HAYAT
ERTELENMİŞ UMUTLARLA DOLU...
Hayat
akıp giderken, aklınızdan geçen güzellikleri asla yarım bırakmayın. Ne
yapacaksanız hemen, ama hemen şimdi yapın.Ertelemeyin..Ertelediğinizde belki
bir daha fırsat bulmayabilirsiniz.Sevdiklerinize duygularınızı hemen
söyleyin..Yapacağınız ne varsa üşenmeyin ertelemeyin.. Yapın..
Erteleyerek
kaybettiğimiz zamanın yerine koyacak hiçbir kaynağımız yok."Ertelemek
hayatı kaçırmaktır."
Geçtiğimiz
gün mezarlık ziyaretine gittiğimde, Başçeşme mezarlığında ne kadar çok tanıdığım
varmış dedim. Mezar taşlarını okudum dua ettim... Orada aramızdan zamanlı veya
zamansız ayrılan, 7’den 70’e çok sayıda insan sessizce yatıyordu. Yatanlar
sadece bedenler değil, ertelenmiş ruhlardı. Söylenmemiş sözler, yarım
bırakılmış işlerdi. Evet, kim bilir onlar hayata veda ettiklerinde neleri yarım
bırakmışlardı? Kimisi, “Tamam onu kırdım, ama nasılsa yarın gönlünü alırım.”
Diyordu. Kimisi, “Adam sende, bu konsere bir daha ki sefere giderim.” Demişti.
Kimisi de “Tatile haftaya çıkarım, hele şu işi bir halledeyim.” Diye
düşünüyordu. Ve onların hiçbiri düşündüklerini yapamadı.
Hayat
akıp giderken... Siz siz olun, bugün aklınızdan geçen güzellikleri asla yarına
bırakmayın... Ne yapacaksanız, hemen,
ama hemen şimdi yapın...
Hepimizin
içinde –az ya da çok- yapmamız gerekenleri ,erteleme eğilimi vardır. Hayat
bize, çalışmanın yorucu ve zorlayıcı; eğlenmenin ise zevkli olduğunu daha
ilkokulun ilk haftasında öğretir.
Erteleyen
çoğu insan için, “sonra” geldiğinde de durum farklı olmaz; ertelenen her şey için
yeni bir “ertesi
gün bahanesi”
bulunur. Böylece erteleme bir alışkanlığa, sonra da bir hayat tarzına dönüşür.
Erteleme,
niyetle eylem arasındaki boşluktur. “Bunu daha sonra yaparım” demek de bir
işe başlamak için doğru zaman ve doğru ruh halini beklemek de “son dakikacılık” da ertelemenin farklı
yüzleridir.
Erteleme
eğiliminin yüzeyde görünen sebebi, genelde insanın zaman yönetmedeki
yetersizliği gibi görünür. Ertelemenin elbette zaman planlamasıyla ilgisi
vardır; ancak çoğu zaman ertelemek zamansızlığın bir sonucu değildir. Tam
tersine insanlar işlerini erteledikleri, kararlarını sürüncemede bıraktıkları
için zamanı iyi yönetemezler.
Ertelemek,
bilmekle yapmak arasındaki boşluktur. Eğer
başarmak istiyorsak işe başlama disiplinini ve cesaretini göstermek zorundayız.
Hayal etmek, istemek, arzu etmek, plan yapmak elbette küçük ya da büyük her
iş için gereklidir ama başarı ancak işe başlayanların sahip olacağı bir
ödüldür.
Pek
çok durumda bilgimiz ve yetkinliklerimiz, yapacağımız iş için tam anlamıyla
yeterli olmayabilir. Kimsenin donanımı dört dörtlük değildir. İnsan
yetkinliklerini “yaparak” kazanır. Sadece düşünerek, hayal ederek, plan yaparak
yetkinlik elde etmek kimseye nasip olmamıştır.
Erteleme
eğilimi yerine “aciliyet hissini” yerleştirdiğimizde, inisiyatif almaya
başladığımızda, “durumdan vazife çıkardığımızda” ve bu vazifeyi üstlenmeye
gönüllü olduğumuzda, başarı doğal olarak kendiliğinden gelecektir.
Erteleyerek
kaybettiğimiz zamanın yerine koyacak hiçbir kaynağımız yok."Ertelemek
hayatı kaçırmaktır."
Hepimizin
hayatı, yarınlara bırakılmış işlere, ertelenmiş umutlarla dolu... Çalışıyoruz
çalışıyoruz..!Hayatın tüm güzelliklerini ellerimizle itiyoruz...
Ve
de, sanki tüm yarınlar bizimmiş gibi, hayaller kurup duruyoruz... Sevinçleri, mutlulukları, hep sonraya
bırakıyoruz... Bizler var ya bizler... İnanın çok yanlış yaşıyoruz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder