TERÖRLE
GEÇEN 40 YIL
40
yıldır terör baskısı altındayız. Takriben 40 bin kişiyi, bu sebeple kaybettik.
Bizim nesil çok çekti. Erken yaşlarda
terörle tanıştık. Aynı
mahallede birlikte büyüdüğümüz arkadaşlarımızla, fikir ayrılığı nedeni ile ayrı
düştük. Konuşamaz, hatta aynı yerlerde oturamaz, hiçbir meselemizi tartışamaz
hale geldik.
Çeşitli
isimler altında paramparça edilmiş gençlik, bilinmeyen bir güç tarafından
sürekli kışkırtıldı. Gençlerimiz; sokaklarda, okullarda, üniversitelerde kanlı
mücadele içine girdiler.
1
Mayıs 1977 günü Taksim meydanında kalabalığın üzerine ateş açıldı. 34 kişinin
hayatını kaybettiği yüzlerce kişinin yaralandığı bu katliamın sorumluları
bulunamadı.
Çorum,
Sivas ve Maraş’ta Alevi -Sünni çatışması yaratıldı. Yüzden fazla kişi hayatını
kaybetti.
1
Şubat 1979 tarihinde Milliyet gazetesi yazarı Abdi İpekçi otomobilinde uğradığı
suikastla hayatını kaybetti.
27
Mayıs 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gün
Sazak uğradığı suikast ile öldürüldü.
Türkiye’nin
hemen hemen her şehrinde, karşılıklı çatışmaların, baskınların, suikastların
yaşandığı olaylara tanık olduk. VATANDAŞLAR
SOKAĞA ÇIKAMAZ HALE GELDİ.
Binlerce
insanın hayatına mal olan bu kanlı süreç, 12 Eylül 1980 darbesi ile son buldu.11
Eylül günü akan kan, 13 Eylül günü durdu.
Aradan 4 yıl geçti ki, Bu defa daha
büyük bir bela ile karşı karşıya geldik. Türk- Kürt
ayrımı tezgâhlandı.
15
Ağustos 1984’te PKK’nın ilk ses getiren eylemi gerçekleşti. Hakkâri’nin
Şemdinli ilçesi ile Siirt'in Eruh ilçesine düzenlenen eşzamanlı baskınlarla
örgüt silahlı çatışma sürecini başlattı.
O
günden bugüne, TERÖR SALDIRILARINI kronolojik sırayla ALT ALTA YAZSAM, onlarca
sayfaya sığdıramam. Kuş beyinli ve balık hafızalı değilsek, gayet iyi
hatırlıyor olmalıyız.
Son
zamanlarda da artan canlı bomba eylemleri ile milletimiz sokağa çıkamaz hale
getirilmek, yıldırılmak isteniyor. Entelektüellerimiz ve bazı siyasilerimiz.
Terör örgütüne, destek verdiklerini utanmadan, sıkılmadan söyleyebilmektedirler.
Mecliste 4 parti terör için ortak
bildiri bile yayınlayamıyor. Güçlü bir ses ile TERÖRE KARŞI
olduğumuzu haykıramadık.
Bizim
meclisten de 50 mebusun, İstiklalde yürümesini beklerdim... Olmadı! Hollanda
Başkonsolosu Robert Schuddeboom, saldırının ardından İstiklal Caddesi’ne
çocuklarıyla çıkarak, TERÖRE İNAT YÜRÜDÜ! Bizim pısırık zevata ders verdi.
Bazılarımız
nöbetçi felaket tellalı oldu. Sosyal medya klavyesinde ihanet kusuyor. Bütün
gün sahte ihbarlarda bulunarak, halkı evinden çıkamaz hale getirmek, ticari
hayatı durdurabilmek, insanımızı yıldırmak, korkutmak için mesaj yağdırıyorlar.
Ölen
binlerce şehidimizin kanı kurumadı. Acılarını yaşayan anaların, ağlamaktan gözyaşları kurudu. Bu iş partiler
üstüdür VATAN ve MİLLET meselesinde siyaset yapmayalım..
Yüreklerimizin
yangınını kullanmalarına fırsat vermeyelim. Lütfen galeyana gelmeyelim. Kirli
oyunlara alet olmayalım. Bizi sokaklara çekmeye çalışanların tuzağına
düşmeyelim.
Çok açık belli olmuştur. Ülkemizi geri dönülmez
bir iç savaşın içerisine çekmeye çalışıyorlar. Bizi bölmek için uğraşıyorlar.
TEHLİKE
ÇANLARINI DUYMAYANLAR ..! UYANIN ARTIK..!
Metehan’ın
dediği gibi; “Benden eyerimi isteyin
vereyim, Atımı isteyin vereyim, Çadırımı isteyin vereyim, Fakat Vatanımdan hiç
kimse bir karış toprak istemesin vermem.” Diyelim. Birleşelim. Bir yumruk
olalım.
Bütün
etnik unsurlar, bin yıldır kader birliği yapıyoruz. Birliğimizi,
beraberliğimizi, dayanışmamızı güçlü tutalım.
BU
SATILMIŞLARA, ŞER ODAKLARINA BİRLİKTE KARŞI DURALIM.
“Çanakkale ruhu” ile 40 yılın terörünü
bitirelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder