27 Ocak 2013 Pazar

Baba o benim değil ki !



Baba o benim değil ki !
Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu dedin, İngilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz.  Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..."
KARNE
Karne günüydü. Küçük oğlan okuldan döndü. Annesi: Karnen nerede? Diye sordu.
Çocuk güldü:
-Arkadaşıma ödünç verdim. Babasını korkutacak...
Çocuklarımızın  karne tatili 25 Ocak 2013 Cuma günü başlayacak, 11 Şubat 2013"de sona erecek.. 17 milyon öğrenci tatile girecek ilk kez karne alacakların sayısı yaklaşık 1 milyon 600 bin, 700 bin öğretmen ve 17 milyon öğrenci 2 haftalık tatilin ardından İkinci dönem okullar 11 Şubat 2013'de açılacak Eğitim öğretim yılının ikinci yarısı 14 Haziran 2013 te sona erecek….
 ANNELER ,BABALAR AMAN DİKKAT HATA YAPMAYINIZ…!
Günümüzde birçok aile maalesef hala çocuklarını karne notları ile değerlendiriyor. O notlara bakarak çocuklarını “başarılı” ya da “tembel” olarak etiketleyen aileler bu durumlarda da aşırı cezalandırma veya ödüllendirmeyi tercih ediyor. Oysa uzmanlar, ailelerin bu tür geri dönüşlerine pek de olumlu yaklaşmıyor.
Karne alan çocuğa nasıl davranmalı?
 Karne, gelecek adına önemli ipuçları taşıyan çok önemli bir fırsat olarak değerlendirilmeli. Bu belgeye çocuğun başarılı ya da başarılı olduğu dersleri ya da bazı derslerdeki eksikleri gösteren bir çizelge olarak bakılmalı.
Öncelikle kötü notları değil, iyi notları değerlendirin. Çocuklara neleri yapamadıklarından çok neleri yapabildiklerini ve yapabileceklerini anlatın. Olumsuz ve eksik bulunan davranışlar yerine olumlu özelliklerine yönelmek çok daha etkili olur. Sadece olumsuzlukları vurgulamak, çocuğun diğer olumlu özelliklerini görmeyi engeller ve kendisini tümden başarısız değerlendirmesine yol açar. Yapılan araştırmalar, olumlu özelliklerin ön plana çıkarılmasının özgüven gelişimini desteklediğini ve genellemelere yol açarak olumsuz durumları da ortadan kaldırdığı yönünde.
 Çocukları düşünmeye ve konuşmaya yönlendirerek dinleyin, başarısızlık nedenlerini belirleyin ve çözüm stratejileri geliştirin. Bu aşamada, çocuklara güvendiğinizi hatırlatın, ortak kararlar alarak uygulamaya koyun.
 Eğitim yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Sadece karne odaklı düşünmek bunun düzeltilemez bir durummuş gibi algılanmasına yol açar. Bu nedenle çocuğun başarılarına sadece var olan durum değil gelecek odaklı bakmak daha yararlı.
“Neden daha yüksek değil?”, “Diğer çocukların durumu nasıl?” gibi söylemler umutsuzluklara ve değersizlik duygularının yaşanmasına sebep olur. Tüm çocuklar kendi gelişimleri içerisinde değerlendirilmeli, çok küçük bile olsa ilerlemeler olumlu ele alınarak pekiştirilmeli.
Kötü karneyle gelen çocuğun suçluluk, pişmanlık, üzüntü gibi duyguları yoğun olarak yaşayabileceği gözden kaçırılmamalı. Bu duyguların farkında olunduğu dile getirilmeli, iyi olmayan notların telafi edilebileceği, çaba göstererek aşılabilecek bir engel olduğu belirtilmeli.
Yetenek, ilgi ve beceri açısından bakıldığında her çocuğun kendine özgü bir repertuarı olduğundan kıyaslama yapmak, çocuğun motivasyonunu arttırmak yerine yetersizlik duygularını harekete geçirir. Ayrıca kıyaslandığı bireyle ilişkisi de bozulur. Çocuğu başkalarıyla kıyaslamak yerine kendi içindeki gelişimini görebilmek çok daha önemlidir.
 Çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgi ve ilginin koşullu olmadığı unutulmamalı.
Karne notlarından dolayı tüm olumlu özelliklerini bir kenara bırakıp, onu başarısız olarak değerlendirerek, sevgiden yoksun bırakma yoluna gidilmemeli.
 Başarısızlık soğukkanlılıkla karşılanmalı, olabilir ve gerekli şartlar oluşturulduğunda düzeltilebilir bir durum olarak değerlendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, kötü bir karne düzeltilebilir ancak çocuğun kişiliği üzerinde yapılacak tahribat telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğurabilir.
Karne notlarına ilişkin zaman zaman eşler birbirlerini değerlendirme, suçlama yoluna gidebilir ve gereksiz tartışmalar yaşanabilir. Babalar anneleri öğretici, anneler ise babaları idareci gibi görebilir. Bu tartışmaların çocuk üzerindeki etkisi ise, mutsuz, suçluluk duygusu yaşama, öğrenmeye karşı isteksizlik ve olumsuz davranışlara yönelme şeklinde olabilir. Unutmamak gerekir ki suçlamalar yerine ortak çözüm önerileri oluşturabilmek başarıyı getirecek.
 Unutmayalım. Çocuklarımız ile bir gül bahçesindeyiz. Bu bahçeyi çok seviyoruz... Rengârenk güllere ulaşmak, onları koklamak zamanı gelince toplamak istiyoruz. O bahçenin büyümesini, genişlemesini, çeşitlenmesini istiyoruz. Bazen o bahçede yürürken veya gülleri budarken elimize dikenler batabiliyor veya kolumuzu, bacağımızı çizebiliyoruz. Belki o anda canımız yanıyor. Ancak bahçeye her baktığımızda yaşadığımız o güzel duygu, o acıyı yaşamaya değer kılıyor. Dikenler olmasaydı keşke. Ancak dikensiz gülün zevki de olmazdı belki. Çocuklarımızın karnelerinde gördüğümüz o zayıflar, bu gül bahçesinin dikenleridir. Dikene takılıp bahçeyi terk etmemenizi dilerim.
ÇOCUKLARIMIZ GELECEĞİMİZDİR. SİZİN ÇOCUKLARINIZ ÜLKEMİZİN ZENGİNLİĞİDİR.BİZİM ÇOCUKLARIMIZDIR.

Hiç yorum yok: