17 Mart 2013 Pazar

18 MART 1915 ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ



18 MART 1915 ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ
VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ

Her yıl Değirmen boğazı spor grubundan arkadaşlarımızla Çanakkale Boğazını yüzerek geçme etkinliklerine katılıyoruz. Boğazın dalgalı sularında 2 saate yakın kulaç atarak yüzüyoruz. Ben her yıl bu faaliyete katılmaktan son derece gurur duyuyorum. Çünkü her kulaç atışımda şehitlerimizi iliklerime kadar hissediyorum.

 İnancım şu ki yaşayan her vatandaşımız Çanakkale’yi görmeli ve ecdadımızın muazzam zaferini, mücadelesini bilmelidir.

Siz hiç Çanakkale’ ye gittiniz mi? Denizin o kan kokan kırmızısına dalıp o maviliğe kırmızı hüznü salan şehitlerimizi düşündünüz mü? Ya da gecenin bir yarısında Karanlığın içinden gelen vatanı uğruna hayatını veren insanların sesini duydunuz mu? Ben duydum. İçinizde öyle derin fırtınalar kopuyor ki; gözlerinize anlamını bilmediğiniz çiğ taneleri düşüyor. Belki ağlıyor belki kahroluyorsunuz ama o her adım atışında üstlerine bombalar kurşunlar şarapnel parçaları yağan şehitleri düşündüğünüzde yüreğiniz bir parça daha eriyor.

Çanakkale savunması; Öz yurdunu korumak için şahlanan yaralı bir ulusun, sayı ve maddi açılardan üstünlüğü tartışılmaz olan düşmanlarını yenerek, onları felce uğrattığı bir savaştır. Bu durumuyla dünya harp tarihlerine geçmiş ve Türk tarihine de altın harflerle yazılıp Türk’ün kahramanlık ve şeref abidesi olmuştur.

Bu zaferler, büyük Türk Ulusuna Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Mustafa Kemal’in Anafartalarda parlayan yıldızını 18 MART’ın şafağı aydınlatmış, bu zafer, Türk’e, öz benliğini ulusal kimliğini bulma yolunu göstermiş, Türk bağımsızlık savaşının temelleri ÇANAKKALE’nin sularında ve Conk Bayırı’nda atılmıştır.
Ulusumuzun tarihi, her sayfası altın harflerle yazılmış destanlarla doludur. Bu destanların yazarı, Niğbolu’da, Varna’da, Kosova’da, Çaldıran’da, Mohaç’ta, Çanakkale’de, Gaziantep’de, Kahramanmaraş’ta, Şanlıurfa’da, İnönü’de, Sakarya’da, Afyon’da, “bir gül bahçesine girercesine kara toprağa girmiş” kahraman şehitlerimiz ile gazilerimizdir.

Tarihimizin şeref sayfalarından biri de bundan 98 yıl önce 18 Mart’ta Çanakkale’de yazılmıştır. Çanakkale’de; teknik üstünlük yurt ve ulus sevdası karşısında bütün anlamını yitirmiş, zafer mertlikle kucaklaşmış, ölüm şehit olmakla yüceltilmiştir. Türk ulusunun ATATÜRK’e kavuştuğu muhteşem bir zaferin adı olan Çanakkale, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin “ön sözü”dür.

Çanakkale, düşmanın zannettiği gibi öylesine bir savaş ve sıradan bir ölüm yeri değildir. Çanakkale, Türk’ün bitti sanılan askerî gücünün tükenmediğini, koşullar ne kadar ağır olursa olsun, iyi yönetildiği takdirde, tüm zorlukların üstesinden gelebilecek güç ve inanca sahip bulunduğunu dünyaya kanıtlamıştır.
Türk halkının çok sayıda şehit vermesine karşın, Çanakkale'de gösterdiği üstün başarı, ulus olma bilincinin de tohumlarını atmıştır. Atatürk'e inanmanın ve güvenmenin ulusumuz için en büyük ödülü, bağımsız yurt toprakları üzerinde kurulan laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Atalarımızın, bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün simgesi, şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olan güzel yurdumuzu ve 
Cumhuriyetimizi aynı ruh ve anlayışla korumak temel sorumluluğumuzdur

Ey Anadolu’ nun her tarafından gelip bu topraklarda yatanlar gözünüz arkada kalmasın. Biz bu aziz vatanı ister gecenin kör karanlığında ister alaca şafakta olsun kimselere bırakmayacağız. Çanakkale aslımızdır ve biz aslımızı unutmayacağız.

  Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat... Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, Sana aguşunu açmış, duruyor peygamber.”

Hiç yorum yok: