06.08.2013BALIKESİRDEMOKRAT GAZETESİ’nden alındı…
BU
BAYRAM, MEKTUP YAZANINIZ OLDU MU?
Mektup yazma geleneğinin kaybolmaya başlaması ile
birlikte insani ilişkilerdeki duyarlılık, dil, üslup, incelik gibi daha birçok
geleneksel erdemlerimizi de kaybediyoruz.
Birbirimizle selamlaşma, birbirimizi hatırlama duygusunu
unuttuk. Diyergam olan dostlar yavaş yavaş aramızdan ayrılmaya başladı.
Bu bayram kart gönderen oldu mu?
Ben göndermedim. Hazır bir metin buldum.
” Bayramlar,
insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygının perçinlendiği günlerdir.
Bayramlar, insanların birbirleriyle olan dargınlıklarını unuttukları,
barıştıkları, kardeşçe kucaklaştıkları günlerdir. Bayramlar, milli ve dini
duyguların, inançların, örf ve adetlerin uygulanıp sergilendiği, bir toplumda
millet olma şuurunun şekillendiği, kuvvetlendiği günlerdir. Hep bir arada,
sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, Ramazan Bayramınız
kutlu olsun!”
Telefonuma yazacağım kayıtlı bütün numaralara
göndereceğim. Böylece “BAYRAM TEBRİK İŞİ TAMAM OLACAK”
Hani şu cep telefonlarının henüz icat olmadığı,
internetin bu kadar yaygın kullanılmaya başlanmadığı, kısacası teknolojinin bu
kadar gelişip hayatımızın her alanına girmediği dönemlerde, insanların
birbirine her an ulaşamadığı istediği an numarayı çevirip anında konuşamadığı
zamanlarda “MEKTUP YAZMAK” diye bir
şey vardı.
Genellikle düz çizgili kâğıda yazılan, yüksek nezaket
cümleleri ile hal hatır sorulan mektuplar…. şimdi kalmadı.
” Satırlarıma
başlamadan evvel selam eder,büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden
öperim..Nasılsın iyi misin, bizleri soracak olursan çok şükür bir yaramazlık
yoktur. ….”diye başlayan “kestane kebap acele cevap”
diye esprileri olan mektuplar tarihte kaldı.
Belki çocuklarımız hatırlamaz. Uzaklarda ki ailelere,
dostlara sevgililere, mektuplar yollanırdı... Hal hatır sorulur, günlük
tasalardan bahsedilirdi. O mektup satır satır yazılır bazen içine kuru bir
çiçek yaprağı konulurdu....
Sonra bir zarf alınır, itina ile tutkal kısmı dil ile
ıslatılarak kapatılır, sonra üstüne pul yapıştırılır ve postalanırdı.
Ardından mektubun
cevabı ne zaman gelecek diye postacının yolu gözlenirdi....
Bayrama bir ay kala
Anafartalar Caddesi, postahane sırasında tezgâhlar sıralanırdı. İnsanlar yakınlarına gönderecekleri bayram tebriklerini
seçerlerdi. Çeşit çeşit kartlar
birbirinden alımlı ve farklı olurdu. Şehir manzarası olanlardan, özel
tasarlanmış simli kartlara kadar seçenekleri vardı.
Her kes il dışında olan yakını için tebrik kartı alır.
Kartın arka tarafına “Mübarek bayramınızı…”diye başlayan kutlama mesajını
yazarak postaya verirdi.
Bayrama 5 gün kala
posta dağıtıcıları evlere mektup dağıtmaya yetişemezlerdi.
Mektup yazma geleneği için şair HaydarERGÜLEN bir
şiirinde şöyle demiş;
''Vefa en eski puludur semtimizin
göndermiyor şimdi kimse kimseye
tedavülden mi kalkmış ne, puluyla beraber
toplasan da küçücük bir zarfın içine yine
o semti bize mektup diye göndersen
vefa, ah vefa ruhumuzun üstünden
uçup giden anıların posta kutusu,
‘görülmüştür’ damgalı o eski rüya…''...
göndermiyor şimdi kimse kimseye
tedavülden mi kalkmış ne, puluyla beraber
toplasan da küçücük bir zarfın içine yine
o semti bize mektup diye göndersen
vefa, ah vefa ruhumuzun üstünden
uçup giden anıların posta kutusu,
‘görülmüştür’ damgalı o eski rüya…''...
Evet,
MEKTUP eski bir rüya olarak kaldı.
Maddiyata dönen her ilişki, bir bir, bizi birbirimizden kopardı.
Son zamanlarda, mektup yazma geleneğimiz de kayboldu.
Mektup geliyor ama dosttan değil… Her ay herkesin evine
postacı geliyor. Ama hiç kimse eskisi gibi sevinmiyor ve heyecanlanmıyor.
Postacı, ya bankadan gönderilmiş bir
ödeme zarfı getiriyor, yada resmi bir tebligat..
Acaba kimse mi hatırlamıyor dostlarını, yoksa artık
mektuplar mı yaşlandı.
O kadar yoğunuz ki artık mektuplarla uğraşacak
vakit bulamıyoruz. Herkesin evinde olan telefon da eskisi kadar çok çalmıyor. Telefonlar
sadece işi olanlara hizmet ediyor. Kontör dosta gelince bitiyor..
Bayram geldi.Kart gönderen de mektup yazanda yok..
Gel de eski günleri anma, Medeniyet ve konfor
bizi rahatlattı. Almak için daha çok çalışalım, kazandığımızı taksitlere
yetirelim telaşına girdik. .Zengini de
fakir de maddi sıkıntıdan bunalıma girdi..Teknolojiye yetişemiyoruz.Tüketim
toplumu olduk.Herkes dünya işine daldı…. Ve dostlarını unuttu.
Velhasıl… Mektuplar ölmedi. Dostluklar öldü..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder