23 Kasım 2013 Cumartesi

ÖĞRETMENLER GÜNÜ



ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Bu Pazar  ÖĞRETMENLER GÜNÜ….

Ülkenin dört köşesinde bir kere daha öğretmenlerimiz hatırlanacak, ne kadar değerli olduklarından bahsedilecek…!

Gazetemiz pazar çıkmıyor. Ben de bu günden bu konuya değinmek istedim…

1980 den sonra kutlanmaya başlanan bu gün her yıl kesintisiz okullarda düzenlenen programlarla kutlanır. Yetkililer ve etkililer demeçler yayınlar.Mesleğin ulviyeti ile alakalı basında güzel yazılar çıkar…Akşamına da aralarında topladıkları para ile öğretmenlerimiz “ORTA ÖLÇEKLİ BİR RESTAURANTTA “ yemek yerler..BÖYLECE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ anılmış olur….

Aşağıdaki satırları da biz öğretmenler söyleriz..Kendimiz okur, kendimiz dinleriz..

Pazartesi dolmuş durağında otobüs bekleyen öğretmenimiz, Sabah mahmurluğu içinde kendisi için söylenenleri hatırlayarak, gururla otobüsüne binerken, günün başlayan sorunlarının kendisini beklediğini görür…
Öğretmenler günü bitmiştir. Artık gerçek hayat başlamıştır. Bir sene sonra gündeme gelmek üzere hayata tutunmaya çalışılacaktır. ..
Ancak ne olursa olsun öğrencileri, ÇOCUKLARI İÇİN YAŞAMAYA DEVAM edilecektir!
                                                             
                                                                ***
İnsan yavrusu dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren, bilinçsiz de olsa etrafını tanıma arzusu içindedir. Zamanla bu istek bilinçli bir öğrenme faaliyetine dönüşür.

İlk bilgileri ailesinden edinmeye çalışır. Burada öğretmen konumunda anne-baba ya da aile büyükleridir. Büyüdükçe ihtiyacı olan yeni bilgi ve becerileri sistemli, planlı ve programlı bir şekilde öğrenme gereği ortaya çıkar. Bu durumda bireye ihtiyacı olan bu bilgileri planlı ve programlı bir şekilde verecek birilerinin rehberliğine gerek vardır.

İşte öğretmen, bireylere öğrenmesi gereken bilgileri planlı, programlı bir şekilde, belli bir ortamda, belirli araç-gereçlerle öğreten kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlığın varoluşundan günümüze her geçen gün öğrenilmesi gereken yeni şeyler ortaya çıktığı gibi, bu bilgileri öğretecek öğretmenlerin yetiştirilmesinde, görevlerinde, rollerinde gelişme ve değişmeler olmaktadır.

Eğitim kurumlarının ve beraberinde öğretmenliğin ortaya çıkışından günümüze, her alanda olduğu gibi bu alanlarda da çok hızlı bir gelişme ve değişme süreci yaşanmaktadır. Değişen ve gelişen şartlara göre eğitim kurumlarının işlevlerindeki farklılaşmalar öğretmenlerin rollerinde de farlılıklar ortaya çıkarmıştır ve bundan sonrada çok farlı işlevler ortaya çıkaracak şekilde ilerlemeler olmaktadır. Sanayi öncesi toplumlarda bireyler, öğrenmeleri gereken bilgileri aileden özellikle anne ve babalarından öğrenmekteydiler. Oysa bugün anne ve babaların bildikleri bilgiler, çocukların hayatta kendi başlarına ayakta durabilmeleri için yetersiz kalmaktadır. Ayrıca öğrenilmesi gereken bilgilerin sistemli, planlı ve programlı bir şekilde, uzman kişiler aracılığıyla öğrenilmesi gereği ortaya çıkmıştır.

Bilgi toplumunda, her alanda meydana gelen baş döndürücü gelişmeler, bir insanın bilmesi gereken mevcut bilgi birikiminin en fazla iki yılda bir iki kat arttığı bir gelişim çağında öğretmenin bu gelişmeleri takip ederek kendisini yenilemesi kaçınılmaz bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.

Ortaya çıkan bu gelişmeler öğretmenlerin görevlerinde de değişiklikler meydana getirmiştir. Okul içiyle sınırlı bir görev alanının olduğuna inanılan öğretmenin, sınıf ortamı kadar önemli olan okul dışında, topluma karşı görevleri de önem kazanmıştır. Bunun yanında, okullarda programlı eğitime tabi tutulan çocukların öğretimi yalnızca okul veya sınıf içinde kalmayıp, her vesile ile okul dışında da onlara çeşitli öğrenim tecrübeleri kazandırmalıdır
Öğretmen birey ve toplum üzerinde yaz ortasında rehavete düşmüş yarı uykulu insanlar üzerine dökülen buzlu su gibi öğrencilerini ve çevresini devamlı uyanık tutan ve olaylar karşısında duyarlı bir yapıda olmalarını sağlayacak bir etki bırakmalıdır.

Nasıl ki Mimar Sinan taşları yontmadaki ustalığı ve bilgisi ile hala insanları hayrete düşüren eserler vererek taşların şairi unvanını almışsa,
Türkçeyi dünyaya tanıtan Yunus gönüllere taht kurmuşsa ve hâlâ anlaşılabiliyorsa, öğretmende bilgisi, becerisi ile ellerine teslim edilen öğrencileri, her çağa ve her ortama cevap verebilecek şekilde yetiştirmeli, geleceğe hazırlamalıdır.

Japon eğitim felsefesini oluşturan şu sözler toplumların öğretmene neden değer verilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır:

YETİŞTİRDİĞİ HER İNSANI YENİDEN KULLANABİLEN TOPLUM, AKILCI, UYGAR, İLERİ BİR TOPLUMDUR. Ancak, yetişkin insanların en iyilerini öğretmenlik mesleğine seçebilen toplum en güçlü toplumdur.
Toplumun güçlü olması bireyin güçlü olmasıyla orantılıdır. Bireyin güçlü olması ise onun bireysel yeteneklerini kullanabilen, bağımsız karar verebilen, kişiliğini bulmuş, başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilen bir kişi olarak yetiştirilmesi ile sağlanabilmektedir. Eğitim alanında da amaç, kişinin eleştirel güçlerinin gelişimine destek olmak ve kişiliğinin yaratıcı açılımlarına ortam sunabilmektir. Başka bir deyişle, idare edilmeye ve başkalarının çıkarı, keyfi adına etkilenimlerinin sömürülmesine karşı dirençli, özgür bir insan yetiştirmektir

Bugün öğretmen meselesi iki açıdan büyük bir dert halindedir. Bunlardan biri iktisadî, diğeri bir zihniyet meselesi olarak karşımıza çıkıyor.

İktisadî mesele öğretmenlik mesleğini itibarsız kılan ve öğretmeni karnını doyuramaz hale getiren büyük değişme ile ortaya çıkmıştır. Sabit gelirlilerin ağırlaşan hayat şartlarıyla baş edemediği iktisadî değişme çağında öğretmenler gitgide sefilleşen memur kitlesinin başında yer almışlardır. Bu sefalet öğretmenliği cazip olmaktan çıkardığı için, genellikle başka mesleklere ait tahsile imkân bulamayanların öğretmenliği tercih etmelerine neden olmuştur.

Cemiyetin kıymet sisteminde tahsil ve öğretmenlik çok yüksek bir yer işgal ederken, fiilen yaşanan hayatta bunların hiçbir değer ifade etmeyişi, toplumda kıymet ve itibarın bilgi ve eğitimle değil, parayla ölçülür hale gelmesi, değerler sistemini alt üst etmiştir.

İnsanların cebindeki parası kadar değerinin olduğu anlayışının hâkim olduğu günümüzde öğretmenlik sadece açıkta kalmamak, devlet dairesinin garanti hayat için bir çıkar yol olduğu, bu nedenle öğretmenliğin tercih edilir duruma geldiği görülmektedir.

Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. (Atatürk)
Öğretmenlik insanlık tarihinin en anlamlı ve ölümsüz mesleğidir. Öğretmenler elleri öpülecek, her zaman saygı ve sevgiyi hak eden insanlardır.
Onlara sadece bu önemli günde değil, her zaman hatırlayıp değer vermek gerekir..


ÖĞRETMENLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUM..ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM…

Hiç yorum yok: