DERS
BAŞLADI..! EĞİTİM DE BAŞLAYACAK MI?
Üç
aylık yaz tatili ardından 16 milyon 400 bin öğrenci ve 873 bin öğretmen için
yeni eğitim öğretim yılı 15 Eylül pazartesi günü başladı.Geçen hafta okula
erken giden gruplar bu arada okulu tanımış oldular..
Bazı
ülkelerin nüfusundan çok fazla sayıda öğrencimiz var. Eğitim- öğretimlerinde
samimi olabilsek bu sayıda bir potansiyelin varlığı, ülkemizin geleceği için
çok umut verici bir enerjidir…
DERS ZİLİ
ÇALDI..! Eğitim başladı mı.? Yoksa hazırlıklar devam mı ediyor..Dersler boş
geçiyor mu?
Vakit
kıymetli, her dakika altın değerindedir.Çocuklarımızın eğitimlerinde zamanı
verimli kullanmalıyız…
Sevgili
öğretmenlerim..! Okul yöneticileri..!Ve dahi mesuliyeti olan herkes..!
TÜRKİYENİN
GELECEĞİ SİZE TESLİM EDİLDİ.
Ders
zili çaldı..Sınıfta önünüze oturdular. Çocuklarımız nasıl isterseniz öyle
şekillenecekler.
Siz
onları çok severseniz, gözlerinin içine bakarak konuşursanız, sizi
anlayacaklardır. Sözlerinizden çok,
davranışlarınız ve beden diliniz etkili olacaktır.
Yıllardır
çocuğunu görmeyen anne ve babanın çocuklarını karşılamasındaki hasret ve
sevinçle öğrencilerinizi karşılayın, kusurlarını ve hatalarını hoşgörün.
ONLAR SİZİN
ŞEKİLLENDİRECEĞİNİZ HAMURDUR.
Sevgili
yöneticilerim. Sabah içtimasındaki kılık kıyafet ikazlarınızı yaparken
çocukları geldiklerine pişman etmeyiniz.
Sabah
hangi halde kalktılar acaba.! “kural ve yönetmeliklere”, uygun olmayan kılık ve
kıyafetin mutlaka bir sebebi vardır. Öksüz ve yetim olmaları, annenin hasta
olması, evdeki aile içi kavgalar… Bir sürü sebep olabilir. Okula gelmişler ya
yetmez mi?
Anaokuluna güle
oynaya gelen çocuklarımız, Liseyi bitirirken bıkmış, kaçmak isteyen hayattan,
aileden nefret eden, kendisi ve çevresi ile kavgalı hale gelmektedir.
Bu
süreçte ne oluyor da, bu denli severek gelinen okul, sonrasında öğrencinin
nefretine sebep oluyor.
Temizlik
görevlisinden, Milli Eğitim müdürüne kadar sorumlu herkes bu gerçeği
sorgulayarak OKULUN SEVİMLİ HALE GETİRİLMESİ İÇİN VELİLERLE ELELE VERMELİDİR.
Okullardan ve
eğitim sisteminden ilk beklentimiz bize kendi kişiliğimizi fark etmek konusunda
ışık tutması ve yol göstermesidir.
Hayatımızın
16-17 yılını okullarda geçirip kişiliğimiz hakkında bilgi sahibi olmuyorsak
eğitim sistemi önemli bir noktayı göz ardı etmiş demektir.
Okullardan
ikinci beklentimiz ise eğitim ve öğretim faaliyetlerini bizim kişilik
özelliklerimizi göz önüne alarak planlamasıdır.
Müfredatlar,
ders işlenişleri ve ödevler kişiliklere göre farklılık gösterebilmelidir.
Hareketli, tez canlı, yerinde duramayan bir çocuğa tarih anlatmakla, sessiz,
dinlemeyi seven bir çocuğa tarih anlatmak farklı olmalıdır. Bu iki çocuğa
verilen ev ödevleri, onların bilgilerini ölçecek sınavlar yine farklı olmalı
değil midir? Her öğrenciye özel bir program ödev geliştirmeyiz belki ama en
azından birkaç gruplama yapıp daha fazla kişiliği kapsayabiliriz.
İnsan yavrusu
dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren, bilinçsiz de olsa etrafını tanıma
arzusu içindedir.
Zamanla bu istek bilinçli bir öğrenme faaliyetine dönüşür. İlk bilgileri
ailesinden edinmeye çalışır. Burada öğretmen konumunda anne-baba ya da aile
büyükleridir. Büyüdükçe ihtiyacı olan yeni bilgi ve becerileri sistemli, planlı
ve programlı bir şekilde öğrenme gereği ortaya çıkar. Bu durumda bireye
ihtiyacı olan bu bilgileri planlı ve programlı bir şekilde verecek birilerinin
rehberliğine gerek vardır.
İşte öğretmen,
bireylere öğrenmesi gereken bilgileri planlı, programlı bir şekilde, belli bir
ortamda, belirli araç-gereçlerle öğreten kişi olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar olduğu gibi bundan sonrada en çok
ihtiyaç duyulan kariyer mesleği ÖĞRETMENLİK olacaktır.
EĞİTİMCİNİN
İNSANLARI SEVMESİ YETERLİ DEĞİLDİR, İNSAN ÜSTÜNLÜKLERİNİ DE DOĞRU OLARAK
ANLAMASINI İDEAL EDİNMELİDİR.
İdealist
bir öğretmenin asıl işlevi de gençlerin akıl gelişimlerine yardımcı olmaktır.
İdealsiz
öğretmen ise en yetenekli öğrencilerini geri zekâlı yapar.
İdeal
sahibi öğretmen öğrencilerini yetiştirirken yönünü eğitim teorisinden,
yöntemini sürekli araştırmalardan almak zorundadır.
Çünkü
öğretmen;
Araştırma
sonuçlarına dayanılarak geliştirilen eğitim politika ve teorisini uygulamaya
koyan, uygulama sonuçları ile bir teoriyi etkileyen, eğitimde uzmanlık
çalışmalarından ve araştırmalarından yararlanan, fakat aynı zamanda bu
çalışmalara katkı sağlayan en önemli kişidir.
Milletlerin
ruh ve karakterini şekillendirmede etkin rol oynayan öğretmenlerin bu
işlevlerini yerine getirebilmesinde onların üretkenliğinin önemli bir etkisi
vardır.
Bu
işlevini layıkıyla yerine getiren öğretmenler için; bütün bir toplum onların
eseridir denilebilir.
SORUMLULUK
TAŞIYANLAR, TALİMAT VERENLER, talimat alanlar, uygulayanlar, uygulamayı
denetleyenler..!UNUTMAYALIM
Kİ …..!
EĞİTİM
ÖĞRETİM ME BAŞLAYAN 16 milyon 400 bin ÖĞRENCİ BİZİM GELECEĞİMİZDİR…Siz neyseniz
öğrencileriniz de öyle olacaktır….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder