketli’den eski değirmene inen yokuştan dikkatle aşağı dere boyuna indim..Derede çok su vardı..
Azgın akan suyun beyaz köpükleri ürkütücüydü. Suyun çıkardığı sesler,gecenin zifiri karanlığında beni çok korkutuyordu..

Yol, burada bitmişti. Dere azgın akıyordu. Geçmek mümkün değildi.

Karşıya geçmenin tek yolu  eskiden kalma tarihi taş köprüydü..Köprü tarihi eser..Yaya geçmek için bile sıkıntılı.Üst kısmında bulunan taşlar harçları erdiği için tepecikler oluşturmuş geçerken kayma tehlikesi oluşturuyordu.
(Daha sonra değirmenci amcanın yardımı ile bu zemin çimento ile düzeltildi.)
Yaya geçen bile korkarak geçerdi. Sonradan bu köprüden geçmek isteyenlerden aşağı düşenlerin olduğunu duydum

Üst kısım genişliği bir metre kadar ya var, ya yok… Dik bir açıyla çıkılıyor. Merkezden ise aynı açıyla aşağıya inerek geçiliyor..Yandan bakıldığında tam bir kubbe çizgisi gibi.Araç çıkamaz..Motosiklet hiç geçemez.

Bu köprüden başka geçit yok…Köye gitmek için  başka çare de yok..Gecenin bu saatinde motorla geçerken düşsem, cesedimi ertesi gün öğlene kadar kimse göremez hatta.. Bulamaz..

Gecenin zifiri karanlığı  köprü zeminini görmeme engeldi.Keşif geçişi yaptım..Yürüyerek karşıya gidip döndüm..Geçmek için müsait değildi.Çok tehlikeli görünüyordu.

Balıkesir’e dönmek için motorun yönünü çevirirken aninden çılgın bir kararla tekrar köprünün başlangıç zeminine sürdüm..

Bu gece, BU KÖPRÜDEN GEÇEMEZSEM İSTİFA ETMEM GEREKİR..Yüksek tahsilimi yapmam..Veya Öğretmenlik yapamam İKİ GÖREVİ DE YAPABİLMEM İÇİN  BU KÖPRÜDEN GEÇMELİYİM diye düşündüm..

Dikkatle yavaş yavaş hareket ettim. Debriyaj ve gaz dengesiyle tepe noktaya çıktım.
Aman  efendim.. O an duyduğum korkuyu anlatmam.. 
İmkânsız..geri dönüş mümkün değil, aşağıya dik bir iniş için zemin çok bozuk.. 

Dönsem, dönemiyorum. Gitsem, gidemiyorum. En tepe noktada sıkışıp kaldım.

Durup bekledim..Çok  çaresiz kaldım..Geri geri motoru indirmek demek intihar etmek.. Altımdan geçen.. derenin azgın akan sularının çıkardığı sesler, korkumu daha da arttırdı..Çaresizlik çok zor bir duygu..

O GECE YAŞADIĞIM GERGİNLİĞİ HİÇ UNUTAMAM..

Birden ne olursa olsun diyerek, deli cesaretiyle fireni sıktım.Ayak parmak uçlarımla yan zeminlere destek vererek adeta adım adım aşağıya indim..Kan ter içinde kalmıştım…

Sağ salim Pınarlı (Piynarlı)köyüne vardığımda Devam edecek gücüm kalmamıştı..
Gece geç vakit olmasına rağmen, köy kahvesi açıktı..
Elektrik olmadığı için içeriden silik bir gaz lambası ışığı geliyordu.  5 dakika oturup dinlenmek ve bir sıcak çay içmek için içeri girdim..

Vakit geç olmasına rağmen 3-4 kişi oturuyordu.. Selam verdim.Oturdum.Sohbet ettik..Onlara,deredeki köprüden nasıl geçtiğimi söyledim..Çok şaşırdılar ..Sanki inanmadılar .

-Motorla dereden geçemeyeceğime göre köprüden geçtiğim beli değil mi? Deyince,   takdir bakışlarıyla;
-Aferin..! Sana be hocam dediler..
Biraz oturduktan sona izin istedim..
-Bayat köyüne 4 kilometre daha var ..Ertesi gün de okulda dersim var.Bana müsaade.. Dedim..…

Bayat köyüne gitmek için motoru çalıştırınca, oturduğumuz arkadaşlar;

-Bayat yolu üzerindeki küçük derede taşkın var..Motor sudan geçemez.Gitme, bu gece burada kal.Dediler.
Bereketli altındaki eski değirmendeki tarihi köprüden geçen kahraman, bu sudan geçemez mi? Dedim. Hareket ettim..

Köy çıkışından hemen sonra derenin gürültüsünü duydum..Dere başına geldiğimde gördüm ki TIR olsa bu  sudan geçemez.Farla tekrar suya baktım..Geçmek mümkün değil,çaresiz geri döndüm..
Kafamda Balıkesir’e geri dönmek var ..Gecenin bu saatinde nerede yatarım. Kime söylerim Köy meydanında kimseler de kalmamıştır.Diye düşündüm..

Sağıma soluma bakarak yavaş hızla köyden geçerken,biraz önce birlikte oturduğumuz arkadaşların yol kenarında beklediklerini gördüm..
-İbrahim hocam ..! Sana söyledik, inanmadın. Gördün mü .Dediler..
Biraz mahzun sesle;
-Evet maalesef geçmek mümkün değil..Sizi dinlemedim.Hata yaptım..Gençlik bu, illaki göreceğiz..Kusura bakmayın ..Dedim.
Oradaki arkadaşlardan birisi;

-Bu gece burada kal. Sabah sular biraz oturur..Sabah ola hayrola… Dedi.

Kimseye yük olmak istemiyordum. Çok tanımadığım kişiler, diye düşündüm.

- Balıkesir e döneyim. Kimseye yük olmak istemem. Dedim..
Piynarlı köyünden arkadaş;

-Olur mu öyle şey..!Bu saatte sen yatmak için Balıkesir e dönersen, biz de bu köyü yakarız.TANRI MİSAFİRİSİN BU GECE BURADASIN,Ali evde yalnız kalıyor.Evi müsait birlikte yatarsınız. Tamam, haydi motoru durdur. Dedi.

Ali bekar, 35- 40 yaşlarında bir arkadaş.. Evi kahveye yakın ..Büyük bir arsa içinde  evleri var.Arsanın alt kısmında bir göz odada kendisi kalıyor..Ailesi  de aynı arsa içinde biraz üst kısımda klasik bir köy evinde kalıyor.Her iki evin kullandığı tuvalet arsanın en alt kısmında gübrelerin bulunduğu yerde yapılmış.

Eve gittik bir oda ve yerde bir tek yatak var. Yan duvar, ahşap dolapla kaplı. Solda bir pencere, hemen yanındaki rafta, titrek ışığı ile odayı aydınlatan gaz lambası var.
Tedirginliğimi gören Ali;
-Hocam sırt sırta döner yatarız. Dedi.

Pijama yok..Üstümdeki montu ve çamurlu pantolonumu çıkardım .Altımda ince  yün işlik vardı..Ayakkabıları çıkarıp duvara dönerek yattım..Ali ne zaman yattı .Duymadım bile..Yorgunluktan sızıp kalmıştım..

Çok büyük bir bağıma ve küfür sesleri ile uyandım.
Sabah olmuştu..Kapı açılmış kapıda bir adam var.Bana bağırıp küfürler saydırıyordu.Ne olduğunu anlamadım.Başımı yorganın altına iyice soktum.Uyuyor gibi yaptım.Yorganın altından,küçük bir aralıktan bakıyorum.Bağıran Ali nin babasıydı.

-Eşek herif..Güneş çıktı öğlen oluyor..Sen hala yatıyorsun..Tembel adam..Damda işler var. Uyuşuk herif…!Sen ne işe yararsın…!Kalk ..! Kalkmasan, ben sana gösteririm.!

Bu arada  sırtıma bir iki tekme geldi..
Yatanı oğlu zannediyor.Benim yattığımı bilmiyor , diye düşündüm..Beni görse adam mahcup olacak.Yatmaya devam etsem ,sırtıma gelen  tekmeler devam edecek.

Ne yapmalıyım…Sesimi çıkarmadığım gibi ,yorganı başıma çektim .Beni görmesin istedim..

Ali’nin babası bu davranışımdan dahaçok sinirlendi…

-Seni kaldırmasını bilirim, bilmem ne yaptığımın  çocuğu..! Dedi ..

Kapının önündeki ahıra götürdüğü su kovasını aldı. İçeri girdi. Suyu tam üstüme dökecekken..Alinin sesi duyuldu..

- Baba ..!Dur..Ben buradayım! Diye bağırdı.

Bahçenin alt kısmında tuvalette olan Ali, gürültüyü duyunca çıkıp, aceleyle babasının yanına gelmişti.
Ali’nin babası;
-Yataktaki kim var lan..! Dedi.
Ali;
 -Yatakta ,Bayat Köyü Öğretmeni  İbrahim hoca var ..Dedi.
Alinin babası çok üzüldü. Elindeki kovayı Alinin üstüne boşalttı..Ali sırılsıklam ıslandı.
-Baba ne yaptın yaaa…!Dedi.
Babası çok mahcup olmuştu. Kızgınlığı daha da arttı. Oğluna yüksek sesle;

-Sen bana neden söylemedin.Bu hocanın yüzüne ben nasıl bakarım..!
Dedikten sonra Fırlattığı kova yuvarlanırken bahçe kapısından çıkıp gitti.

Ben de olan biteni yorganın arasından seyrediyordum.
Tehlike geçmişti. Hemen yataktan kalktım. Giyinerek dışarı çıktım. Ali sırılsıklam olmuş kapı önünde duruyordu.
Durumdan üzgün ve perişan halde;

-Hocam hale bak ..Kusura bakma ,babam böyle…. Babam deli …Çok sinirli bir adam.Güneş doğmadan kaldırır.Kalkmazsam da böyle davranır.. Ben olamasam suyu senin üstüne atacaktı. Geç vakit olmuştu. Ben  senin misafirimiz olduğunu söyleyemedim.. Dedi.

Aceleyle giyindim. Pantolondaki çamurlar kurumuştu. Okula yetişmek için hemen gitmeliydim.
Ali’den müsaade istedim. Kahvaltı yaptırma ısrarına teşekkür ederek ayrıldım..

Motoru çalıştırdım..Köyün çıkışındaki küçük derede su biraz çekilmişti ..Sorunsuz olarak  geçtim.  Bayat’a geldim… Ders saatinden önce okuldaydım…

Ne zaman Piynarlı’dan (PINARLI)geçsem aklıma gelir gülerdim..

Alinin babası ile sonraki günlerde hiç karşılaşmadım..
Yıllar sonra Koray Lisesi’nin yan tarafındaki kurulan eski SALIPAZARI nda Ali ile oturup konuşmuştuk. Sizinle paylaştıklarımı andık..Tebessümle eski günleri yad etmiştik.

KÖYLERDE ÇALIŞAN İLKOKUL ÖĞRETMENLERİNİ SAYGI, HÜRMET VE MUHABBETLE SELAMLIYORUM



Hiç yorum yok: