HOTAŞLAR
BANDOSU (1)
1980
yılı ekim ayında HOTAŞLAR köyünde görev aldım. Öğrenci sayısı kalabalıktı. İkili öğretim yapılıyordu. Okul çok eski
yıllarda açılmasına rağmen köylü vatandaşlarımız çocuklarını ilkokuldan sonra
okutmak istemiyorlardı.
Genç
azimli ve çalışkan öğretmenlerimiz, çocuklara yardımcı olmak için her gün
istişare ediyorlardı. Okula ilgiyi arttırmanın yollarını bulmak için çok
çalıştılar.
Acaba başarıyı
nasıl arttırabiliriz. Lise ve Üniversitelere bu köyden öğrenci gönderebilir miyiz?
Tek kaygıları buydu.
Köyde
okula ilgi yoktu. Evlere giderek öğrenci kayıtlarını alıyorduk. İlginç bir
durum vardı. Vatandaş okula gelmiyordu.
Günlerce
nedeni üzerinde kafa yorduk.. Bu durumu mazeret olarak göremezdik. Çocuklar
bizim ve masumdular. Mutlaka onlara yardımcı olmamız gerektiğine inanıyorduk.
Sebepleri
üzerinde günlerce konuştuk. Sonunda okulun çalışmalarını gözden geçirmemiz
gerektiğine inandık. Velinin okula güvenini sağlamalıydık.
Okulun
çalışmalarını gözden geçirdik. Yıllardır köyde öğretmen kalmıyordu. Balıkesir
yakın olduğu için eş durumu tayinlerinde en çok tercih edilen merkez olmuştu.
Mevcut kadromuzun tamamı eş durumu tayini ile gelen arkadaşlarımızdan oluşuyordu.
Bu sebeple, Veli toplantısı veya köy ziyaretine zamanları olmuyordu. Yarım gün
eğitimde sabahçılar dersleri bitince köyden ayrılıyor, öğlenci grupta aynı
şekilde saat 12 de gelip saat 5 te gidiyordu. Ancak eş durumları mazeretine
dayalı atamaları yapıldığı için arkadaşlarımıza da söylenecek söz bulunamazdı.
Köyde
ikamet eden arkadaşlar fedakârlık yapacaklar, diğerleri de desteklerini her
zaman sağlayacaklardı. Anlaştık. Anne ve babaların ilgisini okula çekmek ve
onlarla işbirliği yapmak gerektiğine karar verdik. Ziyaretler toplantılar sınıf
ve okul geceleri yapmak için kararlar aldık.
İlk olarak KÜÇÜK
İZCİ ÜNİTESİ kuruluş müracaatlarını yaptık. Temel liderlik kursunda bana
yardımcı olan Merhum Hayati Köseley ve İl izci kurulu ben çok destekledi. Mehmet Korol
Hocamız Hotaşlar Küçük izci ünitesinin flamasını müdür masasının üzerinde
hazırlayıp terziye diktirdi. Ben izcilik çalışmalarını yaparken, Mehmet Korol
Hocamızda ANADOLU LİSESİ HAZIRLIK
KURSLARINI başlattı.
Temin
ettiği test kitaplarından hazırladığı soruları ispirtolu teksir mumlu kâğıdına
yazarak bana veriyordu. Ben de evdeki merdaneli çamaşır makinesinin sıkma
aparatında süngerle ıslattığım saman kâğıtlarını mumlu kâğıtla birleştirip
merdaneden geçiriyordum. Eşime de bana yardım ediyordu. Bu yolla 150 çeşit,
test öğrenci sayısı kadar basılmıştı.
Bir
gün Çamaşır makinesinin merdanesindeki lastik toplar birbirine kaynadığı için
baskıyı yapamadık.
Servis;
kullanılamaz duruma gelen sıkma aparatının lastik topları ayrı olarak
bulunmadığından mekanizmayı bütün olarak değiştirdi.Almaya gittiğimde ..Hocam böyle bir arıza Türkiye’de hiç
olmamış, nasıl oldu .Merak ettik dediler.Yaptığım işi anlatınca çok şaşıran
görevli,amacı dışında kullanıldığı için maliyetinin tamamını ödemem gerektiğini
söyledi..Meğer ispirto lastiği deforme ederek eritmiş.Yumuşatarak birbirine
kaynatmış.
Ücretsiz
Kurslara devam eden çocuklarımızdan, halen görev yapan öğretmen olan
öğrencilerimiz de var. Onlarla gurur duyuyoruz. Mehmet Korol ve diğer
çalışanlar hiçbir ek ücret almadan çalıştılar. Okul dışı zamanlardaki yoğun
çabaları ve emekleri sayesinde öğrencilerimiz başarılı oldu.
Başa
dönerek kaldığımız yerden devam edelim. Asıl mesele çarpıcı, ses getirecek bir
iş yapmaktaydı. Ne yapabilirdik. Çocuklar heyecanlansın. Okulu sevsinler.
Çalışma istekleri artsın..
Yaptığımız
bir toplantıda, manevi evladımız diyerek ailece çok sevdiğimiz Tekirdağ’lı Mehmet TEKİN öğretmenimiz, BANDO
TAKIMI KURALIM fikrini ortaya attı.
Köyde
bando takımı olur mu diye, arkadaşlar gülüştüler. Bazıları da bunun hiç mümkün
olmayacağını söyledi. Bando takımı kuruluş maliyeti bizi çok aşacaktı. Kim
nasıl karşılayabilirdi. Fikir güzeldi. Ancak gerçekleştirilmesi mümkün değildi.
Akşam
arkadaşlar gidince Hotaşlar köyünden öğretmen arkadaşımız Mehmet KOROL, Mehmet TEKİN,
beraber köy kahvesinde oturup BANDO fikrini tekrar konuştuk.40 kişilik kız
erkek öğrencilerden BANDO TAKIMI kuralım. Göç yolda düzelir. Önce öğrencileri seçelim.
Eski okulun önüne sıraları çıkarır, küçük sopalarla trampet çalışmaları başlatırız.
Elbise ve bando malzemelerini sonra buluruz. Diye konuştuk.
Akşam
aldığımız karar hepimizi heyecanlandırdı. Ertesi gün sabah müdür odasına Mehmet
TEKİN heyecanla geldi ekibi kurmuştu bile,
Öğlen
arasında çocukları topladı. Benim onlarla konuşmamı istedi.
Bando
trampet takımına girdiklerini ve çalışmalara başlayacağımızı belirten
konuşmadan sonra öğrencilere kurulacak olan Bando ve trampetin ne olduğunu sordum.
Çocuklar
ne için geldiklerinin farkında değillerdi. Hayatımın en zor anını yaşadım. Başıma
kaynar su dökülmüş gibi oldu. Öğrencilerden
hiçbiri bando trampet ve boru nedir duymamışlar, yapmayı düşündüğümüz şeyi de
görmemişlerdi.
Mehmet
TEKİN Öğrencilere bando takımını anlatmak için hayli çaba sarf etti. Ancak
çocukların Boş bakışlarından işimizin çok kolay olmayacağı belli olmuştu.
MEHMET
Tekin öğretmen, yılmayacağım. Devam edeceğim dedi. Öğrencilerle beraber ayrıldılar. Bahçeye geçtiler. Eski sıraları çıkardılar
her sıraya, iki kişi olacak şekilde öğrenciler sıralandılar.
Hayali bando
çalışması başlamıştı..
Ama bando adına okulda hiçbir şey yoktu. Öğrenciler elleri ile masalara
vuruyorlar ses çıkarıyorlardı.
Birkaç
gün geçtikten sonra gördüm ki, okulun bütün öğrencisi, bahçede sıralara elleri
ile vurarak tempo tutan bando takımını, izliyordu. Marşlara eşlik ediyorlardı. Faaliyet Öğrencilere oyun gibi gelmişti.
Çok sevmişlerdi. Çalışmalar hareketli ve coşkulu geçiyordu. İki devrenin
bir arada olabildiği öğlen arasında yapılan çalışmalara bütün öğrenciler
gelmeye başladılar.
İş
başa düşmüştü. Malzemelerin, kıyafetlerin bulunması gerekiyordu. Hiç bütçemiz
de yoktu. Bu iş yardım alarak yapacaktık. Balıkesir’deki okulları, kapı kapı
dolaşarak eski malzemelerini toplamayı düşündüm. Onları onararak bir şekilde
malzeme temin edilebileceğine
karar verdim.
(Yarın devam edecek)
HOTAŞLAR
BANDOSU (2)
(Dünden
devam)
……….
Balıkesir
Atatürk ilkokulunda Rahmetli Rafet beye gittim, Durumu anlattım. Eski
kullanılmayan bando malzemesi varsa vermesini istedim.
Sağ
olsun mekânı cennet olsun. Beni çok onurlandırdı. Destek olacağını söyledi. Eski eğri boyun kullanılmayan 3 adet kısa
boru ve derisi olmayan 2 trampet kasnağı verdi. Böylece ilk malzememiz
olmuştu. Bütün okullara uğradım. Gezmediğim okul kalmadı. Kimi müdürler.
Konuşmadılar bile, üzülerek okul merdivenlerinden indim. Her fırsatta malzeme
dilenciliğine devam ediyordum.
Bando
takımı yürüyüş çalışmalarına da başlamıştı. Heyecanlı ve istekli çalışmalar
kısa zamanda amacına ulaşıyordu.
Ancak
ben henüz ihtiyaçları tedarik edememiştim.
Balıkesir
Lisesinden bir miktar boru ve trampet buldum. Kepsut Lisesinde Ahmet TURGUT
depoyu açtı ne bulursan al dedi. Bir haftada 20 trampet kasnağı 12
trampet sopası,9 tane boru bulmuştuk. İşe yarar malzeme yoktu. Boş kasnaklara
deri geçirilmesi maliyeti yüksek bir işti. Kayış ve bağlantı aparatlarını Argun
izci evinden alabilecektim. Ne yapabileceğimi düşünürken Mehmet Korol, hocam
ben köyden deri toplayayım. Köyde bir amca var ona verelim. Tüylerini
temizliyor. Kasnaklara geçirir kullanırız. Dedi.
Kuzu ve koyun
derisi topladık.
Derici Ahmet amca kepeğe yatırarak yünlerinden temizledi derileri okula
gönderdi. Gece sabaha kadar arkadaşlarla sınama yanılma metodu ile kasnaklara
derileri geçirdik. İplerini bağladık trampet akordu yaptık. 2 tane de büyük
davulumuz oldu. Davul ve trampet işi tamamlanmıştı. 20 trampet derileri
geçirilmiş kullanılabilir hale geldi.
Borular
eksik, kıyafetler hiç yoktu. Çözümü için de henüz bir gelişme olmadı. Okulun
bir lira parası olmadığı için elim kolum bağlı kalmıştı. Bütçe bulma
ihtimalimiz de yoktu.
Bando pantolonlarını şeker çuvalından
yapmayı kararlaştırdık. Evlerinden bez şeker çuvalı olanların getirmelerini
istedik. Çok sayıda çuval toplandı.
Gelen
çuvalları bayan öğretmenlerimiz, iplerinden ayıkladılar düz bez haline
getirdiler. Onları paylaştık evlerimizde yıkayıp okula getirdik. Okulun arka
bahçesine iki kazan kurduk bezleri kaynatarak kumaş boyası ile siyaha boyadık.
Kurutup ütüleyince ihtiyacımızı fazlası ile karşılayacak pantolon malzemesi
elde etmiş olduk.
İş
bunu dikecek kişiyi bulmaya kalmıştı.Hotaşlar Köyünde sevdiğimiz dostumuz Terzi
Halil İNEL’E gidelim derdimizi anlatalım dedik.Memet Korol Mehmet Tekin
Öğretmenlerimle bir akşam dükkana gittiğimizde, Akif Efe dayı da dükkanda Halil ustayla beraberdi.Durumu anlattık.Efe
dayı ; Halil..! Bak bu iş önemli ne yapacaksan yap bu işi yap dedi. Halil
usta ileri görüşlü çok gezmiş tecrübeli bir ustaydı. Ben ne gerekirse yaparım
dedi. Kumaşları getirin bakayım deyince sevindik. Kaça mal olur dediğimde Bunu
konuşmayalım işi yapalım. Dedi.
Argun
İzci evine giderek elbise modeli üzerinde araştırma yaptım. Çabalarımızı gören
dükkân sahibi ablamız çalışmalarımızı çok takdir etti. Önerilerini anlattı. Bir
numune elbise verdi. Terzi Halile getirdim.
Gömlekler
için kırmızı keten kumaş gerekiyordu. Okulun bayan öğretmenleri, Kepsut
Pazarında bütün tuhafiye ve kumaş tezgâhlarını, dükkânlarını gezdiler, kiminden
iki metre kiminden 4 metre, aynı cins kırmızı keten bez topladılar. Balıkesir
Argun İzci evi de apoletleri ve başlarına giyecekleri beyaz naylon kaskları
verdi. İhtiyaç duyulan sarı sırma ve benzeri malzemeleri Balıkesir esnafından
temin ettik.
Terzi
Halil’e bütün malzemeleri verdik. Öğrencilerimizin ölçüleri alındı. İmalat
başladı.
Bu arada eksik
olan borular için yenisini almaktan başka çözüm bulamadım.
Öğretmenlerimizin tanıdıklarımızın yardımıyla boruları, parasını vererek satın
aldık. Çocuklar eski 9 boru ile marşları mükemmel çalıyorlardı. Yeni borularını
dağıtınca öğrenciler çok sevindi. Coşkuları sevinçleri hepimizi duygulandırdı.
Bayrama
ilgi ve katılımı arttırmak için önceden, elbiseleri giydirip, köy meydanında geçiş
merasimi yapmak istiyorduk.
Terzi
Halil elbiseleri okula getirdi. Çocukları giyindirdik.
Yanları kırmızı
şerit geçilmiş siyah pantolon, apoletleri olan sırması işlenmiş metal parlak
düğmeli kırmızı gömlek, başlık olarak ön kısmında Türk bayrağı çıkartması
yapışık beyaz kask, tek tip Ankara lastiği ayakkabı, boyunlarında beyaz fular
..
Kıyafetler çok
gösterişli olmuştu.
40
öğrenci bahçede sıralandı. Bütün öğretmenler birbirimize sarılarak çıkan
manzaranın sevincini yaşadık. Çok harika bir tablo olmuştu.
Çocuklara
malzemeleri dağıtıldı. Marşları çalarak yürüdüler. Bu kadar güzel bir şeyi
sanki hiç görmemiştim. Mehmet Tekin önde çocuklar arkada Köy meydanına doğru
giderlerken arkadan gördüğüm manzara gözlerimi yaşarttı. Çok gurur verici bir
şey olmuştu. Sanki Cumhurbaşkanlığı
bandosu gibi görünüyorlardı. Çocuklar asker gibi disiplin içindeydiler. İçten geçişler, sola, sağa dönüşler, arkaya
dönüşler kusursuz ve mükemmeldi.
HOTAŞLAR
BANDOSU TAMAM OLMUŞTU. İlk defa köyde Bando takımı kurulmuştu.
Bando
okula döndü. Kıyafetlerini uygun yerlere astılar. Öğrenciler sınıflara girdi.
Bende
Müdür
odasına geçtim.
Sayısını
hatırlamıyorum. On kişi olabilir. Velilerimizden bir gurubun geldiğini gördüm.
Evet
Başarmıştık. Teşekküre geliyorlar dedim. Oda, küçük olduğundan hepsini
oturtamadım çoğu ayakta kaldı. Fakat teşekkür edecek tipleri yoktu kızgın ve
sert bakıyorlardı. Yüzleri memnun olmuş ifadeden uzaktı.
Gelen
velilerden birisi söz aldı.
-Hoca sen çocuklarımıza ne yaptın. Biz
çocuklarımızı davulcu olsunlar diye mi okula gönderdik? Bu ne hal!
Önlerinde davul kızlarımız düğün çalan çalgıcılar gibi olmuş. Üstlerine giydirdiğin elbise hiç kızların
giyeceği cinsten mi.? Kızımın önüne
astığınız davul da ne oluyor? Köy meydanına geldiğini görünce çok kızdım. Biz
itibarlı insanız çocuklarımızı bu işe sokamazsınız. Çocuklarımız bu işten
çıkacak dedi.
Diğerleri
de benzer şeyler söylediler. Ortam çok gerildi. Ne diyeceğimi bilemeden. Şaşkın,
bir o kadar üzgün öylece kaldım.
Mehmet
Korol öğretmenim gelen grubu görünce koşarak müdür odasına yetişmişti. Hocam
sen müsaade et ben konuşayım dedi.
O
sırada dışarı çıkarak bahçede şaşkınlıkla dolaştım. Aradan geçen zamanda Mehmet
Korol ikna ettiğini söyledi. Ancak hatırladığım kadarıyla 3 öğrencinin yerine
başkasını aldık.
23
nisan Bayramı sabahı ,önde bando takımı ,arkada okulun küçük İzci ünitesi ,
folklor ekibi,farklı renklerde giyindirdiğimiz çocuklar olduğu halde bütün
öğrenciler düzen ve tertip içinde köy meydanına yürüyerek gittiler..
Önceden
meydan bayraklarla donatılmış, Caminin ses düzenini meydana çıkarmıştık. Müzik,
konuşmalar, bando takımı gösterileri, folklor gösterisi, her komutta ayrı yazı
çıkan levhalarla meydana verilen mesajlar çok ilgi çekmişti. Aylardır süren
hazırlığın uyandırdığı meraktan şehirde oturan köylülerde bayram seyretmeye
gelmişlerdi Çok kalabalık olmuştu.
Gösteriler
bitince meydanın alkış sesi bizim ödülümüz oldu..Şimdi Amerika’da
olan Mehmet Tekin öğretmenim muzaffer bir komutan edasıyla bandonun önünde
uygun adımla öğrencileri okula götürürken ,yanımda duran Mehmet KOROL hocamı
kucakladım.Hocam Başardınız.Olmayanı oldurdunuz .Size ne kadar teşekkür etsem
azdır. Dedim. Koşarak kortejin önündeki Mehmet Tekine gittim. Kucaklaştık.
Mehmet
öğretmen işin havasında, Hocam Yürüyüş kolu düzeni bozulmasın ben işime bakayım.
Dedi.
“HOTAŞLAR
BANDOSU” KURULMUŞ ve ilk sınavını başarı ile vermişti. Öğrencilerim
sevinç içindeydi Öğretmenlerimiz başarmanın mutluluğu içindeydi.
Geçmiş
zaman olur ki hayali cihan değer…
Köy
ilkokullarında, ortaokullarında çalışan, köyde yaşayan öğretmenlerimizin
sıkıntıları vardır.
Kimseye anlatamadıkları sorunları vardır. Şehirde lüks döşenmiş kaloriferli
odalarda oturan amirleri vardır.
Koltuğundan
yönetmelik okurlar. İzin ve özlük hakları için kapılarda saatlerce
beklettikleri köy öğretmenlerinin çilesini bilmezler.
Toplumun
şekillenmesine katkı veren kişi öğretmendir. Ülkemiz, öğretmenlerinin gördüğü
itibar kadar yükselebilir. Öğretmenlerinin kalitesi kadar değer kazanabilir.
Köy öğretmenliği
fedakârlık ister, sevgi ister. Tahammül ister. KÖYLERDE
ÇALIŞAN BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİ SAYGI VE MUHABBETLE KUCAKLAMAK İSTERİM.
ESAS ELİ ÖPÜLESİ
“MUALLİM” ONLARDIR.