26 Mayıs 2013 Pazar

ÇOCUĞUN ANNE VE BABASINA YAZDIĞI MEKTUP………





 ÇOCUĞUN ANNE VE BABASINA YAZDIĞI MEKTUP………

ÖĞRETMEN OKULU öğrencisi iken Gestald lakabı takılan eğitim psikolojisi hocamız; İYİ BİR ÖĞRETMEN OLMAK İÇİN ÇOCUĞU TAM OLARAK TANIMAK GEREKİR derdi. “Öğretmenlerimiz, insanı çok severse, çocukları çok severse onları iyi anlayabilirlerse İŞLERİNİ severler. Annelerin, babaların çocukları için doğru yönlendirilmeleri de öğretmenlerimizin sorumluluğundadır.“Demişti.

Meslekte geçen her gününde hiç aklımdan çıkarmadım.
Çocuklarımızın hepsi birbirinden güzel,hepsi birbirinden sevimli, doğu ellerin yardımına muhtaçlar.Dahası masum, prıl pırıl yürekleri ile, şekil verilmeye hazırlar.

Aile ve okul sağlıklı işbirliği yapabilmelidir. Bilimsel ve çağdaş yöntemlerin gereklerinde buluşmalıdır. O zaman, eğitim sürecinde sorun olmaz. Bir tek öğrenci dahi zayi olmadan alabileceği kapasiteyi doldurur. Mutlu insanlar çoğaldıkça, huzurlu toplum oluşur.

5 Ekim 2004 Salı  günü vefat eden, Çocuk psikolojisi uzmanı ATALAY YÖRÜKOĞLU, uzun yıllar Dünya Psikiyatri Birliği´nin ruh sağlığı danışmanlığını yürüttü.
Hacettepe Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Kliniği Başkanlığını da yapan Yörükoğlu'nun çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda yazılmış İngilizce ve Türkçe birçok bilimsel yayını ve kitapları bulunuyor. Bunlardan “Çocuk Ruh Sağlığı”, “Değişen Toplumda Aile ve Çocuk”, “Gençlik Çağı” kitaplarını her öğretmenimizin başucu kitabı olarak okumasını arzu ederim.

Merhum Atalay hocamız Bir arkadaşına tavsiyede bulunmuş;“PULSUZ DİLEKÇE” YAZISINI  EVİNİZİN YATAK ODASINA ASIN demiş..
Bende  ÇOCUĞU OLANIN MUTLAKA OKUMASI gereklidir.Yanınızda bulunsun arada sırada okuyun diyorum….Yararına çok inandığım.Açık anlaşılır doğru tavsiye ve önerileri içeren “PULSUZ DİLEKÇE (Kaynak: ATALAY YÖRÜKOĞLU)  ”  bir çocuğun anne ve babasına yazdığı mektubu sizinle paylaşıyorum.

Sevgili anneciğim, babacığım;
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim: 
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim.  Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum.  Beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme ile öğrenirim. 
Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.  Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın.  Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın.  Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim.  Bırakın kendi işimi kendim göreyim.  Büyüdüğümü başka nasıl anlarım? 

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum.  Bunu önemsemeyin.  Ama siz beni şımartmayın.  Hep çocuk kalmak isterim sonra. 

Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum.  Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. 
Bana yerli yersiz söz de vermeyin.  Sözünüzü tutamayınca sizlere güvenim azalıyor.  Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. 

Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın.  Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem.  Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum.  Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.

Çok konuşup çok bağırmayın.  Yüksek sesle söylenenleri pek duymam.  Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.  "Ben senin yaşında iken..." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.      Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın.  Bana yanılma payı bırakın.

Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.       Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin.  Ceza vermeden önce beni dinleyin.  Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim. 
Beni dinleyin.  Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır.  Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun.  Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın.  Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin.  Bana güvendiğinizi belli edin. Beni destekleyin; hiç değilse çabamı övün. 

Beni başkalarıyla karşılaştırmayın; umutsuzluğa kapılırım. Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın; bana sure tanıyın.  Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. 
Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin.   Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın.
Unutmayın ki ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim. Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin.
Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın.  Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.     

Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum.  Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum.  Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın. 
Benden "Örnek çocuk" olmamı istemezseniz, ben de sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem.  SEVECEN VE ANLAYIŞLI OLMANIZ BANA YETER.      

Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi.  Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.   Sevgiler, Çocuğunuz      

Hiç yorum yok: