14 Haziran 2013 Cuma

DİKKÂT SINAV VAR…!




DİKKÂT SINAV VAR…!
2013 sınav sistemin ikinci aşaması olan LYS 15-16-22-23 Haziran 2013 tarihlerinde yapılacak, Aylardır hazırlıklarını sürdüren çocuklarımız, üniversiteli olmanın ikinci adımı olan LİSANS YERLEŞTİRME Sınavı’nda ter dökecekler.

Yıllarını çocukların eğitiminde geçiren biri olarak ,yarından itibaren  başlayacak sınav periyodu için yazı yazmayı görev bildim..Belki bir kişi görür ve dikkât çektiğimiz şeylerin bir tanesi ona fayda verir, diye düşünüyorum.

Uzun süredir,ciddi hazırlık içinde geçirilen sınava hazırlık dönemi tamamladı.Şimdi bildiklerimizin tespit edileceği zaman geldi.Bildiği halde ,çalıştığı halde yöntem yanlışlığından hata yapılırsa ne kadar üzücü olur.Bir yıl daha ertelenecek umutlar için, 365 gün daha çalışmak zorunda kalırız.İşte o sebeple sınavı önemseyelim.Basit bulsanız bile bu akşamdan itibaren evraklarımızı sınava giriş yerlerimizi mutlaka tekrar gözden geçirelim..

Lütfen dikkat…! Unutmayınız..

Adayların sınava girebilmeleri için Sınava Giriş Belgesinden başka fotoğraflı ve onaylı özel kimlik belgelerini de yanlarında bulundurmaları zorunludur. Nüfus cüzdanında soğuk damga basılı olmalı, adayın güncel bir fotoğrafı ve T.C. Kimlik Numarası bulunmalı, pasaportun süresi geçerli olmalıdır. Üzerinde soğuk damga, güncel bir fotoğraf veya T.C. Kimlik Numarası bulunmayan nüfus cüzdanları ile geçerlilik süresi bitmiş pasaport kabul edilmeyecektir. Bu belgelerini eksiksiz olarak yanında bulundurmayan bir aday mazereti ne olursa olsun sınava alınmayacak; sınava alınsa bile sınavı geçersiz sayılacaktır.

Sınavlarda sonuca etki eden önemli süreçlerden birisi de adayın sınav öncesi moral durumudur
Sınavlara moral - motivasyon olarak hazırlanırken sınava yüklenen anlam gözden geçirmeleri ve sınavların hayatın bir basamağı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Psikolojik süreç içinde bireyden beklenen kendinde var olan potansiyeli gerçekleştirmesidir. Aday elinden geldiği performansı gerçekleştirdiğine inandığı takdirde psikolojik açıdan rahatlayacaktır.

ARTIK SAKİN OLMA ZAMANI, zihni zorlayacak etkinliklere son verilmelidir. Adaylar ağır bedensel hareket gerektiren sporlardan kaçınmalıdırlar. Gece rahat uyuyabilmek için sınavdan önce sabah erken kalkınmasında fayda var. Adayların o gün için diğer günlerden farklı beslenme veya dinlenme gibi etkinlikler, normal akışı etkileyeceğinden dolayı dikkatli olmaları gerekir. Akşam her zamanki saatinde dinlenmeye çekilmelidir. Yatmadan önce gerekli belgeler bir çantaya koyarak kontrol edilmelidir.


Sınava girecek adayları ve ailelerini endişelendiren farklı bir durum ise adayların sınava bir gün kala uyuyamamalarıdır. Bu durumla karşılaşan aileler kaygılanmaktadır. Ailelerin bu durumu öğrencileri de etkilemekledir. Ailenin veya adayın bilmesi gereken ise bu sürecin normal olduğudur. Bu durumda adayın kendini uyuması için fazla zorlamaması, imkânı varsa bir duş alarak veya sevdiği bir etkinlik yaparak süreci geçirmesi gerekir.

Sınav sabahı

Sınavdan 2,5-3 saat önce kalkılmalıdır. Sabah mutlaka kahvaltı yapılmalıdır. Kahvaltının sulu yiyecekler çok enerji veren olmasına dikkat edilmeli, yapay beslenme yerine doğal olanı tercih edilmelidir. Uzmanların tavsiyesi kahvaltıda ceviz, kuru üzüm gibi beyin için takviye niteliğinde yiyecekler bulunmasıdır. Sınav olacak yere çok erken değil, 1 saat kala orada olmak yeterlidir. Evden çıkmadan önce son kez sınav belgeleri kontrol edilmeli, cep telefonu, kol saati, kolye, küpe vb. takılar evde bırakılmalıdır.

Sınava giderken rahat giysi seçilmelidir.
Adaylar sınavda dikkat dağıtacak veya rahatsız edecek her şeyden mümkün olduğunca kaçınmalıdır. Terleme veya üşüme sınava odaklanmayı zorlaştırır. Bu yüzden adayların sınav olacağı ortama uygun biçimde giyinmeleri önemlidir. Mümkün olduğunca rahat olacakları giysileri ve ayakkabıları tercih edilmelidir.

Sınavların sıralama işlevi var.
 Sınavda zor sorular olabilir ama bu bütün soruların zor olduğu anlamına gelmez. Moral bozulmadan sınava devam edilmelidir. Unutmamak gerekir ki, sınavın sıralama işlevi var. Dikkat dağıldığında ve soruyu anlaşılmadığı hissedildiğinde soruyla inatlaşmadan bir sonraki soruya yönelmek gerekir.

İsabet ve hız arasında denge kurulmalıdır
Sınav başladıktan birkaç saniye içinde sınav sayfalarını hızla gözden geçirmede fayda var. Yapılacak böyle bir işlem, testin yapısı ve sorulardaki değişiklikleri kavramaya karşı hazır olmayı sağlayacaktır.

Uzun metinlerin altı çizilerek okunmalıdır
 Uzun paragraf sorularında adayların anlama gücünü iyi kullanmaları ve dikkatlerinin dağılmaması için bazı kavramların altını çizerek okumaları önem taşıyor. Çünkü bu sorularda en fazla hata sorunun yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır.

Sorunun mantığını kavramak gerekir
Puan getirici çalışmalar ancak soruları dikkatli okumak ev doğru çözmekle mümkün olur. Adaylar sorulara kendi mantıklarına göre değil, sorunun mantığına göre yaklaşmaları gerekir. Yani sorularla inatlaşılmamalıdır.

Kodlamayı grup halinde yapmak, kaydırma riskini azaltır.
En uygun kodlama stratejisi kodlamanın grup halinde yapılmasıdır. Her soru için soru kitapçığından cevap kâğıdına, cevap kâğıdından soru kitapçığına gidip gelmek hem ciddi bir zaman kaybı hem de dikkat yoğunlaşmasını engelleyen bir durumdur. Kodlama süreleri zihninizi dinlendirmek için kullanacağınız bir dinlenme aralığı olarak da kullanılabilir.

ÖĞRENCİLERE BAŞARILAR, ANNE VE BABALARINA HOŞGÖRÜ VE TAHAMMÜL DİLERİM.



12 Haziran 2013 Çarşamba

" TEŞEKKÜRLER, SİZE..! "ÖNDEN GİDEN ATLILAR”...






" TEŞEKKÜRLER, SİZE..! "ÖNDEN GİDEN ATLILAR”...

Bu yıl 11.'si düzenlenen Türkçe Olimpiyatlarının bir ayağı da Balıkesir'de yapıldı. 20 ülkeden gelen öğrenciler, stadyumu tamamen dolduran Balıkesir’lilere unutulmaz bir gece yaşattı. Türkçe Olimpiyatlarının Balıkesir ayağı, renkli görüntülere sahne oldu. 'Evrensel Barışa Doğru' sloganı ile düzenlenen 11. Türkçe Olimpiyatlarına 140 ülkeden 2 bin öğrenci katılıyor.

Her biri birer kültür elçisi, birer barış güvercini olan bu gençlerimiz, bize birbirinden güzel yeteneklerini sergileyerek muazzam görsel bir şölen sundular. Tam da bu günlerde millet olarak ihtiyacımız olan birbirimize saygı göstermeyi, birbirimizi anlamayı ve diyalogun önemini bize bir kez daha hatırlattılar..

Memleketini terk edip sıla hasretiyle dünyanın dört bir yanında, eğitim için, Türkçemizi öğretmek, ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmak için kendini dünyaya, eğitime, insanlığa adamış binlerce hizmet eri var, değerli öğretmenlerimiz var, Sıla hasretiyle hizmet eden "ÖNDEN GİDEN ATLILAR... "ın bilinmeyen mücadeleleri var.

Balıkesir Atatürk Stadyumunda gerçekleşen 11. Uluslararası Türkçe Olimpiyatlarında bir kez daha duygulandım, heyecanlandım. Geçen yılda izlemiştim. Mahşeri kalabalık bu yılda aynı coşku ile stadı doldurdu. Ugandalı çocukların zeybek oyunlarını seyrederken gözyaşlarımı tutamadım. Meksikalı kızın şarkısını ayakta alkışladım.

Turyağ'ın ana sponsorluğunda yapılan gecede, Moldova, Kafkasya, İsveç, Bulgaristan, Uganda, Almanya, Azerbaycan, Endonezya, Güney Afrika, Kazakistan, Kırgızistan, Makedonya, Meksika, Mısır, Moğolistan, Nepal, Sri Lanka, Sırbistan, Tacikistan, Tunus ve Kosova'dan gelen 80 öğrenci, Balıkesir'deki Türkçe Olimpiyatları Şöleni'nde sahne aldı. Gecenin sunuculuğunu Ertem Şener ile Kosovalı öğrenci Ermira Kurusa'nın yaptı. İstiklal Marşı'nın hep ağızdan okunmasıyla başlayan 11. Türkçe Olimpiyatları'nın Balıkesir gösteriminde ilk olarak sahneye çıkan öğrenciler “Namın Duyulsun” adlı koro parçasıyla başladı. Daha sonra sahneye çıkan Almanya'dan gelen Lisa Frellesen "Yoruldum" isimli şarkıyı seslendirdi. Tunuslu öğrencinin Harmandalı şarkısı eşliğinde oynayan Ugandalı efeler büyük beğeni topladı. Moğolistanlı öğrenci Ularkhan Maslıbai'nin seslendirdiği Orhan Gencebay'ın "Yarabbim" isimli sevilen şarkısı ayakta alkışlandı. Şölende Güney Afrikalı Muhammed Alaa, Orhan Gencebay'ın "Hatasız Kul Olmaz" şarkısını seslendirdi. Gecenin unutulmaz sahnesi ise öğrencilerin geçtiğimiz yıl vefat eden Türk halk müziğinin sevilen ismi Neşet Ertaş'ın türkülerini seslendirmesi oldu. Meksikalı öğrenci Jaquelıne Garcıa'nın "Ah Nerede" isimli şarkısı binlerce Balıkesir’liyi adeta coşturdu.

Öğrencilerin sahne performanslarından etkilendim. Programı izlerken düşündüm. Bütün dünyada açılmış olan okulların bu çalışmaları, çok geçmeden Türkçemizi dünya dili haline getirecektir. Dedim.
Renkleri, dilleri farklı 20 ülkenin çocuklarının, Türkçe konuşmaları, İstiklal marşımızı bizimle beraber heyecan içinde söylemeleri, bambaşka tarifi imkânsız bir duygudur. Anadolu toprağının ne kadar cömert ve bereketli, ne kadar kucaklayıcı ve kadirşinas olduğunu bir kez daha yaşadım ve anladım. 20 milyon kilometre karede 624 yıl hüküm süren ecdadımız aklıma geldi..

Kültür; bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütünüdür. Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar. Kültür, toplumun yaşayış ve düşünüş tarzıdır.

Kültür Şöleni, resmi ve sivil kurumların sahiplenmeleri, hepsinden önemlisi Türkiye halkının karşılık beklemeyen mukaddes desteğiyle milyonlarca kalbe ulaştı.
KÜLTÜR ŞÖLENLERİ, Türkçe Olimpiyatları’nın bir etkinliği olarak 2006’da hayata geçti. Türkçe Olimpiyatları’yla paralel olarak Kültür Şöleni de genişledi, büyüdü; yüzlerce ülkenin benzersiz kültürü ve çocuklarıyla birlikte şehirden şehire yayıldı.8. yaşıyla birlikte başlı başına bir organizasyona dönüşen Kültür Şöleni, bugün ülkemizin farklı şehirlerini dolaşmaya, kültürler arasında bir köprü olmaya devam ediyor. Bu yıl 11. düzenlenen evrensel iletişime büyük bir katkı sunan Kültür Şöleni aynı zamanda kardeşliği de pekiştiriyor.
Düşünün ki Kültür Şöleni’nde bir araya gelen Almanyalı, Nijerli, Amerikalı, Endonezyalı öğrenciler aynı ortak paydada, Türkçede birleşiyor. DÜNYANIN TÜM RENKLERİ BİR POTADA, TÜRKÇEDE KAYNAŞIYOR.. ORTAK BİR HUZUR VE BARIŞ RÜZGÂRI, ÜLKEMİZİ VE DÜNYAYI SARIYOR.

Böylesi bir atmosferin oluşumunda emeği geçen vefakâr, fedakâr öğretmenlerimiz ve Türkçe Olimpiyatları’na katılan öğrencilerimiz başta olmak üzere, maddi manevi her türlü desteği sağlayanlara gönülden teşekkür ederim.

Ülkeler arası barışa ve diyaloga en çok ihtiyaç duyulan dönemlerde yaşıyoruz. Her ülkede Türkçe gönüllüleri çoğalıyor.Bu çocuklar bir gün ,tüm dünyada Türkiye’nin kültür elçileri olacaklar.. Umudum o dur ki… BÜYÜK TÜRKİYE artık hayal değildir. Az zamanda o ihtişamlı günlere tekrar ulaşacağız.
Eğitim sevdalıları; Anadolu kültürüne karşı vefa borcunu ödemiştir. İnsanımıza duydukları güvenle başlattıkları ‘Kültür Şöleni’ ile adeta dünyayı Türkiye’ye getirmişlerdir. Türkçe sevdalıların mücadelesi Türk kültürünün bilinirliğini ve tanınırlığını arttıracak. Türkçemizi dünya dili haline getirecektir.

140 ülkede okul var ve Türkçe öğretiliyor. Bu kulağa kolay geliyor. bu ülkelerin isimlerini alt alta yazsam, okurken yorulursunuz.

Teşekkürler Balıkesir... Teşekkürler Aziz Türk Milleti..Teşekkürler çok uzak diyarlarda, yeni vatanlarda Sıla hasretiyle hizmet eden "Önden Giden Atlılar... "
Dün gece bir kez daha sizin sayenizde gururlandım. Umutlandım. Heyecanlandım..!




“BAD-EL HARAB-ÜL BASRA!"




“BAD-EL HARAB-ÜL BASRA!"


PROVOKASYON: Fransızca provocation (kışkırtma, tahrik). "herhangi bir kişiye, gruba, kuruluşa veya devlete karşı girişilen ve onları sonradan ağır sonuçlar verecek bir karşı eylemde bulunmaya zorlayan, önceden tasarlanmış girişim demektir.

Son 15 gündür yediden yetmişe hepimiz soluğumuzu kesmiş gelişmeleri takip ediyoruz.

Bilen bilmeyen kim varsa gelişmeler hakkında konuşuyor. Kimse ne söylendiğini dinlemeye dahi tahammül göstermiyor.

 Bu kargaşa içinde provokasyon var mıdır? Yok, mu dur. Bilmek istediğim aslında budur. 

Yaşadığımız sorun başlangıçta yeşilin korunması isteklerinin ve Taksimde yapılması düşünülen imar değişikliği ve inşaat yapılanmasına karşı çıkan entelektüel kitlenin samimi, demokratik direnişi ve gösterisi olarak görüldü…

Ne olduysa birden Ülkenin tamamına yayılan, iktidar istifa etsin direnişine dönüştü. 

Ağaç kesilmesine mani olmak için başlayan gösteriler,ne alaka ise..! 

üçüncü köprü, Kanal İstanbul, yeni havaalanına karşı çıkmaya dönüştü. Bu farklı durum eyleminin ciddiyetini kaçırmıştır. 

Bunların yanı sıra, bazı marjinal partilerin rahle-i tedrisinden geçmiş, meydanda yeni taraftar ve sempatizan kazanma avına çıkmış masum görünüşlü bir çok militanın provokasyonları apaçık görülmüştür. 

Marjinal grupların olayların gidişatını farklı noktalara götürdüğü benim sözüm değildir. İçinde aktif rol alan bir eylemcinin ifadesidir.

Gezi Parkı'nda çevreci bir yaklaşım ile başlatılan girişim demokrasi adına alkışlanacak hareket olmasına karşın, çerçevesinde Taksim Meydanının legal ve illegal gruplar tarafından bir reklam panosu haline dönüşmesi, ülkemizin imajına zarar vermiştir.

BEN KAYGI VE ENDİŞE İÇİNDEYİM…..

Kim ne derse desin ben kaygılıyım… Farklı düşünebilirsiniz. Birbirinden çok ayrı partilere mensup olabilirsiniz.

 Çok ayrı dini inanç mensubu olabilirsiniz. İnançsız ve ateist olabilirsiniz. İşçi memur patron veya boşta gezer olabilirsiniz. Yaşlı genç güzel çirkin olabilirsiniz. Zengin, fakir muhtaç, özürlü engelli olabilirsiniz. 

Ne olursanız olun kim olursanız olun.

 BU ÜLKENİN VATANDAŞIYIZ… Aynı güneşin altında, aynı gökyüzünün altında yaşıyoruz.Ayrılmak değil birlik ve beraberlik içinde olmak yakışır bizlere….

Bu vatan bizim… Biz bu ülkenin eşit vatandaşıyız…

Yaşayan nüfusun dedeleri, Çanakkale’de, Yemen’de, Galiçya’da, Dumlupınar’da, daha birçok cephede, yani bu ülkenin” Vatan” olma mücadelesinde omuz omuza birlikte oldular. Kaderde tasada kıvançta bir oldular. Uzun yıllar çok şeylerini paylaştılar. Bu coğrafyada öncesi Ortaasya’dan bu güne 5 bin yıllık devlet geleneğinden bu güne çok acılar çektiler… Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının aziz milletimizle verdiği kurtuluş mücadelesinde 

VATAN OLMA SÜRECİNDE GÖSTERDİKLERİ KAHRAMANLIK DÜNYAYA DESTAN OLDU.

Fikri Haklı ANADOLU için çok beğendiğim benzetme yapmış.
Benim Anadolu için söylemek istediklerimi harika özetlemiş…
ANADOLU; Binlerce yıldan beri haykıran gür sestir. Yiğitler, mertler coğrafyasıdır. Tarih, medeniyet ve berekettir. Hürriyet, barış, başarı gülistanıdır. 
İnanç, gayret, çaba, fedakârlık ve destanlar memleketidir. 
Vefa, hoşgörü, iffet, ibadet iklimidir. Sanat, edebiyat, şiir, şair diyarıdır.

Hak, hukuk, adalet diyenlerin yeşerdiği yerli kültürün asla kurumayacak kaynağıdır. Sabrın, sadakatin, sadeliğin, samimiyetin gül bahçesidir. İyilik ve güzellik iksiridir.

Eskimez, pörsümez yeniliktir. Gençlik, dinginlik, dirilik ve birlik demektir. Cesaret ve asalettir. İnsanlık ve vatan tehlikede, “kim var mücadele için” deyince, "ardına bakmadan ben varım" diyen yiğitlerin harmanıdır. 

Garibin, zayıfın, dertlinin, çaresizin, kimsesizin dermanıdır.
Hakikatin, haklılığın, haklıların kalesidir. Mazlumlara şefkat, zalimlere nefrettir.
Vatanımızın, varlığımızın, vakarımızın, vahdetimizin düşmanlarına aşılmaz bir settir.

 Milli meselelerde duyarlı olup sözü nettir. İnsanların helal rızıkla doyduğu en humuslu topraktır. Birliğin çelikten kalesidir. Dostluğun, kardeşliğin tescillenmiş adıdır. Mutluluğun bitmeyen tadıdır. 

Maziden atiye yüz ve yürek uzatanların nabzıdır. Gül medeniyetinin görkemli ve sevimli yüzüdür. Ülkemizin kavrayan eli, duyan kulağı, gören gözüdür. Binlerce yıldır imanla, şanla, şerefle, yaşayan necip milletimizin özüdür.

Velhasıl bu topraklarda yaşayan Anadolu’muzun bağrından çıkan güzel insanlar… 

Lütfen sükûnetle suhuletle olayları yorumlayınız. Tahriklere kapılmayınız.

Özetle , bu denli ortak paydası olan vatandaşımızın en küçük PROVOKASYON dan etkilenerek çatışmaya girebiliyor olmasını anlayamıyorum….
Olanlar nedir? 

Demokratik hak talepleridir. Şehirdeki çarpık yapılaşmaya karşı halkın demokratik reflekstir.
Peki, bu yıkılan dökülen zarar gören bunca hasar nedir? Masum isteklerde bulunan halkın kışkırtılmasından dolayı meydana gelen doğal halk isyanıdır. Hoş görülmelidir.
Ne olacak şimdi?Bekleyelim görelim..AKIL VEREN ÇOK..BİLEN ÇOK.. DİNLEYEN YOK…!.Eskilerin tabiri ile Sanki bu işin içinde bir şeytanlık var..!

Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.

Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı bu az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış debelenmiş ve boynundaki ip çözülmüş.

 Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş. Sağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odun buzağıya vurunca yavru yere yığılmış. 

Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir tekmede kadını yere serip öldürmüş. 

Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle vurmuş. Silah sesini duyan koca, karısını yerde cansız yatar babasını da elinde tüfekle görünce silahını çekip babasını öldürmüş. 

Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam, bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş. Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan;

"BU FELAKETİ DE BANA YÜKLERLER, BUZAĞININ İPİNİ GEVŞETMEKTEN BAŞKA BEN NE YAPTIM ŞİMDİ" demiş.

Ölen öldükten, yıkılan yıkıldıktan sonra ,  akıl vermenin bize faydası ne.. Bad-el harab-ül Basra!" 
ALLAH milletimizi şeytanın şerrinden korusun…







MARMARİS’TE BALIKESİ’Rİ TEMSİL ETTİK..





MARMARİS’TE BALIKESİ’Rİ TEMSİL ETTİK..

Yazılarımızı takip edenler bilirler. Değirmen Boğazı grubumuz var. Birlikte sabah sporu yaparız. Arkadaşlarımızdan 10 kişi de ayrıca yüzme sporu ile ilgileniyor. İlgilenmekle de kalmadan yüzme yarışmalarını takip ederek, çeşitli yerlerdeki yarışmalara da katılırız.
Bu yıl ilk olarak;2013 yılı Türkiye yüzme federasyonu masterlar yüzme programının ilk yarışması olan BURSA müsabakalarına katıldık. Ahmet İŞLEK arkadaşımız burada Birinci oldu ve madalya aldı. Diğer arkadaşlarımız da muhtelif sıralamada yarışları başarı ile tamamladılar.

BAHAR KUPASI MARMARİS MASTERLAR YARIŞLARI için Çelmak Spor kulübü Triatlon sporuna ek olarak, bizi de bünyesine aldı. Yarışmaların sponsoru oldu. Bize kulübün minibüsünü tahsis etti. Hatta İsa Tamer ÇELİK aracı bizzat kullanarak Marmaris’e gidip gelmemizi sağladı. Seyahatimizin başından sonuna kadar her türlü desteği verdi.
Kıymetli eşi Sayın Nuray Çelik Hanım Kulüp müdürü olarak müracaatlarımızla ilgili evrak lisans ve benzeri her türlü yazışmaları başarı ile yaptı. Yarışmaları başından sonuna kadar izledi. Sürekli izledi. Salonda ve kulvar kenarında yüzen arkadaşlarımıza motivasyon sağladı. İhtiyaçlarını sağlamak için insanüstü çaba sağladı.
Değirmen boğazı üyesi arkadaşlarımız da telefonla arayarak bizi Marmaris’te yüreklendirdiler.
Arkadaşlarımızla el ele vererek Türkiye yüzme yarışmalarında Balıkesir’i başarı ile temsil ettiğimize inanıyoruz.
Öyle güzel şeyler oldu ki..! Burada anlatsam sayfa almaz..Bizler o zaman anladık ki, iyi bir iş yapıyoruz ..!
Yılların meşhur şampiyonlarının ve profesyonellerin katıldığı, bu yarışmalarda bizlerin sıcak ve samimi duruşu, yüzmeyi sonradan öğrendiğimiz halde yarışmalardaki sportmen duruşumuz ilgi çekti. Katılan takımların çok sayıda sporcuları bizim oturduğumuz yere gelerek takdirlerini söylediler. Federasyon Başkanı Ahmet BOZDOĞAN Balıkesir için güzel şeyler oluyor. Tebrik ederim dedi.

DEĞİRMEN BOĞAZI GRUBU “Çelmak spor kulübü “lisansı ile MARMARİS BAHAR KUPASI yüzme yarışmalarına AHMET İŞLEK, İBRAHİM DEMİRCİ, ERDOĞAN DEMİRBAŞ, FERİDUN ÇELİK VE BURHAN GÜRKAN birlikte katıldık.

7-8-9 Haziran 2013 Marmaris Master Bahar, Çağla Özgeni Anma Yüzme Yarışması büyük bir coşkuyla başladı. Yarışmaların ilk günü olan 7 Haziran cuma günü 800 metre serbest yarışları yüzüldü. Rekorların kırıldığı ilk günün ardından 400′ü aşkın sporcu ve seyircilerin katılımı ile ikinci gün seansları da büyük mücadelelere sahne oldu.
Takımların birlik beraberlik duygusu, centilmence mücadeleleri herkes tarafından takdirle karşılandı. Yarışmalara katılan 1923 doğumlu efsane yüzücü “Baba Nejat” Nejat Nakkaş ve 1931 doğumlu Bedrettin Arısoy tribünlerin alkış yağmuru altında yerlerini aldılar.

Yarışmalarda BALIKESİR "ÇELMAK SPOR" YÜZME TAKIMI 100 serbest, 200 serbest YARIŞMALARINDA BALIKESİR'İ TEMSİL ETTİ.. AHMET İŞLEK 100 metre serbest sitilde TÜRKİYE 3. SÜ OLARAK MADALYA ALDI. DİĞER SPORCULAR 4 VE 5. DERECELERİ PAYLAŞTI.
Takımın bundan sonraki müsabakası....7 temmuz kıtalar arası İSTANBUL BOĞAZINI geçme yarışları ve 30 Ağustos ÇANAKKALE BOĞAZI geçme yarışları olacak...

Yarışma konusunda kulüp başkanı İsa Tamer Çelik yüzme grubu Balıkesir için güzel bir örnek oldu. Her yaşta spor yapılabileceğini gösterdi. Tebrik ediyorum. Kulüp olarak Değirmen Boğazı grubunu desteklemeye devam edeceğim dedi.
Marmaris Masterlar yarışları 100 metre serbest stil Türkiye 3. Olan AHMET İŞLEK konu ile ilgili olarak şunları söyledi.
Biz Değirmen Boğazı Spor grubuyuz. Çeşitli etkinliklerimizin yanında yüzme sporu ile de ilgileniyoruz. Senelerdir, Çanakkale Boğazına, İstanbul boğazına gidip yarışlara katılıyoruz. Amacımız her yaşta spor yapılabileceğini göstermektir. Büyük çoğunluğumuz 50 yaşın üstündeyiz. Erhan Akyıldız kardeşimiz kış sezonunda yüzme gurubumuza sahip çıktı. Kendisine ait yüzme havuzunu kullandırdı. Her sabah bize yüzme fırsatı verdi. Kendisine teşekkür ediyoruz. Maalesef aynı desteği İl Gençlik spor müdürlüğümüzden göremiyoruz. Göremedik.
En az 10 yıldır Gençlik spor müdürlüğümüzün açık havuzunda çalışıyoruz. Her Çarşamba sabah 07 30 da çorba yaptırıp çıkıştaki parkta ücretsiz ikramda bulunuyoruz. Spora ilgi artsın istiyoruz.
Bu yıl nedense havuz ücretleri arttırıldı. Sabahın 6 sında giriş ücretini ödeseniz dahi havuza giremiyorsunuz. Mutlaka abone olmanız gerekiyor. Sezonluk abone bedeli 300 aylık abone bedeli ise 200 tl. Oldu. İlginç ve şaşırtıcı bir durum.50 yaşın üstünde sabah yüzmek isteyen adam kapıda kalıyor. Günlük giriş ücretini ödese de giremiyor. Çünkü sabah biletli giriş yasak… Aramızda imkânları kısıtlı, ancak her sabah yüzmek isteyen arkadaşlarımız var. Ücret yüzünden yüzme çalışmalarına katılamıyorlar. Havuzun sabah 06 ve 08 saatlerinde lisanslı SPORCULARA ÜCRETSİZ AÇILMASI spora destek olur. Amaç sporu teşvik etmek midir? Yoksa para kazanmak mıdır? Spordan sorumlu olan kişilerin spor yapmak isteyenlere engel olma çabalarına anlam veremiyorum. DEDİ.

Bende çok üzülüyorum..Yüzme kulüplerinin kulvar kiraları arttı.Balıkesir çocukları bedel ödemeden yüzme öğrenemeyecekler.Çok acı Türkiye’de ilk yüzme havuzuna sahip olmuş Balıkesir’de yüzme sporunda istenilen seviyeye bir türlü gelinemiyor.Lafla icraat olmuyor..STATÜKODAN KURTULMAK LAZIM…

BALIKESİRDE YÜZME SPORU İLE İLGİLENENLERE DESTEK OLUNSUN..DEVLET BU SPORA DA ŞEFKAT ELİNİ UZATSIN.

YETKİLİLER, SPOR YAPMAK İSTEYENLERDEN PARA KAZANMAYI DEĞİL ONLARI TEŞVİK ETMEYİ DÜŞÜNSÜN

Çelmak kulübü master yüzme ekibi olarak, 07 Temmuz 2013 tarihinde yapılacak olan Boğaziçi Yüzme Yarışlarına ve ardından, 30.08.2013 tarihinde yapılacak Çanakkale Boğazı’nı Yüzerek Geçme Yarışmasına katılacağız. Antremanlarımız aralıksız sürecek.

BU YAŞTA DUYDUĞUMUZ SAMİMİ HEYECANIN SPORDAN SORUMLU OLANLARA DA NASİP OLMASINI TEMENNİ EDERİM…..



İLKÖĞRETİMİN SINAV İŞİ TAMAM..

İLKÖĞRETİMİN SINAV İŞİ TAMAM..

İlköğretim 8. Sınıf öğrencileri CUMARTESİ           SBS (SEVİYE BELİRLEME SINAVI)ve PYBS (PARASIZ YATILI VE BURSLULUK)  SINAVINA GİRDİ. Yüz binlerce öğrenci daha iyi bir liseye gidebilmek için günü ter döktü.

5, 6, 7, 9, 10 ve 1 1. sınıfların PYBS sınavı da 09 Haziran 2013 Pazar günü yapıldı. Bir miktar eğitim desteği burs veya kalacak sıcak bir pansiyon elde edebilmek için çaba sarf ettiler.
Bu sınavların sonuçları MEB ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE 12 Temmuz 2013 günü açıklanacak

13 - 14 YAŞLARINDAKİ ÇOCUKLAR senelerdir bu sınavlara hazırlanıyorlar.Bu sınavların sonunda aldıkları puanlarla liseleri tercih edecekler..Fen lisesine ,Anadolu liselerine bu sonuçlara göre yerleşecekler.Olmadı meslek liselerine girecekler.

Sınav merkezli eğitim; Çocuklarımızı duygudan uzaklaştırdı. Müzikten, folklordan, tiyatrodan, münazaradan, spordan uzaklaştırdı.
Çocuklarımız okuma yazma öğrendikten hemen sonra test çözmeye başladılar. Okul ve dershanedeki kantinden de tostla beslendiler.

Olay sınav olunca lüzumlu lüzumsuz her branştan bilgi verilme telaşına gidildi. Haftalık ders saati neredeyse yetmedi. Hemen her şeyi öğrensinler diye çocuklarımız bilgi bombardımanına tutuldu.
Program çalışmaları için katıldığım çalışmalarda Talim Terbiye Kurulu işin içinden çıkamamıştı. Her branş temsilcisi dersinin hayat için çok değerli olduğunu iddia ederek haftalık ders saatinin yetmeyeceğini bildiriyorlardı. Komisyon herkesi dinlese günlük 15 saat ders yapsanız müfredat yetişmezdi. HİÇ KİMSE İNSAN OLMA Mutlu olma, özgüven, beceri gibi kavramlara ders müfredatının tesirinden bahsedememişlerdi.

Bu MÜFREDAT belasını daha iyi anlatmak için bir hikâye paylaşayım.
Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelerek okul açmaya karar verirler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılanbalığı yönetim kurulunu oluşturdu.
Tavşan, müfredatta koşmanın bulunmasını istedi. Kuş, uçmanın dâhil olmasını, balık, yüzmenin dâhil olmasını ve sincap, ağaca tırmanmanın mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söyledi. Bütün bunları bir araya getirip, bir müfredat programı yaptılar. Ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler.

Tavsan, koşu dersinde A alıyor olmasına rağmen, ağaç tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve artık eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine, C alıyordu. Ve tabii, ağaç tırmanmada ise her zaman zayıf alıyordu.
Kuş, uçmada çok başarılıydı, ama sıra toprak kazmaya geldiğinde, o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra, toprak kazma notu hâlâ F olmasına rağmen, uçma notu C’ye düşmüştü. O da ağaca tırmanmakta çok zorlanıyordu.
Sonuçta, sınıf birincisi olan hayvan her şeyi yarım yapabilen, geri zekâlı yılanbalığı oldu.

Ancak eğitimciler çok mutluydu çünkü herkes bütün dersleri görüyordu. Ve buna “geniş tabanlı eğitim sistemi” dediler.

SAYIN Mili eğitim Bakanı NABİ AVCI bu sistemin sıkıntılarını biliyor ..Konu üzerinde uzmanları çalışıyor.Öğrendiğime göre sistem araştırması yapılıyormuş.

Bakan Nabi Avcı’nın talimatıyla incelenen Kazakistan’ın eğitim sisteminde geçiş sınavlarında “açık uçlu” sorular soruluyor ve kod kelimeler belirleniyor. Öğrenciler 4 dersten sınava giriyor ve girdikleri bir dersin sınavı seçtikleri ders ile ilgili oluyor. Geçiş sisteminde öğrencinin dersleri dışında ders dışı etkinlikleri de etkili oluyor.
Bakanlık son olarak Kazak sistemini incelemeye alırken, çocukların sadece merkezi sınav değil, 4 yıllık ders dışı performanslarının da liseye ve üniversiteye geçişte etkili olması kararlaştırıldı.
Her öğrenciye “dosya” açılması üzerinde durulurken, derslerden aldıkları notların yanı sıra ders dışı her türlü sosyal etkinlik yarışma ve başarılar da bu dosyaya eklenecek. Öğrencilerin gittikleri tiyatro, sinema, konser dahi bu dosyada yer alacak.

MEB, “Kazak Modeli”ni Türkiye’nin nüfus, öğrenci sayısı, bölgesel eğitim farkları ve eğitim yapısı gibi faktörleri dikkate alarak birebir uygulamayacak ancak testin yanında açık uçlu soru, öğrenci dosyası, her yıl okul tarafından genel kurallara göre sınav yapılmasını dikkate alarak yeni bir model belirleyecek.

Bakanlık, bu sisteme anne ve babaların müdahale etmemesi için el becerilerini dikkate almayacak. Öğrencilere evde yapması için verilen performans ödevlerini velilerin yapma ihtimaline karşın bu ödevler sınava etkili olmayacak ve dosyaya işlenmeyecek. Bu ödevler öğrencinin kendini geliştirmesi için verilecek.

- Kazakistan’da 9. sınıfın sonunda girilen merkezi sınav öğrencinin aldığı eğitimi kanıtlaması için yapılıyor. Öğrenci 9 yıldan sonra isterse yüksekokula gidebiliyor ancak üniversiteye giremiyor. Üniversite için 10. ve 11. sınıfın okunması gerekiyor. Bu sınıflara geçişte de açık uçlu yapılan merkezi sınav devreye giriyor.

- Merkezi devlet sınavı ise “açık uçlu” sorulardan oluşuyor ve 4 dersten yapılıyor; Matematik, Kazakça ya da Rusça, Seçmeli ders ile sınıf hangi alanı derinleştirerek okuduysa o dersten. Öğrencinin her yıl aldığı puan ile genel sınavdaki başarı puanı ile 10. ve 11. sınıfa geçebiliyor. Sınıf geçme de genel sınav da yazılı yapılıyor.

- Öğrenciler Matematik ve Kazakça’dan sınava giriyor. 9 yıllık eğitimi boyunca en fazla aldığı alan ile ilgili sınava giriyor. Örneğin öğrenci fizik, kimya biyoloji ya da felsefe gibi bir alana girdiyse bu derslerden birisiyle ilgili sınava giriyor. Ayrıca istedikleri ve eğitimini gördükleri bir seçmeli dersten de soru sorulabiliyor.


BU ÇALIŞMA SON OLUR… YAZBOZ TAHTASINA DÖNDÜK. ÖĞRENCİ MERKEZLİ EĞİTİM İÇİN ÇALIŞMALARI BEKLEYECEĞİZ…

OKULLARIN TATİL ZAMANI GELDİ….






OKULLARIN  TATİL ZAMANI GELDİ….

14 Haziran 2013 Cuma günü eğitim öğretim yılı sona erecek. Öğrenciler; yorucu bir senenin ardından karnelerini alarak, yaklaşık 3 aylık bir yaz tatiline girecekler
2013-2014 eğitim öğretim yılı 16 Eylül Pazartesi günü başlayacak. Okul öncesi ve ilkokul birinci sınıf öğrencileri ise 09-13 Eylül tarihlerinde uyum eğitimine alınacak.

Her derece ve türdeki eğitim ve öğretim kurumlarında 2013-2014 eğitim öğretim yılı 16 Eylül 2013 Pazartesi günü başlayacak.
Okul öncesi ve ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin eğitim ve öğretime hazırlanması 09-13 Eylül 2012 tarihleri arasında yapılacak. Birinci yarıyıl, 16 Eylül 2013 Pazartesi'den, 24 Ocak 2014 Cuma'ya kadar sürecek. Yarıyıl tatili, 27 Ocak-7 Şubat 2014'te yapılacak. İkinci dönemin ilk dersi 10 Şubat'ta görülecek.
2013-2014 eğitim-öğretim sezonu 13 Haziran'da tamamlanacak.

Bugün SBS SINAVLARI yapılıyor. Yarın da bursluluk sınavları var. Bir hafta sonrada Sekiz aylık bir eğitim döneminin ardından okullar kapanıyor...17 milyon nüfus evde sokakta tatil yapacak… Öğrenciler 3 ay bomboş kalmamalı..Pedagojik ve psikolojik destekle iyi bir tatil planı yapılmalıdır.

Çocuklar bütün zamanlarını bilgisayar başında ya da oyun oynayarak mı geçirecek? Aile büyükleri rehberlik ederse çocuklar da zamanını daha iyi değerlendirebilir. Ziyaretler, sosyal aktiviteler, geziler ve kurslara katılarak dolu dolu bir tatil geçirebilir. Her seviyede ailenin çocuğu için yapabileceği mutlaka vardır. Çocukları saldım çayıra mevlam kayıra diyerek sınırsız sokak oyunlarına terk etmeyiniz.

İlköğretim ve lisede eğitim gören milyonlarca çocuk ve genç karnelerini alarak uzun bir tatil dönemine girdi. Aileler tatil dönemi için bir zaman tanzimi yapmazsa çocuklar da bu dönemde bilgisayarın ya da sokakların esiri olabilir. Tatil için çocuklarınızla birlikte neler yapabiliriz sorusuna cevaplar arayıp program hazırlayabilirsiniz. Hazırlanan programa yüzde yüz uyum sağlamanız mümkün olmasa da ne kadar yapabilirsek o kadar iyidir diyerek zamanınızı değerlendirmeye bakın. İşte, tatilinizi daha verimli kullanabilmek için bazı tavsiyeler:

1. Çocuklar evde aktif olmalı: Televizyon ve bilgisayarın başından kalkamayan, uyuşukluğa, atalete, tembelliğe mahkûm olan bir çocuk, yararlı faaliyetlerle ilgilenmeyecektir. Bu yüzden verimli tatil evde başlar. Okul zamanında ders ve sınavlar gerekçesiyle her şeyden muaf tutulan çocuklara, tatilde bazı sorumluluklar verilerek atalete düşmeleri engellenmeli. Tabii verilen iş ve sorumluluklar çocuğun yaş ve cinsiyetine uygun olmalı. Bu sayede el becerileri gelişir, girişimci olur, sorumluluk üstlenir.

2. Komşu ziyaretleri: Modern hayatın şartları ve sunduğu imkânlar, komşuların bile ziyaretleşmelerini yok edip insanları yalnızlığa ve bireyselliğe mahkûm etti. Çocuklar bu yalnızlığı, sanal âlemle doldurmaya çalıştıkça hayal kırıklığı yaşıyor. Yaz tatili, ailelerin karşılıklı ziyaretleşmelerine vesile olabilir. Bu ziyaretleşmelerde çocuklar, birbiriyle daha sahici ilişkiler kurar, daimi dostluklar kazanır.

3. Akraba ziyaretleri: Bir çocuğun ruhen sağlıklı ve kendisini değerli hissetmesi için, anne-babasının sevgisine ihtiyacı olduğu kadar, dedesinin-ninesinin, amcasının-dayısının, halasının-teyzesinin sevgisine de ihtiyacı vardır. Yaz tatili, imkân ve şartları zorlayarak akraba ilişkilerini sağlamlaştırma adına fırsattır. Akrabaların karşılıksız sevgileriyle çocukların gönülleri mutmain olurken, anne-babasının doğduğu ve büyüdüğü yerleri görme, anılarını dinleme imkânı da bulurlar.

4. Yaşlı ve hasta ziyaretleri: Günümüz çocukları ve gençleri tekdüze, günübirlikçi, mutlak haz endeksli bir hayata mahkûm olduğu için, hayatla sağlam bağ kuramıyor ve ayakları yere basmıyor. Yaşlı ve hasta ziyaretleri, bu sorunun çözümünde tesirlidir. Bu ziyaretler hayatı çocukluk, gençlik, yetişkinlik, yaşlılık ve ne zaman geleceği belli olmayan hastalıklarla bir bütün olarak değerlendirmeye vesiledir. Çocuklar, sağlığın kıymetini idrak etmenin yanında, sevindirme, gönül alma, mutlu etme, hayır dua alma, başkası için bir şeyler yapmanın huzurunu yaşarlar.

5. Sosyal aktiviteler: Konser, festival, fuar gibi sosyal aktiviteler çocukların sosyalleşmesinde etkilidir. Fakat düğünler, mevlitler, cenazeler vb. genelde birbirini tanıyan insanların katıldığı merasimler sosyalleşmenin yanında kültürel değerlerin aktarılmasını da sağlar. Anne babalar, bu tür davetlere çocuklarıyla beraber katılmaya özen göstermelidir.

6. Tarihî, manevî ve kültürel geziler: Çocukların sahiplenmesi gereken değerleri ve idealleri olması için yaşadığı çevrenin millî ve manevî değerlerini, tarihini, kültürünü öğrenmesi gerekir. Bu tür geziler çocukların geçmiş milletler ve atalarıyla akli-kalbi bağ kurmasına yardımcı olacak, sanal âlemin çok önemliymiş gibi tanıttığı popüler kişilere ait bilgiler anlamını yitirecektir.

7. Yaz Kur'an kursu:(ailenin tercihine göre) Çocuklar cami ve Kur'an'la ilk kez burada tanışırlar. Hayatlarını şekillendirecek bilgi ve alışkanlıkları genelde burada öğrenirler. Gönüllülüğe esas ve not kaygısı olmadığı için öğrenciler rahattır. Burada ailelere düşen, ne öğreneceğinden önce niçin öğrenmesi gerektiğini anlatmalarıdır. Bu sayede severek öğrenme gerçekleşir.

8. Kitapçılar ve kütüphaneleri ziyaret etmek: Uzun yaz tatili çeşitli ve muhtevası geniş kitaplar okumaya, şiir, mani, ilahi, şarkı, marş ezberlemeye vesile olur. Fakat ders kitaplarının sıkıcılığı ve öğretmen-ailenin ders çalış baskısı sebebiyle, çocuklarda okumaya karşı isteksizlik meydana gelmiş olabilir. Ailecek kitapçılar ziyaret edilirse çocuk elbette kitapları merak edecektir, kendi isteğiyle kitap alıp okumaya başlayacaktır. Bireyin kendini geliştirmesini sağlayacak en önemli etkinlik kitap okumaktır.

9. Spor ve kültürel faaliyetler: Belediye ve özel kurumların açtığı futbol, basketbol, yüzme, satranç, musiki kursları yaz tatilinde çocukların istifadesine sunulur. İmkân ve şartlar uygunsa çocuğun yetenek ve ilgisine en uygun bir kurs tercih edilebilir.

10. Günlük tutmak: Tatilde hayat rutin akmadığı için her an farklı güzellikler, aşkın his ve duygular, ibretlik hadiseler yaşanabilir. Bunları tatil günlüğümüze yazarsak, anlık duygu ve düşüncelerden bütün hayatımıza yansıyacak tecrübeler kazanmış oluruz.

BİLİNÇLİ AİLELER TATİLDE ÇOCUKLARINA SAHİP ÇIKACAKLAR.

KOMŞULUK TA SORUMLULUK GEREKTİRİR. O ZAMAN HEPİMİZ ÇOCUKLARA DESTEK OLALIM.