“Söylesem
tesiri yok sussam gönül razı değil”
sorumluluk duygusu taşıyorsanız, “Nemelazım”
diyemezsiniz. Bu dünyanın yedi milyarda bir hisse sahibisiniz, Bu aziz vatanın
ise 75 milyonda bir sorumluluğunu taşıyorsunuz.
Kanuni Sultan
Süleyman, en yüksek duruma getirmiş olduğu devletin akıbetini hayal eder, günün
birinde “Osmanoğulları da inişe geçer çökmeye yüz tutar mı?” diye derin derin
düşünmeye başlar... Bu gibi soruları çoğu zaman sütkardeşi meşhur âlim Yahya
Efendi’ye sorduğundan bunu da sormaya niyet eder. Güzel bir hatla yazdığı
mektubu keşfine inandığı Yahya Efendi’ye gönderir...
“Sen ilahî
sırlara vâkıfsın. Kerem eyle de bizi aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker?
Osmanoğulları’nın akıbeti nasıl olur? Bir gün olur da izmihlâle uğrar mı?”
şeklinde mektubunu gönderir.
Güzel bir hatla
yazılmış mektubu okuyan Yahya Efendi’nin cevabı bir bakıma çok kısa, bir bakıma
içinden çıkılmaz bir hâl alır:
“Neme
lâzım be Sultanım!
Topkapı
Sarayı’nda bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bir mana veremez. Yahya Efendi
gibi bir zatın böylesine basit bir cevapla işi geçiştireceğini pek düşünmez.
Söylenmeye başlar: “Acaba bilmediğimiz bir mana mı vardır bu cevapta?” Nihayet
kalkar, Yahya Efendi’nin Beşiktaş’taki dergâhına gelir. Sitem dolu sorusunu
tekrar sorar:
“Ağabey ne olur
mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, soruyu ciddiye al!”
“Sultanım sizin
sorunuzu ciddiye almamak Kâbil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve
kanaatimi de açıkça arz ettim.”
“İyi ama bu
cevaptan bir şey anlamadım. Sadece “neme lâzım be Sultanım!” demişsiniz. Sanki
“Beni
böyle işlere karıştırma” der gibi bir anlam çıkarıyorum.”
“Sultanım! Bir
devlette zulüm yayılsa, haksızlık şâyi olsa, işitenler de “neme lâzım” deyip
uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenler bunu
söylemeyip sussa. Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin, feryadı
göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese, işte o zaman devletin sonu
görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve
hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur.
Çöküş ve izmihlâl de böylece mukadder hâle gelir...”
Bunları
dinlerken ağlamaya başlayan koca sultan, söyleneni başını sallayarak tasdik
eder, sonra da kendisini böyle ikaz eden bir âlime memleketinin sahip olduğu
için Allah’a şükreder. Yahya Efendi'ye ise bu tür tembihlerini mutlaka
söylemesi gerektiğini anlatır.
Bu ağaçlar,
gökyüzü, flora, toprak, su bizden sonrakilere teslim edilmek üzere bize emanet bırakılmıştır. Yaşayan, aklen
sorunu olmayan, yani mükellef olan sorumludur. Ben yaşadığım site için daha ne
yapabilirim. Ben Yaşadığım mahalle için ne yapabilirim. Ben yaşadığım şehir
için ne yapabilirim. Ülkem için ne yapabilirim. Hatta dünya için ne
yapabilirim. Demiyorsa, onu hayvandan ayıran özelliği kalmaz.
Nefsi
ile hareket eden hep bana diyen, kendini düşünen, “NEME LAZIM “ bana dokunmayan
yılan bin yıl yaşasın anlayışındaki insan sayısı her geçen gün artıyor.Yoksa
ben mi çok kaygılıyım.Maalesef gözlemlerim böyle..Neden insanımız yalnızlaşmayı
tercih ediyor.
Yardımsever, çevreci,
cemiyetçi, fedakâr, özelliklerinden niçin vazgeçti. Başına ne geldi böyle oldu
merak ediyorum.
Apartmanda
kapı girişindeki kırılan cam için bana ne yöneticimiz düşünsün diyor, Yolda
evini kaybetmiş ağlayan çocuğun feryadına bana
ne deyip geçip gidiyor, parkta ölmüş hayvan leşini yetkilisi kaldırsın diye umursamıyor,Alt katında oturan komşunun
sevincini üzüntüsünü paylaşmıyor,mahallesinde gece aç yatanlardan habersiz
kalıyor,ülkelerinde kim bilir hangi sıkıntı nedeni ile mahallemize misafir
gelmiş Afrikalı garibi küçümseyerek, neden geldin ,seni kim getirdi diye
duyarsızlaşıyor.Merak ediyorum.Bize ne oldu….
Karşılıksız, menfaatsiz
olarak insanlara yardım eden, insanın hem iyi gününde hem kötü gününde yanında
olan, insanları seven ve sevilen biri bence iyi insandır. İnsanı insandan ayıran özelliklerden biride fedakârlığıdır.
Bana ne demeden sorumluluk alması, üzerine düşeni yapmasıdır.
Şunu unutmamalıyız, yaşamak
için dünyaya geldik, doğduğumuz için yaşamıyoruz. BAŞKALARINA FAYDALI OLAMASAK DA
ZARAR VERMEDEN YAŞAYABİLİRİZ.
Bugün
ne haldeyiz. Hepimizin malumudur. Sebep ne mi dersiniz? “Neme lazım be sultanım”!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder