ANAOKULUNA GITMEK ISTEMEYEN ÇOCUGA
NASIL YARDIMCI OLUNABILIR ?
Anaokuluna gitmek istemeyen çocuk genellikle kuralsiz ve özgür ortamda, diledigi gibi yaşamini sürdürmeyi yegleyen çocuktur. Çocuk merkezli ev ortaminda ilkeler ortaya kesin hatlariyla konmadigi zaman kurumdaki ögle uykusu ve yemek çocuk için göze batan, rahatsiz edici unsurlar olmaya başlar. Çogunlukla koruyucu ve aşiri hoşgörülü ( gevşek ) aile ortamlarindan gelen çocugun okul çevresinde kaygisi artar. Çocuk evdeki kuralsiz dünyasinda büyükannesine herşeyi yaptirabilmektedir. Düzenini de bozmak istememektedir.
Çocugun anaokulunu reddetmesi halinde, ana-baba, büyükanne ve büyükbabadan herhangi birinin çocuktan yana tutumu ona güç verir ve tepkisi büyür. Oysa çocugun katildigi ilk sosyal kuruma uyumu önemlidir. Okula gidişinin tüm aile üyelerince desteklenmesi beklenir. Burada önemli ölçütlerden birincisi, çocugun kurumda ana-babanin yaninda arkadaşlariyla oynayabilmesi, ikincisi ise, ana-baba kurumdan ayrildiginda aglamayi kesip oyun faaliyetine girebilmesidir. Bunlarin gerçekleşmesi halinde, çocuk kuruma uyum konusunda zorlanmalidir.
Bu amaçla ailenin tüm bireyleri, çocugun kuruma gitmesi konusunda görüş birligi içinde olmalidir. Çocuk servise ya da anaokuluna, bagimli olmadigi ebeveyni tarafindan götürülmeli, okula gitme konusunda hiçbir şekilde ödün verilmemelidir. Uyum konusunda zorlanan çocuk için çeşitli yöntemler uygulanabilir. Örnegin ebeveyn çocuktan kademeli uzaklaşma yolunu seçebilir. Birinci gün salonda, ikinci gün bahçede kalan anne, üçüncü gün öglen yemegine ugramakla yetinebilir. Ancak ebeveynin kurumdan ayrilmasindan sonra aglamani gün boyu devami ve çocugun fizyolojik zarar görmesi, kilo kaybi halinde bir uzman çocuk psikologuna başvurulmalidir.
IYI BIR OKUL ÖNCESI KURUMU NASIL OLMALIDIR ?
Ana-babanin okul öncesi çocugunu teslim edecegi okul öncesi kurumla ilgili olarak en önemli sorumlulugu, çocugu için seçecegi bu kurumun niteliklerini titizslikle inecelemeye başlar. Iyi bir okul öncesi kurum, havadar, aydinlik ve çocuklarin rahatça hareket edebilecekleri kadar geniş olmali. Temiz bir mutfak, saglik koşullarina uygun bir uyku ve dinlenme alani bulunmalidir.
Yeterli ve yetişmiş personelden oluşan bir egitici kadroya sahip olmali ve her çocugun ilgisini çeken bir program uygulamalıdır. Konuşma, oyun, resim, müzik, kil, kum, su gibi her türlü geliştirici ve yaratıcı alışkanlıkları kazanabilmelerine özen gösterilmeli, ayrica onlarin ilkokulda karşilaşacaklari görevlere hazir olmalarini saglayacak ön aliştirmalara yer verilmelidir. Ancak okuma yazma ögretimine kesinlikle geçilmemelidir.
Bugün ülkemizde gerek Milli Egitim Bakanligi’nın ilkokullara bağlı olarak açtığı ana sınıfları, gerekse özel kişi ve kuruluşların açmış oldukları, çoğunlukla büyük şehirlerde bulunan okul öncesi kurumlar, sayıları ve nitelikleri bakımından bu dönemdeki çocuklarımızın tümünün ihtiyaçlarını karşılamaya yetmemektedir.
5 Ağustos 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder