6 Mart 2013 Çarşamba

“İsyankâr Sokakların Günahkâr Çocukları ” ÖKSÜZ KALDI





http://www.balikesirdemokrat.com.tr/haber-2569-m-muslum.html

http://www.balikesirdemokrat.com.tr/yazar-6-919-ibrahim_demirci.html


“İsyankâr Sokakların Günahkâr Çocukları ” ÖKSÜZ KALDI
“Vicdanının sesini dinle bak ne diyor. Sesin için bir can ,bir can ölüyor”
 Hayranları tarafından Müslüm Baba olarak anılan Müslüm Gürses öldü.
Arabesk müziğin en başarılı isimlerinden biri olarak kabul edilen Gürses, özellikle 90’lı yıllarda bir fenomen haline gelmiş, konserlerinde jiletle kendisine zarar veren fanatik hayranları nedeniyle büyük tartışma konusu olmuştur..

Şöhretinin ilk yıllarında çıktığı Anadolu turnesi sırasında büyük bir kaza geçirdi. Ölümden dönen çok uzun tedavilerden sonra tekrar yaşama dönen sanatçı, yaşadıklarını daha sonra şu şekilde dile getirecekti:‘‘O kazada şoför öldü… Beni de öldü sanmışlar zaten… Sonra alıp hastaneye götürmüşler… Ben ölümü yaşadım aslında… Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim… Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi bir şey taktılar… O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim… Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi… Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana… Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim… Çok ağır işitirim… Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte…’


90’lı yılların başında gördüğü büyük ilgi üzerine ortaya çıkan ve Müslümcüler olarak anılan büyük bir fanatik kitlesi şarkıcının konserlerinde kendilerine zarar vermeye başladılar. Müslüm Gürses şarkılarındaki yalnızlık, hayata duyulan öfke ve ayrılık acısı gibi temaların dinleyicisinde yarattığı bu etki giderek bir fenomen halini almıştı. Şarkıcının zaman zaman yaptığı uyarılara rağmen konserlerinde birçok dinleyicisi jilet kullanarak vücuduna zarar veriyordu. Arabeskin içinde bir alt kültür olarak kendini var eden bu durum, Gürses şarkılarına olan ilgiyi körüklüyordu.


İstanbul'a kar yağmayınca, Türkiye'ye kar yağmadığını sanan basın, Müslüm Gürses'in gücünü 1989'daki Gülhane Konseri'nde gördü. 100 bin civarındaki insanın, sadece konsere bir şarkıcıyı görmeye dinlemeye gitmesinin ötesinde o gün Gülhane'de toplumsal bir olay yaşanıyordu. Ayaklarına kapananlar, atletlerini fırlatanlar, coplara aldırmadan bir kez öpeyim diye sahneye fırlayanlarla Müslüm Gürses, bir şarkıcı kimliğinin ötesine geçip tam anlamıyla bir fenomen, bizatihi temsil ettiği değerlerle bir olay olduğunu dosta düşmana gösteriyordu.


Oysa daha 1969'da 300 bin satan "Sevda Yüklü Kervanlar" plağı vardı ama o ve dinleyicileri basının ilgi alanına girmemişti bir türlü. Yoksulluk yüzünden küçük yaşta Urfa sonrası Adana'ya göç etmesi ve sonra İstanbul'a gelmesi sadece kişisel biyografisinin ayrıntısı değildi. O gün Gülhane'de açılan pankartların birisinde yazan "İsyankâr Sokakların Günahkâr Çocukları" ifadesi sadece fanatiklerinin sosyolojik durumunu değil, özdeşleştikleri Müslüm Baba'yı da ifade ediyordu. O yüzden gencecik yaşında "baba" olmuştu çünkü o aynı zamanda ardındaki milyonlarca kitleyi temsil ediyordu.


"İsyankâr Sokakların Günahkâr Çocukları"na göre Müslümcü Olmak;”Hayata tebessümle bakmaktır. Başkalarının göremediği şeyleri görebilmektir. Müslümcülük ölümle alay etmek, sevme duygusunu derinlerde yaşamaktır. Kendi içine kapanmak, bazen delicesine küfür etmektir. Yapılan yanlışlara, kahpeliklere ve ihanetlere, bazen unutmaya yüz tutmak, unutamamaktır. Müslümcülük onu kalbine yazmak, içindeki serseriyi dışa vurmaktır. Bakkal Mahmut’un kızına gönül koymaktır. Müslümcülük 15 çeşit mezeyi bir tutmak, oturup karşılıklı içmek tanrıdan yaşama sebebi istemek, şöför kardeşle muhabbet etmektir. Bazense esrarlı gözleri mırıldanmaktır. Müslümcülük bazen mezara girmeye lüzum kalmayacak kadar harap olmak, Tanrı istemezse yaprak düşmeyeceğini bilmektir. Ve dağlarda kar olmayı dilemektir. Müslümcülük iki öpücük niyetine, değil taparcasına sevmektir. Müslümcülük bizi kimse ayıramaz, diyebilmektir. Dertler insanı olmaktır. En sevdiğin insan, seni sırtından vursa da, mutlu ol yeter. Diyebilmektir. Müslümcülük sanat, Müslümcülük aşk, Müslümcülük isyan, Müslümcülük, ayrıcalıktır !”

Bu coğrafyada yaşayan, birçoğumuzun farkına bile varmadığı bir kesimin “BABA”  dediği kendisini onda gördüğü önemli bir adam, sanatçı, gönül insanı, MÜSLÜM GÜRSES öldü. Allah rahmet etsin. Mekânı cennet olsun. İsyankâr Sokakların Günahkâr Çocukları yeni bir baba buluncaya kadar öksüz kaldı.



Hiç yorum yok: