9 Mart 2013 Cumartesi

KİM DEMİŞ BİR GÜN…! SİZİNDİR 365 GÜN


KİM DEMİŞ BİR GÜN…! SİZİNDİR 365 GÜN
(….Bizim kadınlarımız:korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve kara sabana koşulan …..bizim olan kadınlar,..)Nazım HİKMET

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın olarak kutlandı, kapalı mekânlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya devam ediliyor.

Size verilen değer toplumun geleceği yerdir.Sadece Bir gün hakkınızı hukukunuzu savunacak kadar ilgi gösteriyorsak vay halimize..!

İnsanlık mektebinin ilk hocası kadındır. “Kadın sefil olursa, elbet alçalır beşer.”

Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Toplumda tek eşlilik prensibine bağlı kalınır, ev eşlerin ortak malı sayılırdı. Namus ve iffete büyük bir önem verilirdi. Kurtuluş Savaşı yıllarında, erkeği cepheye giden Türk Kadını, çocuğunu yetiştirmiş ve evinin geçimini sağlamıştır. Hatta silâh ve cephane taşıyarak savaşa katılmıştır. Bu davranışı ile Türk Kadını, Türk toplumundaki önemli yerini bir defa daha ispat etmiştir. Türk toplumunda ailenin, ailenin içinde de kadının yeri ve önemi büyüktür.
Bizim örf ve adetlerimize göre yuvanın gerçek sahibi olan kadın , “ailenin ve toplumun” temel direğini oluşturmaktadır....


Kadınlar yuvamızın yanı sıra, ulusal gücümüzdür...

Ülke nüfusunun yüzde ellisinden fazlasını oluşturan kadınlar, ülke yönetiminde daha çok söz sahibi olmalıdır. Ülkemiz yüzde yüz kapasite ile çalışarak ancak “beklenen ve hedeflenen” ideal, gerçek yerine ulaşabilir.
İnsanlar dünyaya mukadder oldukları kadar yaşamak için gelmişlerdir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken diğer uzvu atalette olursa, o toplum felç olmuştur. Bir toplumun hayatta çalışması ve muvaffak olması için çalışmanın ve başarılı olabilmenin bağlı olduğu bütün sebep ve şartları kabul etmesi gerekir. Bundan dolayı bizim toplumumuz için ilim ve fen lâzım ise bunları aynı derecede hem erkek ve hem de kadınlarımızın kazanmaları gerekir”.Diyen Atatürk bu sözleri ile kadınlarımıza verdiği önemi ifade etmiştir.
Kurtuluş Savaşı’nda erkeklerin yanında kahramanca savaşan Kara Adile Hanım, Mustafa Kemal Atatürk Tarsus’a geldiğinde önünde diz çökmüş, Atatürk’ün ellerine sarılmış, Atatürk o yüksek, asil karakter ve ruh inançla, Adile Hanım'ı yerden kaldırdıktan sonra gözleri yaşla dolu şöyle demiştir;

“Kahraman Türk Kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlarımız üzerinde göklere kadar yükselmeye layıksın...”

Anamız, kız kardeşimiz, kız çocuklarımız, eşimiz, kadınlarımız…Kim demiş kadınlar günü bir gündür .. 365 gün sizindir. Toplum yaşantımızın her bölümünde yer almasını bilen Türk Kadını, toplumda gerçek ve hak ettiği yerini almalıdır.



Hiç yorum yok: