HÜKÜM VERMEDEN ÖNCE: BEKLE VE GÖR!
Bugün güzel bir hikaye paylaşmak istedim.Esasen
mücadele ruhumuz hayat coşkumuz eksik olmasın istiyorum.Olanda hayır var demiş
eskiler..
Öykü ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer..Lao
Tzu bu öyküyü çok sever, anlatırmış. Köyün birinde bir yaşlı adam varmış.. Çok
fakir, Ama kral bile onu kıskanırmış.. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış
ki.. Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam
satmaya yanaşmamış..
"Bu at, bir at değil benim için.. Bir dost,
insan dostunu satar mı" dermiş hep.. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok..
Köylü ihtiyarin başına toplanmış..
"Seni ihtiyar bunak.. Bu atı sana
bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar
beyler gibi yasardın.Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler..
İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin"
demiş.. Sadece 'At kayıp' deyin. Çünkü gerçek bu.. Ondan ötesi sizin yorumunuz
ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı,
bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç, arkasının nasıl
geleceğini kimse bilemez."
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Ama
aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş.
Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine..
Dönerken de, vadideki 12 vahşi ati peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp
ihtiyardan özür dilemişler.
"Babalık" demişler.. "Sen haklı
çıktın..Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu
senin için, şimdi bir at sürün var." "Karar vermek için gene acele
ediyorsunuz" demiş ihtiyar.. Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek
sadece budur. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç..
Köylüler bu defa ihtiyarla dalga geçmemişler açıktan
ama, içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler. Bir hafta
geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarin tek oğlu attan düşmüş
ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul simdi uzun zaman yatakta kalacakmış.
Köylüler gene gelmişler ihtiyara. "Bir kez daha
haklı çıktın" demişler. "Bu atlar yüzünden tek oğlun bacağını uzun
süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha
fakir, daha zavallı olacaksın" demişler.
İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz"
diye cevap vermiş. "O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek
bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar.. Ama acaba ne kadar doğru.. Hayat böyle küçük
parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez..
" Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük
bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri
askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında
bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına
imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya esir düşüp köle diye satılacağını
herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler.. "Gene haklı olduğun
kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında.
Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması,talihsizlik
değil, şansmış meğer.." "Siz erken karar vermeye devam edin"
demiş, ihtiyar..Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var.
Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde..Ama bunların hangisinin talih,
hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor. "
Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatle tamamlarmış, etrafına
anlattığında: "Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız
kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp, tamamı hakkında karar vermekten kaçının.
Karar aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi
durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde
olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol
biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız
ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."
HAYAT KARŞINIZA NE GETİRİRSE GETİRSİN BU DURUMU
KABULLENEBİLİR VE" BEN BUNUNLA YAŞAYABİLİRİM" diyebilirseniz mutlu
olmamak için hiçbir neden yoktur. Mutluluğun tek yolu, iradeniz dışındaki
şeylere üzülmekten vazgeçmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder