13 Mart 2013 Çarşamba

HAYAT ERTELENMİŞ UMUTLARLA DOLU...

http://www.balikesirdemokrat.com.tr/yazar-6-940-ibrahim_demirci.html


HAYAT ERTELENMİŞ UMUTLARLA DOLU...

Hayat akıp giderken, aklınızdan geçen güzellikleri asla yarım bırakmayın. Ne yapacaksanız hemen, ama hemen şimdi yapın.Ertelemeyin..Ertelediğinizde belki bir daha fırsat bulmayabilirsiniz.Sevdiklerinize duygularınızı hemen söyleyin..Yapacağınız ne varsa üşenmeyin ertelemeyin.. Yapın..

Erteleyerek kaybettiğimiz zamanın yerine koyacak hiçbir kaynağımız yok."Ertelemek hayatı kaçırmaktır."

Geçtiğimiz gün mezarlık ziyaretine gittiğimde, Başçeşme mezarlığında ne kadar çok tanıdığım varmış dedim. Mezar taşlarını okudum dua ettim... Orada aramızdan zamanlı veya zamansız ayrılan, 7’den 70’e çok sayıda insan sessizce yatıyordu. Yatanlar sadece bedenler değil, ertelenmiş ruhlardı. Söylenmemiş sözler, yarım bırakılmış işlerdi. Evet, kim bilir onlar hayata veda ettiklerinde neleri yarım bırakmışlardı? Kimisi, “Tamam onu kırdım, ama nasılsa yarın gönlünü alırım.” Diyordu. Kimisi, “Adam sende, bu konsere bir daha ki sefere giderim.” Demişti. Kimisi de “Tatile haftaya çıkarım, hele şu işi bir halledeyim.” Diye düşünüyordu. Ve onların hiçbiri düşündüklerini yapamadı.

Hayat akıp giderken... Siz siz olun, bugün aklınızdan geçen güzellikleri asla yarına bırakmayın... Ne yapacaksanız, hemen, ama hemen şimdi yapın...

Hepimizin içinde –az ya da çok- yapmamız gerekenleri ,erteleme eğilimi vardır. Hayat bize, çalışmanın yorucu ve zorlayıcı; eğlenmenin ise zevkli olduğunu daha ilkokulun ilk haftasında öğretir.

Erteleyen çoğu insan için, “sonra” geldiğinde de durum farklı olmaz; ertelenen her şey için yeni bir “ertesi 
gün bahanesi” bulunur. Böylece erteleme bir alışkanlığa, sonra da bir hayat tarzına dönüşür.

Erteleme, niyetle eylem arasındaki boşluktur. “Bunu daha sonra yaparım” demek de bir işe başlamak için doğru zaman ve doğru ruh halini beklemek de “son dakikacılık” da ertelemenin farklı yüzleridir.
Erteleme eğiliminin yüzeyde görünen sebebi, genelde insanın zaman yönetmedeki yetersizliği gibi görünür. Ertelemenin elbette zaman planlamasıyla ilgisi vardır; ancak çoğu zaman ertelemek zamansızlığın bir sonucu değildir. Tam tersine insanlar işlerini erteledikleri, kararlarını sürüncemede bıraktıkları için zamanı iyi yönetemezler.

Ertelemek, bilmekle yapmak arasındaki boşluktur. Eğer başarmak istiyorsak işe başlama disiplinini ve cesaretini göstermek zorundayız. Hayal etmek, istemek, arzu etmek, plan yapmak elbette küçük ya da büyük her iş için gereklidir ama başarı ancak işe başlayanların sahip olacağı bir ödüldür.
Pek çok durumda bilgimiz ve yetkinliklerimiz, yapacağımız iş için tam anlamıyla yeterli olmayabilir. Kimsenin donanımı dört dörtlük değildir. İnsan yetkinliklerini “yaparak” kazanır. Sadece düşünerek, hayal ederek, plan yaparak yetkinlik elde etmek kimseye nasip olmamıştır.

Erteleme eğilimi yerine “aciliyet hissini” yerleştirdiğimizde, inisiyatif almaya başladığımızda, “durumdan vazife çıkardığımızda” ve bu vazifeyi üstlenmeye gönüllü olduğumuzda, başarı doğal olarak kendiliğinden gelecektir.

Erteleyerek kaybettiğimiz zamanın yerine koyacak hiçbir kaynağımız yok."Ertelemek hayatı kaçırmaktır."

Hepimizin hayatı, yarınlara bırakılmış işlere, ertelenmiş umutlarla dolu... Çalışıyoruz çalışıyoruz..!Hayatın tüm güzelliklerini ellerimizle itiyoruz...

Ve de, sanki tüm yarınlar bizimmiş gibi, hayaller kurup duruyoruz... Sevinçleri, mutlulukları, hep sonraya bırakıyoruz... Bizler var ya bizler... İnanın çok yanlış yaşıyoruz…

Hiç yorum yok: