http://www.balikesirdemokrat.com.tr/yazar-6-1962-izinsiz_gezi_1.html#.VDkcjmd_srU
http://www.balikesirdemokrat.com.tr/yazar-6-1963-izinsiz_gezi_2.html#.VDkcpGd_srU
İZİNSİZ GEZİ….
Hayatımın ilk önemli
sorumluluğunu almıştım… Gezi kolu başkanı oldum. Sosyal faaliyetlerin öğrenci
ayağını ben yürütecektim.
Bolu Erkek Öğretmen Okulunda “ÖĞRENCİ
TEŞKİLATI” çok önemsenen,öğretmenlerimizin ve öğrencilerin değer verdiği kurumdu..Seçimle
işbaşına gelir.Bir yılın sonunda faaliyet raporu okunarak “İBRA” edilirdi.
Okul
bizi hayata hazırlıyordu….Kendimi ifade
edebilmem için güzel bir fırsat doğmuştu.“AFERİN” denince yapamayacağım iş
olmazdı..
Eğitim şefimiz SABRİ GÜNEYKAYA
çok titiz, bir insandı.Teşkilat çalışmalarının takibi planlaması onun
elindeydi..Çalışmaları izler MÜDÜRÜMÜZE hemen bilgi aktarırdı..O beğenirse her
şey tamamdı.
Galip Türkdoğan müdürümüz ayrıldıktan sonra İbrahim bey ,
okul müdürümüz olmuştu.öğrenciden yana bir tutumu vardı.Müdür yardımcısı Saadettin
ÇETİN hocamız mubayaa işlerine bakardı..Para lazım olursa onun da haberi olması
gerekirdi..
Masrafsız halledeceğim bir iş
olarak “ÇİMENTO FABRİKASI” na gezi yapılabileceğini düşündüm… Sınıf
temsilcilerimizle toplantılar yaptık. Masrafsız ve günübirlik çalışma daha çok
değer görecekti… Öğrenci temsilcileri ile bu durumu karara bağladık. Bunun için
otobüs bulunabilirse fabrikadan randevu alınarak kolayca gezi planlanabilirdi…
Mutlaka
başarmak istiyordum.Telaşlı ve aceleciydim.Koşarak zemin kattaki
telefonların bulunduğu danışmaya gittim.Santral memurumuzdan Çimento fabrika müdürünü bağlamasını
söyledim..Bağladı..bana verdi.
-Alo..!
Burası öğretmen okulu.
Dedim… Kendimi tanıtmaya fırsatım
olmadan, karşıdaki ses;
-“İbrahim
Bey” Buyurun.
Dedi. Şaşırdım. Allah, Allah adam beni nasıl tanımıştı. Fabrika müdürüne gezi
planımızdan bahsettim.
-Öğrencilerimiz
Önümüzdeki Çarşamba günü saat 14 - 17 arasında fabrika ziyareti yapmak isterler.
Durumunuz buna uygun mu? Dedim.
Müdür bey
-Ne
demek, çok seviniriz, sizi bekliyoruz. Dedi. Konuşmasında bana aşırı hürmet
etmesinden hoşlanmıştım.Koca müessese müdürü beni çok önemseyerek konuşuyordu..
-Size “Hoş geldiniz” ziyaretine gelemedim..Kusura bakmayın. Deyince
iyice şaşırdım.Ne diyeceğimi bilemedim.dondum kaldım..
Sesim biraz kalın çıkar,
çocukluğumdan beri burnumdan sorunluyum. Müdürümüzün adı da İbrahim olunca Çimento fabrikası müdürü beni okul müdürü
sanmıştı. Durumu düzeltmek istesem de yapamadım. Olan olmuştu. Teşekkür ederek
görüşmeyi sonlandırdım…
Santralde bulunan mutemet ağabey
ve diğer görevliler, çok güldüler.
Daha iş bitmemişti.Sesim böyle
anlaşılıyorsa bir iş daha yapmalıyım dedim.. (YSE) de otobüslerin olduğunu biliyordum..Buradan otobüs sağlayabilirim diye düşündüm..Köy
Hizmetleri İl Müdürün telefonunu bağlattım.. Okulu müdürüymüşüm gibi kendinden
emin bir sesle;
-Burası
öğretmen okulu ben İbrahim, Müdür beyim nasılsınız. Dedim… Bu defa
tam bir yönetici taklidi yapıyordum.
-Merhaba dedi.
-4
otobüse ihtiyacımız var. Çarşamba günü Öğretmen adaylarımızı Çimento
fabrikasına geziye götürmek istiyoruz. Sizce de uygun olursa, Çarşamba saat 13 30 otobüsler okulda olabilir mi? Dedim.
-Hay
hay ..! 4 otobüsü, söylediğiniz günde hazır ederim. Dedi.
Okulumuz ve öğretmenlik mesleği
ile alakalı güzel övücü sözlerden sonra görüşmemiz tamamlandı..Telefonu
kapatınca heyecandan bayılacaktım.. Sevinçten havaya uçacak gibiydim..
Okul
müdürü taklidi yapmam doğru olmamıştı ama, sonuç öğrenciler için harika olmuştu.. Tiyatroda
birçok oyunda oynamış olmanın bu tür zamanlarda faydası olmuştu.
OKUL MÜDÜRÜNÜN SESİNİ TAKLİT
ETTİĞİM DUYULURSA BAŞIMA GELECEKLERİ
DÜŞÜNMEK İSTEMİYORDUM..
Santralde bulunanlar da
şaşırdılar.Bana gaz verdiler.Onların övgü dolu sözlerini duyunca endişem
kalmadı.Odadan çıktım..
Sınıflarda FABRİKA GEZİSİ PROJESİ
nin duyurusunu yaptım..
Çarşamba öğle yemeği çıkışında,
otobüslerin ana kapının önene geldiklerini gördüm. Başımızda hiç öğretmen
olmadan geziye gitmemiz olmazdı.Tam o sırada yemekhaneden çıkan Niyazi Öğretmenimizin
yanına gittim..Yapılacak gezide bizimle olmasını söyledim.Sağ olsun çok nazik
bir adamdı .Memnun oldu.Talebimi, dersim de yoktu zamanım müsait diyerek kabul
etti.
Niyazi hocamız ,uzun yıllar sınıf
öğretmenliği yapmış daha sonra yüksek okumuş,
İngilizce branş değişikliği ile okulumuza gelen son derece sakin, babacan bir
hocamızdı.. Hocayla okul bahçesinde ayrıldık ..Ben bahçe kapıları açtım...Niyazi
öğretmenim de otobüs şoförlerini yönlendirdi. Araçların tören alanına yerleşmelerine
yardımcı oldu.
Eğitim şefi Sabri GÜNEYKAYA nın
odasına koşarak gittim. Amfiyi açtım..Anonsa başladım.
-LÜTFEN
DİKKAT….! Gezi otobüsleri okul bahçesine gelmiştir… ÇİMENTO FABRİKASI ZİYARETİ
İÇİN İSİMLERİNİ YAZDIRANLAR, OTOBÜSLERE BİNSİNLER…
Üç kez duyuruyu tekrarladım..Niyazi Hocam da gelen öğrencilerin otobüslere binmesine
refakat ediyordu…
O SIRADA OLAN OLDU… Okul
müdürümüzün geziden haberi yoktu. Bahçede
olan biteni izledikten sonra, Müdür yardımcıları, Hikmet beyi, Saadettin beyi, Eğitim
şefi Sabri Güneykaya hocamızı odasına çağırmış, durumu sormuş. Hocalar da
haberleri olmadığını söylemişler.
Daha sonra, otobüslerin yanında
öğrencileri yönlendiren Niyazi Hocayı müdür odasına çağırtmışlar.Müdür bey,
Niyazi hocamızı çok üzmüş, emri benden mi alacaksın yoksa çocuklardan mı demiş…Resmi
izin onayı olmayan bir uygulamanın
içinde nasıl bulunuyorsun diye hocamıza bağırmış..hakaret etmiş..
Niyazi Hoca. Çok üzgündü. Okul
bahçesine koşarak geldi.
-Müdür seni çağırıyor çabuk git. Dedi..
Ben koşarak müdürün odasına
gittim..İçeriye girmemle okul müdürünün tokadı suratımda patladı.
-Sen
kimsin..! Sen kendini ne zannediyorsun..!
Gezi tertip ediyorsun.Benim haberim yok.Okulda yetkili kimsenin haberi
yok..Camdan bakıyoruz okul boşalıyor.. Ne olduğunu anlamıyoruz..Dedi.
Müdürümüz ve müdür yardımcıları
çok kızgındı. Savurduğu ikinci tokattan kendimi korudum. Çok şaşkındım. Yerin
dibine girsen daha iyi idi. Çağrılınca takdir göreceğimi zannederek koşa koşa
sevinerek gelmiştim. İçeri girer girmez tekme tokat ile karşılaştım. …Şaşkınlıktan
suratımın acısını duymuyordum.
-Ben gezi kolu başkanı İbrahim DEMİRCİ... Olanları
anlamıyorum..Arkadaşlarım köy öğretmeni olacaklar, burnumuzun dibindeki sanayi
tesisini görmemişler.. YSE den otobüs
istedim. Çimento fabrikasından randevu aldım. Gezi düzenledim. 200 öğrenci
otobüslere bindi.Tam gidecekken beni çağırım dövüyorsunuz..Okulumuza da bir
külfetimiz olmadı..Ne oluyor anlamıyorum..Dedim.
Müdürümüzün kızgınlığı adeta daha
artmıştı;
-Çabuk
talebeleri indir.Gezi izni yok…Mücavir alan dışına yapılacak gezi için VALİ
ONAYI gerekir ..Böyle saçma sapan iş mi olur. Dedi.
Bu benim sonum olurdu.Okulda
çocukların yüzüne bakamazdım..Mutlaka bu gezi yapılmalıydı.
-Hocam
öğrenciler otobüse binmişler.Şimdi indirsek öğrencilere durumu nasıl
açıklarız.. Fabrikadan randevu alındı. Bizi bekliyorlar.Otobüsleri veren kurum
ne der..Sıkıntı olmaz MI? Müsaade edin gidelim..Döndüğümüzde suçum neyse
gerekene katlanırım.Dedim.
Saadettin bey beni çok severdi. O
söz aldı.
-Müdürüm
olan olmuş..Gitsinler. Döndüklerinde gereğini yaparız.Geziyi iptal
etmeyelim.Otobüsteki öğrencilerin coşkularına bir bakın…İndirdiğimizde sorun
olur..Fabrikadan alınan randevu nedeni ile de zor durumda kalırız. Dedi.
Müdür çevresine baktı. Herhalde
odada bulunanların da görüşlerinin aynı olduğunu görmüş olacak ki;
-Dönünce
bana geleceksin.! Bu yaptığının hesabını o zaman soracağım..Çık dışarı..! Dedi.
Arkamdan Hikmet Bayram hocayı da görevlendirmiş,
Niyazi beyle beraber otobüslerin yanına geldiler. Ben çok kötü
durumdaydım.Otobüse bindim.Yola çıktık.Gezi sırasında.İki hocamız da benimle
hiç konuşmadılar..
Fabrika müdürü ve yardımcıları kapıda
bekliyorlardı... Fabrika müdürü Niyazi Hocama;
-Okul
Müdürünüz gelecekti, gelmedi mi. Dedi. Ondan önce ben hemen atıldım.
-Selamları
var efendim.Toplantısı vardı gelemedi .. Dedim.
GEZİ MÜKEMMEL OLDU. FABRİKAYA İLK
ZİYARETİ BİZ YAPMIŞIZ. FABRİKA MÜDÜRÜ VE SORUMLU KİŞİLER. NE YAPACAKLARINI
BİLEMEDİLER...
Dönüş yolunda ayrı otobüse bindim.Hocalarımızla
okulda karşılaştım.Suratlarındaki kızgınlık kalmamıştı.Sanki tebessümle bakmışlardı.. Ama yine de benimle
konuşmadılar.
Kalabalık dağılmış, ana binanın
önünde arkadaşlarla konuşuyordum. Başıma gelecek felaketi unutmuştum. Nöbetçi
öğrenci geldi. Müdür Beyin beni odasında beklediğini söyledi..
Odaya girerken Niyazi beyle Saadettin
Bey çıkıyorlardı. Müdürümüz masasında oturuyordu. Korkarak masaya yaklaştım. Ne
diyeceğimi unutmuştum. Başımı önüme eğdim. Öylece konuşmadan durdum. Müdür bey
daha sakin ses tonuyla;
-Oğlum..!
Sen farklı bir çocuksun..Ancak okulu bitirmen de çok zor olacak gibi görünüyor...Boyundan büyük işlere karışıyorsun.. Seni
eşek sudan gelinceye kadar dövecektim. Sinirim geçti. Vazgeçtim..Bundan sonra
her gün gözüm üstünde olacak. Dedi.
Dışarı çıktım. Çok üzülmüştüm.
Böylesine başarılı bir çalışmayı takdir eden de yok dedim. İş yapıyoruz kimseye
kendimizi beğendiremiyoruz..Diye düşündüm.
Kantindeki
arkadaşların coşkuyla beni alkışlamaları, üzüntümü unutturdu.
Yıllar sonra 1800 mevcutlu bir lisenin
müdürü iken bu hatıram aklıma geldi..Gerçekten MÜDÜRÜMÜZ BABA ADAMMIŞ olaya iyi
tahammül etmiş..Acaba bana bir öğrenci böyle yapsaydı , aynı toleransı
gösterebilir miydim.Diye düşünmüştüm.
Ben size boşuna mı ÖĞRETMEN OKULLARI BİR BAŞKAYDI deyip
duruyorum. Hocalarımız mükemmel insanlardı. Ölenlere rahmet diliyorum..Sağ
olanların hürmetle ellerinden öpüyorum…