5 Ağustos 2009 Çarşamba

ANA OKULUNUN ÖNEMİ

ANAOKULUNUN ÖNEMİ

Çocuğun oyun gereksinimini en iyi karşılayan toplumsal kurum, “Anaokulları “dır.

3-6 yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren anaokulunu, annenin yokluğunu giderecek bir kurum olarak değil de, annenin tek başına çocuğun üzerindeki
ilk yıllardaki rolüne katkıda katkıda bulunan ve bu rolü yaygınlaştıran bir kurum olarak değerlendirmek gerekir.

Anaokulu, ilköğretime hazırlık olmaktan çok, ailenin dışına atılan ilk adım olarak düşünülmelidir. İlk üç yıl içinde çocuk, model olarak aldığı
anne ve babasından alabileceğini alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa varır. Ancak bu gelişim sınırlıdır.

Froebel’ in deyişiyle:” Anaokulunun amacı, öğrenmeye ilgi uyandırmaktır.”Anaokulu, çocuğa bilgi aktarmaktan çok, çocuğun içinde var olan yeteneklerin
serpilip gelişmesine yardımcı olur. Çocuk, anaokulunda en iyi oyun ortamını bulur,işbirliğini geliştirir,yaşıtlarıyla ilişkiye girer. Anaokulu çocuğu,
kendi hakkını korurken, paylaşmayı ve başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi öğrenir.

Anaokulları, çocukların sözel faaliyetlerine önem veren ve onlara hareket imkanı hazırlayan kurumlar olmalıdırlar.

Anaokulunda renk, sayı ve kavramlar, çocuğun düşüncesine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir. Parmak boya ve resim faaliyeti, su oyunu,
kum oyunu, ritmik jimnastik, bloklarla oynama önde gelen oyun dizileri arasında sayılabilir. Çocukların en hoşlandıkları dramatik oyun köşeleri, doktorculuk,
Bebekçilik, bakkalcılık köşeleridir. Çocuk en iyi ve örgütlü oyun ortamını anaokulunda bulur.

Anaokulunun temel öğretim programı içinde insan ve hayvanları tanıtma, ülkemizi ve dünya ülkelerini tanıma, önemli olay ve günlerle, trafik, görgü
gibi çeşitli kuralları öğrenme sayılabilir.

Anaokulu, aynı zamanda kuralları en etkili bir biçimde öğretebilen bir kurumdur. Çocuk, yaşıtlarıyla ilişkiye girerek birlikte yaşamayı, yemek
yemeyi, uyumayı ve oynamayı öğrenir. Böylece başkalarının özgürlüğünden haberdar olur,”ben” ve”başkası “ kavramlarının bilincine vararak yardımlaşma ve
işbirliği duygusunu geliştirir.

Anaokullarının, çocukları ilköğretimlere hazırlayan birer kuruluş niteliğinde olmaları önemlerini daha da artırmaktadır. Toplumsal işlevleri
büyük olan anaokulları , çocukları barındıran değil, fakat onları eğiten ve biçimlendiren çok önemli eğitim kurumlarıdır. Bu tür kurumların yalnızca ticari
amaçla açılmaları, çocukların gelişimlerini olumsuz açıdan etkiler.

Birlikte yaşama ve çalışmayı öğrenirken, çocuğun ayrıntılarıyla kopya edeceği, sağlıklı bir öğretmen modeline ihtiyacı vardır. Bu sebeple, anaokulu
öğretmeninin olumlu bir model oluşturmasının yanında, yeterli düzeyde pedagojik formasyona sahip olması ve mesleğini sevmesi gerekmektedir.

Bunun yanı sıra anaokulu öğretmeni, çocuğun gelişim ve uyumundaki karmaşık psikolojisiyle, ihtiyaç duyduğu çevre koşullarını bilebilmelidir.

Kısaca anaokulları, annesi çalışmayan çocuklar için 4 yaşından, annesi çalışan çocuklar için 3 yaşından itibaren gerekli ve yararlı kuruluşlardır.

Ancak, burada anaokullarının nitelikli olması, amacının çocukları barındırmak değil, başarılı bir eğitim olması gerektiğini vurgulamakta fayda
vardır.
eğitim; mecburi eğitim çağına kadar olan çocukların zihin, beden, duygu ve sosyal gelişimlerini sistemli bir ortam içerisinde daha iyi sağlayan, onlara iyi alışkanlıklar ve davranışlar kazandıran, yeteneklerinin gelişmesine yardım eden, ilkokula hazırlayan ve ilköğretim bütünlüğü içinde yer alan eğitim devresidir...

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ

Yaşamını sürdürebilmek için kendisi gibi diğer insanların bakım ve ihtimamına muhtaç olan insan için yaşam geniş anlamda bir eğitim sürecidir. Bu süreç içinde çevresindeki diğer insanlarla sürekli bir etkileşim içinde bulunur. Bireyin gelişmesi, doğuştan sahip olduğu zeka, yetenek vb. potansiyel niteliklerini en üst düzeye çıkarabilmesi için uygun bir yaşam ortamına gereksinimi vardır. İnsanoğlunun binlerce yıldır süren gelişme, ilerleme isteği onu sürekli olarak yeni şeyler aramaya, kendisi için daha iyi yaşam ortamları yaratmaya yöneltmiştir. Özellikle son birkaç yüzyılda kendi kendini tanıma çabalarına hız veren insanoğlu, bugün artık çocuğun yetişkinden farklı olduğunu, duygu düşünce ve diğer gelişim özellikleri bakımından onunla kıyaslanmasının mümkün olamayacağını anlamış bulunmaktadır.
Günümüzde yaşamın ilk beş yılının önemine değinen araştırıcılar bu ilk yılların kişinin gelecekte nasıl bir birey olacağının belirleyicisi oldukları konusunda giderek daha fazla görüş birliği içerisindedirler. Bu nedenle de okul öncesi dönem ve bu dönemde uygulanacak eğitimin önemi her geçen gün gittikçe daha fazla vurgulanmaktadır.
Okul öncesi eğitim; mecburi eğitim çağına kadar olan çocukların zihin, beden, duygu ve sosyal gelişimlerini sistemli bir ortam içerisinde daha iyi sağlayan, onlara iyi alışkanlıklar ve davranışlar kazandıran, yeteneklerinin gelişmesine yardım eden, ilkokula hazırlayan ve ilköğretim bütünlüğü içinde yer alan eğitim devresidir. Başka bir tanıma göre okul öncesi eğitim; çocukların ilköğretime başlamalarından önceki dönemde, zihinsel, duygusal, kültürel, bedeni ve sosyal gelişmesini içine alan, yaş ve yetenek özelliklerini de dikkate alarak yapılan planlı ve programlı eğitim olarak tanımlanmaktadır.

Hiç yorum yok: