4 Ağustos 2013 Pazar

HOTAŞLAR BANDOSU (1).. (2)



HOTAŞLAR BANDOSU (1)
1980 yılı ekim ayında HOTAŞLAR köyünde görev aldım. Öğrenci sayısı kalabalıktı.  İkili öğretim yapılıyordu. Okul çok eski yıllarda açılmasına rağmen köylü vatandaşlarımız çocuklarını ilkokuldan sonra okutmak istemiyorlardı.  

Genç azimli ve çalışkan öğretmenlerimiz, çocuklara yardımcı olmak için her gün istişare ediyorlardı. Okula ilgiyi arttırmanın yollarını bulmak için çok çalıştılar.
Acaba başarıyı nasıl arttırabiliriz. Lise ve Üniversitelere bu köyden öğrenci gönderebilir miyiz? Tek kaygıları buydu.

Köyde okula ilgi yoktu. Evlere giderek öğrenci kayıtlarını alıyorduk. İlginç bir durum vardı. Vatandaş okula gelmiyordu.
Günlerce nedeni üzerinde kafa yorduk.. Bu durumu mazeret olarak göremezdik. Çocuklar bizim ve masumdular. Mutlaka onlara yardımcı olmamız gerektiğine inanıyorduk.

Sebepleri üzerinde günlerce konuştuk. Sonunda okulun çalışmalarını gözden geçirmemiz gerektiğine inandık. Velinin okula güvenini sağlamalıydık.
Okulun çalışmalarını gözden geçirdik. Yıllardır köyde öğretmen kalmıyordu. Balıkesir yakın olduğu için eş durumu tayinlerinde en çok tercih edilen merkez olmuştu. Mevcut kadromuzun tamamı eş durumu tayini ile gelen arkadaşlarımızdan oluşuyordu. Bu sebeple, Veli toplantısı veya köy ziyaretine zamanları olmuyordu. Yarım gün eğitimde sabahçılar dersleri bitince köyden ayrılıyor, öğlenci grupta aynı şekilde saat 12 de gelip saat 5 te gidiyordu. Ancak eş durumları mazeretine dayalı atamaları yapıldığı için arkadaşlarımıza da söylenecek söz bulunamazdı.

Köyde ikamet eden arkadaşlar fedakârlık yapacaklar, diğerleri de desteklerini her zaman sağlayacaklardı. Anlaştık. Anne ve babaların ilgisini okula çekmek ve onlarla işbirliği yapmak gerektiğine karar verdik. Ziyaretler toplantılar sınıf ve okul geceleri yapmak için kararlar aldık.
İlk olarak KÜÇÜK İZCİ ÜNİTESİ kuruluş müracaatlarını yaptık. Temel liderlik kursunda bana yardımcı olan Merhum Hayati Köseley ve İl izci kurulu ben çok destekledi. Mehmet Korol Hocamız Hotaşlar Küçük izci ünitesinin flamasını müdür masasının üzerinde hazırlayıp terziye diktirdi. Ben izcilik çalışmalarını yaparken, Mehmet Korol Hocamızda ANADOLU LİSESİ HAZIRLIK KURSLARINI başlattı.

Temin ettiği test kitaplarından hazırladığı soruları ispirtolu teksir mumlu kâğıdına yazarak bana veriyordu. Ben de evdeki merdaneli çamaşır makinesinin sıkma aparatında süngerle ıslattığım saman kâğıtlarını mumlu kâğıtla birleştirip merdaneden geçiriyordum. Eşime de bana yardım ediyordu. Bu yolla 150 çeşit, test öğrenci sayısı kadar basılmıştı.
Bir gün Çamaşır makinesinin merdanesindeki lastik toplar birbirine kaynadığı için baskıyı yapamadık.
Servis; kullanılamaz duruma gelen sıkma aparatının lastik topları ayrı olarak bulunmadığından mekanizmayı bütün olarak değiştirdi.Almaya gittiğimde ..Hocam böyle bir arıza Türkiye’de hiç olmamış, nasıl oldu .Merak ettik dediler.Yaptığım işi anlatınca çok şaşıran görevli,amacı dışında kullanıldığı için maliyetinin tamamını ödemem gerektiğini söyledi..Meğer ispirto lastiği deforme ederek eritmiş.Yumuşatarak birbirine kaynatmış.

Ücretsiz Kurslara devam eden çocuklarımızdan, halen görev yapan öğretmen olan öğrencilerimiz de var. Onlarla gurur duyuyoruz. Mehmet Korol ve diğer çalışanlar hiçbir ek ücret almadan çalıştılar. Okul dışı zamanlardaki yoğun çabaları ve emekleri sayesinde öğrencilerimiz başarılı oldu.

Başa dönerek kaldığımız yerden devam edelim. Asıl mesele çarpıcı, ses getirecek bir iş yapmaktaydı. Ne yapabilirdik. Çocuklar heyecanlansın. Okulu sevsinler. Çalışma istekleri artsın..
Yaptığımız bir toplantıda, manevi evladımız diyerek ailece çok sevdiğimiz Tekirdağ’lı Mehmet TEKİN öğretmenimiz, BANDO TAKIMI KURALIM fikrini ortaya attı.

Köyde bando takımı olur mu diye, arkadaşlar gülüştüler. Bazıları da bunun hiç mümkün olmayacağını söyledi. Bando takımı kuruluş maliyeti bizi çok aşacaktı. Kim nasıl karşılayabilirdi. Fikir güzeldi. Ancak gerçekleştirilmesi mümkün değildi.

Akşam arkadaşlar gidince Hotaşlar köyünden öğretmen arkadaşımız Mehmet KOROL, Mehmet TEKİN, beraber köy kahvesinde oturup BANDO fikrini tekrar konuştuk.40 kişilik kız erkek öğrencilerden BANDO TAKIMI kuralım. Göç yolda düzelir. Önce öğrencileri seçelim. Eski okulun önüne sıraları çıkarır, küçük sopalarla trampet çalışmaları başlatırız. Elbise ve bando malzemelerini sonra buluruz. Diye konuştuk.

Akşam aldığımız karar hepimizi heyecanlandırdı. Ertesi gün sabah müdür odasına Mehmet TEKİN heyecanla geldi ekibi kurmuştu bile,
Öğlen arasında çocukları topladı. Benim onlarla konuşmamı istedi.
Bando trampet takımına girdiklerini ve çalışmalara başlayacağımızı belirten konuşmadan sonra öğrencilere kurulacak olan Bando ve trampetin ne olduğunu sordum.

Çocuklar ne için geldiklerinin farkında değillerdi. Hayatımın en zor anını yaşadım. Başıma kaynar su dökülmüş gibi oldu. Öğrencilerden hiçbiri bando trampet ve boru nedir duymamışlar, yapmayı düşündüğümüz şeyi de görmemişlerdi.
Mehmet TEKİN Öğrencilere bando takımını anlatmak için hayli çaba sarf etti. Ancak çocukların Boş bakışlarından işimizin çok kolay olmayacağı belli olmuştu.

MEHMET Tekin öğretmen, yılmayacağım. Devam edeceğim dedi. Öğrencilerle beraber ayrıldılar.  Bahçeye geçtiler. Eski sıraları çıkardılar her sıraya, iki kişi olacak şekilde öğrenciler sıralandılar.

Hayali bando çalışması başlamıştı.. Ama bando adına okulda hiçbir şey yoktu. Öğrenciler elleri ile masalara vuruyorlar ses çıkarıyorlardı.

Birkaç gün geçtikten sonra gördüm ki, okulun bütün öğrencisi, bahçede sıralara elleri ile vurarak tempo tutan bando takımını, izliyordu. Marşlara eşlik ediyorlardı. Faaliyet Öğrencilere oyun gibi gelmişti. Çok sevmişlerdi. Çalışmalar hareketli ve coşkulu geçiyordu. İki devrenin bir arada olabildiği öğlen arasında yapılan çalışmalara bütün öğrenciler gelmeye başladılar.

İş başa düşmüştü. Malzemelerin, kıyafetlerin bulunması gerekiyordu. Hiç bütçemiz de yoktu. Bu iş yardım alarak yapacaktık. Balıkesir’deki okulları, kapı kapı dolaşarak eski malzemelerini toplamayı düşündüm. Onları onararak bir şekilde malzeme temin edilebileceğine karar verdim.

(Yarın devam edecek)


HOTAŞLAR BANDOSU (2)

(Dünden devam)
……….
Balıkesir Atatürk ilkokulunda Rahmetli Rafet beye gittim, Durumu anlattım. Eski kullanılmayan bando malzemesi varsa vermesini istedim.
Sağ olsun mekânı cennet olsun. Beni çok onurlandırdı. Destek olacağını söyledi. Eski eğri boyun kullanılmayan 3 adet kısa boru ve derisi olmayan 2 trampet kasnağı verdi. Böylece ilk malzememiz olmuştu. Bütün okullara uğradım. Gezmediğim okul kalmadı. Kimi müdürler. Konuşmadılar bile, üzülerek okul merdivenlerinden indim. Her fırsatta malzeme dilenciliğine devam ediyordum.
Bando takımı yürüyüş çalışmalarına da başlamıştı. Heyecanlı ve istekli çalışmalar kısa zamanda amacına ulaşıyordu.
Ancak ben henüz ihtiyaçları tedarik edememiştim.
Balıkesir Lisesinden bir miktar boru ve trampet buldum. Kepsut Lisesinde Ahmet TURGUT depoyu açtı ne bulursan al dedi. Bir haftada 20 trampet kasnağı 12 trampet sopası,9 tane boru bulmuştuk. İşe yarar malzeme yoktu. Boş kasnaklara deri geçirilmesi maliyeti yüksek bir işti. Kayış ve bağlantı aparatlarını Argun izci evinden alabilecektim. Ne yapabileceğimi düşünürken Mehmet Korol, hocam ben köyden deri toplayayım. Köyde bir amca var ona verelim. Tüylerini temizliyor. Kasnaklara geçirir kullanırız. Dedi.
Kuzu ve koyun derisi topladık. Derici Ahmet amca kepeğe yatırarak yünlerinden temizledi derileri okula gönderdi. Gece sabaha kadar arkadaşlarla sınama yanılma metodu ile kasnaklara derileri geçirdik. İplerini bağladık trampet akordu yaptık. 2 tane de büyük davulumuz oldu. Davul ve trampet işi tamamlanmıştı. 20 trampet derileri geçirilmiş kullanılabilir hale geldi.
Borular eksik, kıyafetler hiç yoktu. Çözümü için de henüz bir gelişme olmadı. Okulun bir lira parası olmadığı için elim kolum bağlı kalmıştı. Bütçe bulma ihtimalimiz de yoktu.

Bando pantolonlarını şeker çuvalından yapmayı kararlaştırdık. Evlerinden bez şeker çuvalı olanların getirmelerini istedik. Çok sayıda çuval toplandı.

Gelen çuvalları bayan öğretmenlerimiz, iplerinden ayıkladılar düz bez haline getirdiler. Onları paylaştık evlerimizde yıkayıp okula getirdik. Okulun arka bahçesine iki kazan kurduk bezleri kaynatarak kumaş boyası ile siyaha boyadık. Kurutup ütüleyince ihtiyacımızı fazlası ile karşılayacak pantolon malzemesi elde etmiş olduk.

İş bunu dikecek kişiyi bulmaya kalmıştı.Hotaşlar Köyünde sevdiğimiz dostumuz Terzi Halil İNEL’E gidelim derdimizi anlatalım dedik.Memet Korol Mehmet Tekin Öğretmenlerimle bir akşam dükkana gittiğimizde, Akif Efe dayı da dükkanda Halil ustayla beraberdi.Durumu anlattık.Efe dayı ; Halil..! Bak bu iş önemli ne yapacaksan yap bu işi yap dedi. Halil usta ileri görüşlü çok gezmiş tecrübeli bir ustaydı. Ben ne gerekirse yaparım dedi. Kumaşları getirin bakayım deyince sevindik. Kaça mal olur dediğimde Bunu konuşmayalım işi yapalım. Dedi.

Argun İzci evine giderek elbise modeli üzerinde araştırma yaptım. Çabalarımızı gören dükkân sahibi ablamız çalışmalarımızı çok takdir etti. Önerilerini anlattı. Bir numune elbise verdi. Terzi Halile getirdim.
Gömlekler için kırmızı keten kumaş gerekiyordu. Okulun bayan öğretmenleri, Kepsut Pazarında bütün tuhafiye ve kumaş tezgâhlarını, dükkânlarını gezdiler, kiminden iki metre kiminden 4 metre, aynı cins kırmızı keten bez topladılar. Balıkesir Argun İzci evi de apoletleri ve başlarına giyecekleri beyaz naylon kaskları verdi. İhtiyaç duyulan sarı sırma ve benzeri malzemeleri Balıkesir esnafından temin ettik.
Terzi Halil’e bütün malzemeleri verdik. Öğrencilerimizin ölçüleri alındı. İmalat başladı.

Bu arada eksik olan borular için yenisini almaktan başka çözüm bulamadım. Öğretmenlerimizin tanıdıklarımızın yardımıyla boruları, parasını vererek satın aldık. Çocuklar eski 9 boru ile marşları mükemmel çalıyorlardı. Yeni borularını dağıtınca öğrenciler çok sevindi. Coşkuları sevinçleri hepimizi duygulandırdı.

Bayrama ilgi ve katılımı arttırmak için önceden, elbiseleri giydirip, köy meydanında geçiş merasimi yapmak istiyorduk.

Terzi Halil elbiseleri okula getirdi. Çocukları giyindirdik.

Yanları kırmızı şerit geçilmiş siyah pantolon, apoletleri olan sırması işlenmiş metal parlak düğmeli kırmızı gömlek, başlık olarak ön kısmında Türk bayrağı çıkartması yapışık beyaz kask, tek tip Ankara lastiği ayakkabı, boyunlarında beyaz fular ..

Kıyafetler çok gösterişli olmuştu.

40 öğrenci bahçede sıralandı. Bütün öğretmenler birbirimize sarılarak çıkan manzaranın sevincini yaşadık. Çok harika bir tablo olmuştu.

Çocuklara malzemeleri dağıtıldı. Marşları çalarak yürüdüler. Bu kadar güzel bir şeyi sanki hiç görmemiştim. Mehmet Tekin önde çocuklar arkada Köy meydanına doğru giderlerken arkadan gördüğüm manzara gözlerimi yaşarttı. Çok gurur verici bir şey olmuştu. Sanki Cumhurbaşkanlığı bandosu gibi görünüyorlardı. Çocuklar asker gibi disiplin içindeydiler.  İçten geçişler, sola, sağa dönüşler, arkaya dönüşler kusursuz ve mükemmeldi.

HOTAŞLAR BANDOSU TAMAM OLMUŞTU. İlk defa köyde Bando takımı kurulmuştu.

Bando okula döndü. Kıyafetlerini uygun yerlere astılar. Öğrenciler sınıflara girdi. Bende
Müdür odasına geçtim.

Sayısını hatırlamıyorum. On kişi olabilir. Velilerimizden bir gurubun geldiğini gördüm.
Evet Başarmıştık. Teşekküre geliyorlar dedim. Oda, küçük olduğundan hepsini oturtamadım çoğu ayakta kaldı. Fakat teşekkür edecek tipleri yoktu kızgın ve sert bakıyorlardı. Yüzleri memnun olmuş ifadeden uzaktı.
Gelen velilerden birisi söz aldı.
-Hoca sen çocuklarımıza ne yaptın. Biz çocuklarımızı davulcu olsunlar diye mi okula gönderdik? Bu ne hal! Önlerinde davul kızlarımız düğün çalan çalgıcılar gibi olmuş.  Üstlerine giydirdiğin elbise hiç kızların giyeceği cinsten mi.?  Kızımın önüne astığınız davul da ne oluyor? Köy meydanına geldiğini görünce çok kızdım. Biz itibarlı insanız çocuklarımızı bu işe sokamazsınız. Çocuklarımız bu işten çıkacak dedi.

Diğerleri de benzer şeyler söylediler. Ortam çok gerildi. Ne diyeceğimi bilemeden. Şaşkın, bir o kadar üzgün öylece kaldım.

Mehmet Korol öğretmenim gelen grubu görünce koşarak müdür odasına yetişmişti. Hocam sen müsaade et ben konuşayım dedi.
O sırada dışarı çıkarak bahçede şaşkınlıkla dolaştım. Aradan geçen zamanda Mehmet Korol ikna ettiğini söyledi. Ancak hatırladığım kadarıyla 3 öğrencinin yerine başkasını aldık.
 23 nisan Bayramı sabahı ,önde bando takımı ,arkada okulun küçük İzci ünitesi , folklor ekibi,farklı renklerde giyindirdiğimiz çocuklar olduğu halde bütün öğrenciler düzen ve tertip içinde köy meydanına yürüyerek gittiler..
Önceden meydan bayraklarla donatılmış, Caminin ses düzenini meydana çıkarmıştık. Müzik, konuşmalar, bando takımı gösterileri, folklor gösterisi, her komutta ayrı yazı çıkan levhalarla meydana verilen mesajlar çok ilgi çekmişti. Aylardır süren hazırlığın uyandırdığı meraktan şehirde oturan köylülerde bayram seyretmeye gelmişlerdi Çok kalabalık olmuştu.

Gösteriler bitince meydanın alkış sesi bizim ödülümüz oldu..Şimdi Amerika’da olan Mehmet Tekin öğretmenim muzaffer bir komutan edasıyla bandonun önünde uygun adımla öğrencileri okula götürürken ,yanımda duran Mehmet KOROL hocamı kucakladım.Hocam Başardınız.Olmayanı oldurdunuz .Size ne kadar teşekkür etsem azdır. Dedim. Koşarak kortejin önündeki Mehmet Tekine gittim. Kucaklaştık.
Mehmet öğretmen işin havasında, Hocam Yürüyüş kolu düzeni bozulmasın ben işime bakayım. Dedi.
“HOTAŞLAR BANDOSU” KURULMUŞ ve ilk sınavını başarı ile vermişti. Öğrencilerim sevinç içindeydi Öğretmenlerimiz başarmanın mutluluğu içindeydi.
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer…

Köy ilkokullarında, ortaokullarında çalışan, köyde yaşayan öğretmenlerimizin sıkıntıları vardır. Kimseye anlatamadıkları sorunları vardır. Şehirde lüks döşenmiş kaloriferli odalarda oturan amirleri vardır.
Koltuğundan yönetmelik okurlar. İzin ve özlük hakları için kapılarda saatlerce beklettikleri köy öğretmenlerinin çilesini bilmezler.
Toplumun şekillenmesine katkı veren kişi öğretmendir. Ülkemiz, öğretmenlerinin gördüğü itibar kadar yükselebilir. Öğretmenlerinin kalitesi kadar değer kazanabilir.

Köy öğretmenliği fedakârlık ister, sevgi ister. Tahammül ister. KÖYLERDE ÇALIŞAN BÜTÜN ÖĞRETMENLERİMİ SAYGI VE MUHABBETLE KUCAKLAMAK İSTERİM.

ESAS ELİ ÖPÜLESİ “MUALLİM” ONLARDIR.






Hiç yorum yok: