ÇOCUĞUN
ANNE VE BABASINA YAZDIĞI MEKTUP………
ÖĞRETMEN OKULU öğrencisi iken
Gestald lakabı takılan eğitim psikolojisi hocamız; İYİ BİR ÖĞRETMEN OLMAK İÇİN
ÇOCUĞU TAM OLARAK TANIMAK GEREKİR derdi. “Öğretmenlerimiz, insanı çok severse,
çocukları çok severse onları iyi anlayabilirlerse İŞLERİNİ severler. Annelerin,
babaların çocukları için doğru yönlendirilmeleri de öğretmenlerimizin
sorumluluğundadır.“Demişti.
Meslekte geçen her gününde hiç
aklımdan çıkarmadım.
Çocuklarımızın
hepsi birbirinden güzel,hepsi birbirinden sevimli, doğu ellerin yardımına
muhtaçlar.Dahası
masum, prıl pırıl yürekleri ile, şekil verilmeye hazırlar.
Aile ve okul sağlıklı işbirliği
yapabilmelidir. Bilimsel ve çağdaş yöntemlerin gereklerinde buluşmalıdır. O zaman,
eğitim sürecinde sorun olmaz. Bir tek öğrenci dahi zayi olmadan alabileceği
kapasiteyi doldurur. Mutlu insanlar çoğaldıkça, huzurlu toplum oluşur.
5
Ekim 2004 Salı günü vefat eden,
Çocuk psikolojisi uzmanı ATALAY YÖRÜKOĞLU, uzun yıllar Dünya Psikiyatri
Birliği´nin ruh sağlığı danışmanlığını yürüttü.
Hacettepe
Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Kliniği Başkanlığını da yapan Yörükoğlu'nun
çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda yazılmış İngilizce ve Türkçe birçok
bilimsel yayını ve kitapları bulunuyor. Bunlardan “Çocuk Ruh Sağlığı”, “Değişen Toplumda Aile ve Çocuk”, “Gençlik Çağı”
kitaplarını her öğretmenimizin başucu kitabı olarak okumasını arzu ederim.
Merhum
Atalay hocamız Bir arkadaşına tavsiyede bulunmuş;“PULSUZ DİLEKÇE” YAZISINI EVİNİZİN YATAK ODASINA ASIN demiş..
Bende ÇOCUĞU
OLANIN MUTLAKA OKUMASI gereklidir.Yanınızda bulunsun arada sırada okuyun
diyorum….Yararına çok inandığım.Açık anlaşılır doğru tavsiye ve önerileri içeren
“PULSUZ
DİLEKÇE (Kaynak: ATALAY YÖRÜKOĞLU) ”
bir çocuğun anne ve babasına yazdığı mektubu sizinle paylaşıyorum.
Sevgili
anneciğim, babacığım;
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile
getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme
içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da
sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum.
Beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim.
Bana ayak uydurmakta güçlük
çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve
uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her
yerde, her zaman koruyup kollamayın.
Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bırakın kendi işimi kendim göreyim. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
Büyümeyi çok istiyorsam da ara
sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.
Her istediğimi elde edemeyeceğimi
biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan
edemiyorum.
Bana yerli yersiz söz de
vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere
güvenim azalıyor. Bana kesin ve kararlı
davranmaktan çekinmeyin.
Yoldan saptığımı görünce beni
sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve
yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem.
Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem
bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
Öğütlerinizden çok
davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar
yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin
azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz
bırakır. "Ben senin yaşında
iken..." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım. Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi
başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın.
Beni, korkutup sindirerek,
suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni
kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.
Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama
katlanabilirim.
Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru
sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa
ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin
üstünde işlere zorlamayın. Ama
başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin.
Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabamı
övün.
Beni başkalarıyla
karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım. Benden yaşımın üstünde olgunluk
beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana sure tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce
ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım.
Sizi çok bunaltsam bile
soğukkanlılığınızı yitirmeyin.
Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele
başkalarının yanında onurumu kırmayın.
Unutmayın ki ben de sizi
yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim. Bana haksızlık ettiğinizi
anlayınca açıklamaktan çekinmeyin.
Özür dileyişiniz size olan
sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri
olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez
göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı
görünce üzüntüm büyük olur.
Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor,
belki de düş kırıklığına uğratıyorum.
Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da
biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler
size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak
seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
Benden
"Örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba
olmanızı beklemem. SEVECEN VE ANLAYIŞLI OLMANIZ BANA YETER.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak
elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak
istemezdim. Sevgiler, Çocuğunuz