18 MART 1915 ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ
VE ŞEHİTLERİ ANMA GÜNÜ
Her yıl Değirmen boğazı spor grubundan
arkadaşlarımızla Çanakkale Boğazını yüzerek geçme etkinliklerine katılıyoruz.
Boğazın dalgalı sularında 2 saate yakın kulaç atarak yüzüyoruz. Ben her yıl bu
faaliyete katılmaktan son derece gurur duyuyorum. Çünkü her kulaç atışımda
şehitlerimizi iliklerime kadar hissediyorum.
İnancım şu ki yaşayan her
vatandaşımız Çanakkale’yi görmeli ve ecdadımızın muazzam zaferini, mücadelesini
bilmelidir.
Siz hiç Çanakkale’ ye gittiniz mi? Denizin o kan kokan kırmızısına dalıp o maviliğe kırmızı
hüznü salan şehitlerimizi düşündünüz mü? Ya da gecenin bir yarısında Karanlığın
içinden gelen vatanı uğruna hayatını veren insanların sesini duydunuz mu? Ben
duydum. İçinizde öyle derin fırtınalar kopuyor ki; gözlerinize anlamını
bilmediğiniz çiğ taneleri düşüyor. Belki ağlıyor belki kahroluyorsunuz ama o
her adım atışında üstlerine bombalar kurşunlar şarapnel parçaları yağan
şehitleri düşündüğünüzde yüreğiniz bir parça daha eriyor.
Çanakkale
savunması; Öz yurdunu korumak için şahlanan yaralı bir ulusun, sayı ve maddi
açılardan üstünlüğü tartışılmaz olan düşmanlarını yenerek, onları felce
uğrattığı bir savaştır. Bu durumuyla dünya harp tarihlerine geçmiş ve Türk
tarihine de altın harflerle yazılıp Türk’ün kahramanlık ve şeref abidesi
olmuştur.
Bu
zaferler, büyük Türk Ulusuna Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir.
Mustafa Kemal’in Anafartalarda parlayan yıldızını 18 MART’ın şafağı
aydınlatmış, bu zafer, Türk’e, öz benliğini ulusal kimliğini bulma yolunu
göstermiş, Türk bağımsızlık savaşının temelleri ÇANAKKALE’nin sularında ve Conk
Bayırı’nda atılmıştır.
Ulusumuzun tarihi, her sayfası altın harflerle yazılmış
destanlarla doludur. Bu destanların yazarı, Niğbolu’da, Varna’da, Kosova’da,
Çaldıran’da, Mohaç’ta, Çanakkale’de, Gaziantep’de, Kahramanmaraş’ta,
Şanlıurfa’da, İnönü’de, Sakarya’da, Afyon’da, “bir gül bahçesine girercesine
kara toprağa girmiş” kahraman şehitlerimiz ile gazilerimizdir.
Tarihimizin şeref sayfalarından biri de bundan 98 yıl önce 18
Mart’ta Çanakkale’de yazılmıştır. Çanakkale’de; teknik üstünlük yurt ve ulus
sevdası karşısında bütün anlamını yitirmiş, zafer mertlikle kucaklaşmış, ölüm
şehit olmakla yüceltilmiştir. Türk
ulusunun ATATÜRK’e kavuştuğu muhteşem bir zaferin adı olan Çanakkale, aynı zamanda
Türkiye Cumhuriyeti’nin “ön sözü”dür.
Çanakkale, düşmanın
zannettiği gibi öylesine bir savaş ve sıradan bir ölüm yeri değildir.
Çanakkale, Türk’ün bitti sanılan askerî gücünün tükenmediğini, koşullar ne
kadar ağır olursa olsun, iyi yönetildiği takdirde, tüm zorlukların üstesinden
gelebilecek güç ve inanca sahip bulunduğunu dünyaya kanıtlamıştır.
Türk halkının çok sayıda şehit vermesine karşın, Çanakkale'de
gösterdiği üstün başarı, ulus olma bilincinin de tohumlarını atmıştır.
Atatürk'e inanmanın ve güvenmenin ulusumuz için en büyük ödülü, bağımsız yurt
toprakları üzerinde kurulan laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti
olmuştur. Atalarımızın, bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün simgesi,
şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olan güzel yurdumuzu ve
Cumhuriyetimizi
aynı ruh ve anlayışla korumak temel sorumluluğumuzdur
Ey
Anadolu’ nun her tarafından gelip bu topraklarda yatanlar gözünüz arkada
kalmasın. Biz bu aziz vatanı ister gecenin kör karanlığında ister alaca şafakta
olsun kimselere bırakmayacağız. Çanakkale aslımızdır ve biz aslımızı
unutmayacağız.
” Sen ki, a’sara
gömülsen taşacaksın... Heyhat, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, Sana aguşunu açmış, duruyor
peygamber.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder