ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Bu Pazar ÖĞRETMENLER GÜNÜ….
Ülkenin dört köşesinde bir kere
daha öğretmenlerimiz hatırlanacak, ne kadar değerli olduklarından bahsedilecek…!
Gazetemiz
pazar çıkmıyor. Ben de bu günden bu konuya değinmek istedim…
1980 den sonra kutlanmaya
başlanan bu gün her yıl kesintisiz okullarda düzenlenen programlarla kutlanır. Yetkililer
ve etkililer demeçler yayınlar.Mesleğin ulviyeti ile alakalı basında güzel
yazılar çıkar…Akşamına da aralarında topladıkları para ile öğretmenlerimiz “ORTA ÖLÇEKLİ BİR RESTAURANTTA “ yemek
yerler..BÖYLECE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ anılmış olur….
Aşağıdaki satırları da biz
öğretmenler söyleriz..Kendimiz okur, kendimiz dinleriz..
Pazartesi
dolmuş durağında otobüs bekleyen öğretmenimiz, Sabah mahmurluğu
içinde kendisi için söylenenleri hatırlayarak, gururla otobüsüne binerken,
günün başlayan sorunlarının kendisini beklediğini görür…
Öğretmenler günü bitmiştir. Artık
gerçek hayat başlamıştır. Bir sene sonra gündeme gelmek üzere hayata tutunmaya çalışılacaktır.
..
Ancak
ne olursa olsun öğrencileri, ÇOCUKLARI İÇİN YAŞAMAYA DEVAM edilecektir!
***
İnsan yavrusu dünyaya gözlerini
açtığı andan itibaren, bilinçsiz de olsa etrafını tanıma arzusu içindedir.
Zamanla bu istek bilinçli bir öğrenme faaliyetine dönüşür.
İlk bilgileri ailesinden edinmeye
çalışır. Burada öğretmen konumunda anne-baba ya da aile büyükleridir. Büyüdükçe
ihtiyacı olan yeni bilgi ve becerileri sistemli, planlı ve programlı bir
şekilde öğrenme gereği ortaya çıkar. Bu durumda bireye ihtiyacı olan bu
bilgileri planlı ve programlı bir şekilde verecek birilerinin rehberliğine
gerek vardır.
İşte öğretmen, bireylere
öğrenmesi gereken bilgileri planlı, programlı bir şekilde, belli bir ortamda,
belirli araç-gereçlerle öğreten kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlığın
varoluşundan günümüze her geçen gün öğrenilmesi gereken yeni şeyler ortaya
çıktığı gibi, bu bilgileri öğretecek öğretmenlerin yetiştirilmesinde,
görevlerinde, rollerinde gelişme ve değişmeler olmaktadır.
Eğitim kurumlarının ve
beraberinde öğretmenliğin ortaya çıkışından günümüze, her alanda olduğu gibi bu
alanlarda da çok hızlı bir gelişme ve değişme süreci yaşanmaktadır. Değişen ve
gelişen şartlara göre eğitim kurumlarının işlevlerindeki farklılaşmalar
öğretmenlerin rollerinde de farlılıklar ortaya çıkarmıştır ve bundan sonrada
çok farlı işlevler ortaya çıkaracak şekilde ilerlemeler olmaktadır. Sanayi
öncesi toplumlarda bireyler, öğrenmeleri gereken bilgileri aileden özellikle
anne ve babalarından öğrenmekteydiler. Oysa bugün anne ve babaların bildikleri
bilgiler, çocukların hayatta kendi başlarına ayakta durabilmeleri için yetersiz
kalmaktadır. Ayrıca öğrenilmesi gereken bilgilerin sistemli, planlı ve
programlı bir şekilde, uzman kişiler aracılığıyla öğrenilmesi gereği ortaya
çıkmıştır.
Bilgi toplumunda, her alanda
meydana gelen baş döndürücü gelişmeler, bir insanın bilmesi gereken mevcut
bilgi birikiminin en fazla iki yılda bir iki kat arttığı bir gelişim çağında
öğretmenin bu gelişmeleri takip ederek kendisini yenilemesi kaçınılmaz bir
gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.
Ortaya çıkan bu gelişmeler
öğretmenlerin görevlerinde de değişiklikler meydana getirmiştir. Okul içiyle
sınırlı bir görev alanının olduğuna inanılan öğretmenin, sınıf ortamı kadar
önemli olan okul dışında, topluma karşı görevleri de önem kazanmıştır. Bunun
yanında, okullarda programlı eğitime tabi tutulan çocukların öğretimi yalnızca
okul veya sınıf içinde kalmayıp, her vesile ile okul dışında da onlara çeşitli
öğrenim tecrübeleri kazandırmalıdır
Öğretmen
birey ve toplum üzerinde yaz ortasında rehavete düşmüş yarı uykulu insanlar
üzerine dökülen buzlu su gibi öğrencilerini ve çevresini devamlı uyanık tutan
ve olaylar karşısında duyarlı bir yapıda olmalarını sağlayacak bir etki
bırakmalıdır.
Nasıl ki Mimar Sinan taşları
yontmadaki ustalığı ve bilgisi ile hala insanları hayrete düşüren eserler
vererek taşların şairi unvanını almışsa,
Türkçeyi dünyaya tanıtan Yunus
gönüllere taht kurmuşsa ve hâlâ anlaşılabiliyorsa, öğretmende bilgisi, becerisi ile ellerine teslim edilen öğrencileri,
her çağa ve her ortama cevap verebilecek şekilde yetiştirmeli, geleceğe
hazırlamalıdır.
Japon eğitim felsefesini
oluşturan şu sözler toplumların öğretmene neden değer verilmesi gerektiğini
açıkça ortaya koymaktadır:
YETİŞTİRDİĞİ HER İNSANI YENİDEN
KULLANABİLEN TOPLUM, AKILCI, UYGAR, İLERİ BİR TOPLUMDUR. Ancak, yetişkin insanların en iyilerini öğretmenlik mesleğine seçebilen
toplum en güçlü toplumdur.
Toplumun güçlü olması bireyin
güçlü olmasıyla orantılıdır. Bireyin güçlü olması ise onun bireysel
yeteneklerini kullanabilen, bağımsız karar verebilen, kişiliğini bulmuş,
başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilen bir kişi olarak yetiştirilmesi ile
sağlanabilmektedir. Eğitim alanında da amaç, kişinin eleştirel güçlerinin
gelişimine destek olmak ve kişiliğinin yaratıcı açılımlarına ortam
sunabilmektir. Başka bir deyişle, idare edilmeye ve başkalarının çıkarı, keyfi
adına etkilenimlerinin sömürülmesine karşı dirençli, özgür bir insan
yetiştirmektir
Bugün
öğretmen meselesi iki açıdan büyük bir dert halindedir. Bunlardan biri
iktisadî, diğeri bir zihniyet meselesi olarak karşımıza çıkıyor.
İktisadî mesele öğretmenlik
mesleğini itibarsız kılan ve öğretmeni karnını doyuramaz hale getiren büyük
değişme ile ortaya çıkmıştır. Sabit gelirlilerin ağırlaşan hayat şartlarıyla
baş edemediği iktisadî değişme çağında öğretmenler gitgide sefilleşen memur
kitlesinin başında yer almışlardır. Bu sefalet öğretmenliği cazip olmaktan
çıkardığı için, genellikle başka mesleklere ait tahsile imkân bulamayanların
öğretmenliği tercih etmelerine neden olmuştur.
Cemiyetin kıymet sisteminde
tahsil ve öğretmenlik çok yüksek bir yer işgal ederken, fiilen yaşanan hayatta
bunların hiçbir değer ifade etmeyişi, toplumda
kıymet ve itibarın bilgi ve eğitimle değil, parayla ölçülür hale gelmesi,
değerler sistemini alt üst etmiştir.
İnsanların cebindeki parası kadar
değerinin olduğu anlayışının hâkim olduğu günümüzde öğretmenlik sadece açıkta
kalmamak, devlet dairesinin garanti hayat için bir çıkar yol olduğu, bu nedenle
öğretmenliğin tercih edilir duruma geldiği görülmektedir.
Dünyanın
her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem
unsurlarıdır. (Atatürk)
Öğretmenlik insanlık tarihinin en
anlamlı ve ölümsüz mesleğidir. Öğretmenler elleri öpülecek, her zaman saygı ve
sevgiyi hak eden insanlardır.
Onlara
sadece bu önemli günde değil, her zaman hatırlayıp değer vermek gerekir..
ÖĞRETMENLERİMİZİ SAYGIYLA
ANIYORUM..ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder